“Bıyık sana yakışıyor.”

“Bıyık sana yakışıyor.”

“…”

“Yalan mı Çilem?”

“…”

“İnsan bir şey söyler, en azından teşekkür eder.”

“…”

“Haksız mıyım, kızsın diye kızdığını biliyorum ama söylemeden de edemezdim. İlk kez, bıyığın, senin sayende bir kıza bu kadar yakıştığını da anlamış oldu sokaktaki bütün komşular.”

“…”

“Yakışıyor hem de ne yakışmak! Özellikle sağdakinin ağarmış olması sana ayrı bir hava katıyor.”

“…”

İnsan, hatır için de olsa bir teşekkür eder. Özellikle esmer oluşunla nasıl uyumlu o sağdaki beyaz bıyık!”

“…”

“Eh, ne de olsa yaşlandın ama belli ki mihrap da yerinde! Boşuna aynaya bakıp durmuyorsun ikide bir!”

“Mmm.”

“Neyse, hiç olmazsa sesin çıktı.”

“…”

“Rahmetli annen yaşıyor olsaydı seninle gurur duyardı. Hem de çoook! Ne yazık ki erken göçüp gitti sırasız bir biçimde.”

“…”

“Ona çarpan motorun sürücüsü nasıl da günaha girdi ‘Önüme aniden çıktı.’ diyerek. Kader işte, kaldık biz bize sırma bıyıklı Çilem’im!”

“…”

“Tamam tamam, anladık kızım! Olmazsa ben boyarım sen uyurken o erken ağarın teli bir ara.”

“Kıhh!”

“Anladık kızım, konuştuklarımız aramızda kalsın; ikimizden başka kimse bilmeyecek konuştuklarımızı. Ne de olsa sen benim en sevdiğim kedimsin! Gel kucağıma da burada uyu.”

“Mırrr…mırr!”

“Amaaan, boşver be Çilem, zaten sadece sağdaki telin beyazlaşmış, o kadar!”