Son günlerde Ege bandında gerçekleşen depremler birinci derece deprem kuşağı olan Çanakkale’de de hissedildi. 2020 senesinde ülkenin birçok farklı yerinde olan depremler sonrasında, özellikle fay hatları bölgesinde olan Çanakkale şehrinde yaşayan vatandaşlar konuyla çok daha yakından takip ediyor.
Geçtiğimiz haftalarda Çanakkale’de gün boyu gerçekleşen depremler ile tekrar gündeme gelen önemli konuyu Çanakkale Kent Konseyi, sosyal medya üzerinden canlı olarak gerçekleştirdiği ‘Konuşuyorum’ isimli programda ÇOMÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü'nden emekli olan Prof. Dr. Doğan Perinçek ile birlikte ele aldı.
“BU ŞEHRİN İNSANLARI OLARAK BU KONUYA DİKKAT ETMEMİZ LAZIM”
Prof. Dr. Doğan Perinçek, öncelikle Türkiye’nin beklediği ‘İstanbul depremi’ üzerinden Marmara bölgesinin fay hattına değinerek, “ Nüfus ve sanayi yoğunluğundan dolayı beklenen depreme Marmara depremi değil İstanbul depremi deniliyor. Hâlbuki Marmara depremine neden olacak olan fay zonu Marmara’nın ortasından geliyor, Tekirdağ civarında karaya çıkıyor sonrada Saros Körfezi ve Gökçeada dolayına doğru uzanıyor. Bu bizim Çanakkale’nin kuzeyindeki fayımız ama Çanakkale’nin bunun dışında daha başka fayları da var. Ayrıca bizim güneyimizde Bayramiç, Çan, Biga, Erdek hattı var. Bu da farklı bir fay zonu. Bir de daha güneyde Gönen, Yenice, Edremit Körfezi’nden uzanan bir diğer fay zonu var. Yani Çanakkale olarak biz bu 3 tane fay zonundan etkilenmemiz söz konusu. Ayrıca ben ‘buçuk fay’ diyorum, Çanakkale Boğazı içinde de bir fay var. Bu faylar 1875’den beri büyük deprem yaratmamış. 1875’te Güzelyalı depremi var. 3 buçuk tane fay zonunun etki alanı içerisindeyiz. Bunların herhangi birinde deprem olduğunda biz bundan etkileneceğiz. Dolayısıyla olaya bu şekilde bakmak lazım. Nüfus olarak biraz daha az olduğumuz için Çanakkale dışından pek önemsenmiyor ama biz yerel yönetim olarak, bu şehrin insanları olarak bu konuya dikkat etmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
“ŞİDDET DEPREMİN YIKIM GÜCÜ VE ALÜVYON ZEMİN ÜZERİNDE ARTIYOR”
Öncelikle Midilli depremi ile ilgili konuşan Perinçek, “Midilli’yi çok net bir şekilde Çanakkale’den duyduk. Çanakkale’de alüvyon zemini üzerindeki binalar ve üst kattakiler daha fazla duydular ama Esenler gibi zemini sağlam olan yerler daha az şiddette duydular. Şiddet ve büyüklük çok farklı. Depremin büyüklüğü, depremi yaratan merkezde ölçülüyor ve deprem merkezinden uzaklaştıkça onun yıkım gücü azalıyor. Şiddet depremin yıkım gücü ve alüvyon zemin üzerinde artıyor. Midilli’ye gelirsek; 1867 depremi var 6.9 büyüklüğünde, 150 yıl sonra 2017 yılında 6.2 büyüklüğünde bir deprem görüyoruz ve günümüzde 4 sene 2021 yılında 5.1 büyüklüğünde bir deprem yaşadık. Midilli depremi çok önemsememiz gereken bir deprem ve bize birtakım şeyler anlatıyor. Bu depremlerin hepsi Midilli fayı denen fay üzerinde. İki depremin arasında çok yıl olursa mesela 150 yıl değil de 250 yıl olsaydı 6.9 büyüklüğünde görecektir. Bazı meslektaşlarım maalesef bu değerlere dikkat etmeden diyorlar ki Midilli tarafında bir büyük deprem daha olacak diyorlar. Olmaz öyle şey. Aynı fayın büyük deprem yaratması için ortalama olarak Marmara’da 250 yıl geçmesi lazım. Bazı yerlerde 300 yıl geçmesi lazım. Bazen de burada olduğu gibi 150 geçince bir deprem yaratıyor ama 6.2 yaratıyor, 7 yaratamıyor” diyerek anlattı.
“AFAD’IN GİDİP HALKIMIZA EĞİTİM VERMESİ LAZIM”
Prof. Dr. Perinçek, Çanakkale ile ilgili olarak, “Bayramiç’in hemen yakınındaki Evciler fayı 500 yıldır deprem yaratmıyor. Çan’daki fay 287 yıl, Evciler fayı çok uzun yıllardır deprem yaratmadı. Bayramiç-Çan-Karabiga-Erdek hattı boyunca AFAD’ın gidip halkımıza eğitim vermesi lazım. Çok basit sözlü bir eğitimde canlar ve mallar kurtulabilir. Yerbilimciler hepimiz bu konuda yardım etmeye hazırız. Özellikle Çanakkale için söylüyorum ben burada yaşadığım için AFAD eğitimlere katılın diye çağırırsa hazırım” ifadelerini kullandı.
“AYVACIK GÜLPINAR GERÇEKTEN DEPREM FIRTINASI VE İKİ YIL SÜRDÜ”
Perinçek Ayvacık depremine değinerek, “Yerbilimciler olarak 2017 yılında Ayvacık depremi olduğunda şaşırdık. Orası çok uzun bir fay değil, o yüzden büyük deprem yaratmaz düşüncesi vardı. Aslında 5.4 yarattı, çok büyük değil. Boyuyla orantılı olarak 5.4 yarattı. 2019’da deprem tekrarlandı 5.1 olarak ve biz iki yıl boyunca Ayvacık-Gülpınar ve Ege Denizi’nde binlerce artçı yaşadık. Bu kadar yoğun artçı deprem yaşadığımızı hatırlamıyorum. Öyle ki, 2017’den önce bütün Türkiye’de 3 bin 500 tane deprem olmuş irili ufaklı ama Ayvacık depreminden sonra toplam artçı sayısı 5 bini geçmiş. Gerçek deprem fırtınası olan bu. Bazı meslektaşlarımız Midilli için deprem fırtınası diyorlar, yok öyle bir şey. Ama Ayvacık Gülpınar gerçekten deprem fırtınası ve iki yıl sürdü. Manisa’nın kuzeyinde de bir buçuk yıldır depremlerin sürdüğünü biliyoruz. Orada da deprem fırtınası olabilir. Bir bakıma Ayvacık şanslı, 5 binle enerjisini boşalttı. Eğer 100 tane depremle boşaltsaydı her bir deprem daha büyük olacaktı. 5 bin sayısı önemli bir sayı” dedi.
“ÇANAKKALE’NİN YÜZDE 70’İ ALÜVYON ZEMİN ÜZERİNDE”
Çanakkale’nin zemini hakkında açıklamada bulunan Doğan Perinçek, “Deprem olunca zemine bağlı olarak depremin yıkıcı gücü, şiddeti artıyor. İkinci olarak, deprem olunca depremin olduğu yerde eğimli yamaçlar varsa heyelanlar oluyor. Çanakkale’nin yüzde 70’i alüvyon zemin üzerinde. Atikhisar yönünden gelen çay, Çanakkale deltasını oluşturuyor. O delta yüzbinlerce yıldır orayı dolduruyor. O alüvyon üzerine bina yapabilirsin ama binayı yapmak için o zemine göre temel atmanız lazım ve bu sizin masrafınızı arttır. O yüzden mümkünse alüvyon zeminden kaçmak lazım. Çanakkale’nin durumu bu. Aynı şekilde Kepez Limanın olduğu yerde de alüvyon var ve maalesef şu anda o alüvyona doğru yapı izinleri veriliyor” şeklinde konuştu.
“ÇANAKKALE VE KEPEZ BELEDİYESİ ALÜVYON ZEMİN ÜZERİNE YAPI İZNİ VERMESİN”
“Bana göre yapı denetim Türkiye’de çalışmıyor. Yapı denetimden önce alüvyon zemine bina yapma problemi var. Türkiye için söylüyorum; nerede alüvyon zemin var oradan kaçınmak lazım” diyen Perinçek, “Kuşadası’nda deprem oldu ondan 60 kilometre İzmir’de yıkımlar oldu. Kuşadası’nda olmadı ama Karşıyaka’da Bayraklı’da yıkım oldu çünkü orası alüvyon zemin. İzmir’in o kısmının yapılaşmamaya açılmaması lazımdı. Yapılaşmaya açtınız ve kentin ortasında tarım arazisi kalması gereken yer bina yığını haline geldi. Aynı şey Çanakkale için söz konusu. Bugüne kadar hata yaptık, Çanakkale’yi alüvyon üzerine koyduk. Ama en azından bugünden sonra Çanakkale ve Kepez Belediyesi alüvyon zemin üzerine yapı izni vermesin. Denetimden önce bu geliyor. Denetim, yapı izninden sonra gelecek inceleyecek” diye anlattı.
“SAĞLAM ZEMİN ÜZERİNE BİNA YAPACAĞIZ”
Perinçek, konuşmasının sonunda şunları ifade etti: “Deprem ülkesiyiz ve Çanakkale’de daha fazla ihtimal var. Yarın deprem olacak gibi, köylerde eğitim vereceğiz. Çanakkale’de ve köylerde binaları elden geçireceğiz, depreme dayanıklı hale getireceğiz en kısa zamanda. Tarım toprağına gitmekten çekineceğiz, uzak duracağız hem sağlam zemin üzerine bina yapacağız. Tarım toprağını koruyacağız. Deprem bir sürü felaket getiriyor.
Gizem Tuğçe BAYHAN
Editör: Ersan Küçükkuru