Biricik kızım başta olmak üzere tüm eczacıların, mesleki ve ekonomik sorunlarının aşıldığı, hastaya hizmet odaklı bir eczacılığın olduğu günler dileğiyle, tüm Eczacıların, Eczacılık Günü’nü kutlarım.

Biricik kızım başta olmak üzere tüm eczacıların, mesleki ve ekonomik sorunlarının aşıldığı, hastaya hizmet odaklı bir eczacılığın olduğu günler dileğiyle, tüm Eczacıların, Eczacılık Günü’nü kutlarım.

Türkiye'de eczacılık öğretimi 14 Mayıs 1839 tarihinde Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane bünyesinde açılan Eczacı sınıfı ile başlamıştır. Ülkemizde her yıl, akademik eczacılık eğitiminin başladığı 14 Mayıs tarihi, Eczacılık Günü olarak kutlanmaktadır. 2009 yılında İstanbul’da düzenlenen Dünya Eczacılık Kongresi sırasında, delegasyonun “FIP’in kuruluş tarihi olan 25 Eylül’ün tüm dünyada ortak olarak Dünya Eczacılık Günü adıyla kutlanması” önerisini, Uluslararası Eczacılık Federasyonu (FIP) delegasyonu oy birliği ile kabul edilmiştir. FIP Genel Kurul’da kabul ettiği öneriyi, daha sonra tüm dünya ülkelerine bildirdi ve “25 Eylül tarihinin Dünya Eczacılık Günü olarak kutlanacağını” ilan etti.

Tıp ve eczacılık, insanlığın başlangıcıyla birlikte başlamıştır. Bazı bitki ve hayvan fosillerindeki hastalık belirtileri, yeryüzünde hastalık etkenlerinin insandan önce de var olduğunun bir kanıtıdır. Dolayısıyla insanlar, ilk çağlardan beri hastalıklarla mücadele etmişlerdir. İnsanlığın gelişimi binlerce yıl sürmüştür. Bu gelişim sırasında oluşan bilgi birikimi, ampirik nitelikte olup, genellikle insanların hayvanların güçlü içgüdüsel nedenlere dayalı uygulamalarını taklit etmeleri, rastlantılar ve nihayet deneme yanılma yöntemi ile oluşmuştur. İlkel insan diğer olaylarda olduğu gibi hastalıkların nedeni konusunda da aciz kalmış ve bunların nedenlerinin doğaüstü güçler olduğuna inanmıştır. Hastalıkların tedavisinde çeşitli bitkilerin kullanılmasının yanı sıra sihir ve büyü ile tedavi gibi bir yöntemlerden de yararlanılmıştır. Büyücülerin, hastalığı iyileştirmek için “ilaç” yerine sadece sihir (büyü) kullandıkları düşünülmektedir. Bu görüşe göre; o dönemde eczacılıktan söz etmek olanaksızdır. Ancak günümüzün ilkel topluluklarında büyücüler, sihir yanında bitkilerden de yararlanmaktadırlar. Çok Tanrılı dinlerin ortaya çıkmasıyla sağlık durumlarıyla ilgili birçok tanrı ve tanrıça ortaya çıkmıştır.

Eczacılığın günümüze kadar geçirdiği aşamalar şu başlıklar altında toplanmaktadır:

İçgüdüsel ya da bireysel dönem
Bireylerin henüz bir topluluk oluşturmadan yaşamlarını sürdürdükleri dönemdir. Bu dönemde birey, hastalıklara karşı tamamıyla içgüdüsel olarak, sadece acısını dindirmeye yönelik bir tedavi yolu izlemiştir.

Mistik dönem
İnsanların topluluklar halinde yaşamaya başladığı, kabile hiyerarşisinin oluştuğu dönemde, doğa olayları birtakım doğaüstü “mistik” güçlere dayandırılmıştır. Hastalıkların ortaya çıkma nedeni, tanrıların öfkesi olarak düşünülmüş ve hastalıklar büyücüler tarafından tedavi edilmiştir. Bu nedenle, bu dönem “mistik dönem” olarak bilinir.

Dinsel dönem
İnsanlar, hastalarını tapınaklara taşımaya başlamış ve böylece tedavi din adamlarının tekeline geçmiştir. Önceden bilinen hastalıkların tedavileri, tapınak duvarlarına yazılarak bu bilgilerin kaybolması önlenmiştir.

Ampirik dönem
İnsanlar zamanla gözleme yönelmiş, çevrelerindeki hayvanları ve bitkileri izleyerek (hayvanların bazı bitkileri yerken bazılarını yememeleri vb.) birtakım sonuçlara ulaşmışlardır. Bunun sonucunda, tedavi edici ya da zehirli bitkileri ayırt etmişler ve tamamıyla rastlantı veya denemeler yoluyla birtakım veriler elde etmişlerdir. Hastalığın nedenleri ve sonuçları bilinmeden, tedavi edici bitkisel ve hayvansal drogların kullanıldığı bu döneme “ampirik dönem” denilmektedir.

Modern Dönem
Hipokrat’la birlikte, tıp ve eczacılık alanlarında bilimsel çalışmalar başlamış ve böylece “modern (bilimsel) dönem” e girilmiştir. Hipokrat, tıbbı rasyonelleştirmiş ve gözlediği hastalıkların bilimsel açıklamasını yaparak sonuç çıkarmaya çalışmıştır. Her hastalığın doğal bir nedeni olduğunu ve bu nedeni bulmak için her şeyden önce insan vücudunun incelenmesinin gerekliliğini, araştırmalarına temel alarak, klinik tıbbın temelini atmıştır.

Kaynak : A.Ü.E.F