Bildim bileli bulmaca çözmeyi severim. Her türünü severim ama zamanla bir türü öne çıktı: Kare bulmaca.

Bildim bileli bulmaca çözmeyi severim. Her türünü severim ama zamanla bir türü öne çıktı: Kare bulmaca.
Babam ve annem okumayı severlerdi. Evimize günlük gazete alınırdı. Daha sonra dergilerde de bulmaca çıkmağa başladı. Günümüzde ise sadece bulmacalardan oluşan yayınlar var.
Kare bulmaca hoşuma gidiyordu çünkü bulmaca çözdükçe hem bilgim artıyor, sözcük dağarcığım zenginleşiyordu.
Artık öğrenimim bitmişti ve Çankırı’da öğretmen olarak çalışıyordum. Boş kalıp da aklıma geldikçe kare bulmacalar yapmayı denedim. Fena da olmuyordu. Bulmaca çözerken hem canım sıkılmıyordu hem de sözcüklerle boğuşurken sözcük hazinem de zenginleşiyordu. Bu arada bazı gazeteler haftanın belli günlerinde ekler veriyorlardı ve bu eklerde değişik türde yazılar hatta bazen bulmacalar çıkıyordu. Baştan kayıtsız kalırken bir gün içimden “Neden ben de bir bulmaca hazırlayıp göndermiyorum, belki beğenip yayımlarlar.” Fikrini geçirdim ve hemen de harekete geçtim. Hazırladığım bulmacayı gönderdim ama uzun süre bekleyip izlediğim hâlde yayımlanmadı.
Günün birinde aklıma yeni bir şey takıldı. “Niçin belli bir konu ya da alanla sınırlı bir bulmaca hazırlamıyordum?” Genel kültür değil de spor gibi, müzik gibi bir alanla ilgili bir bulmaca. Sonunda karar verdim. Zaten mesleğim olmasa da ailemin de yakından ilgilendiği, benim de ilgimi çeken müzikte karar kıldım.
Sadece müzikle ilgili olamasa da müzik terim ve bilgilerinin ağırlıklı olduğu bir bulmaca hazırlamayı başardım ve gazeteye gönderdim. Bulmacam, altında adım ve görev yerim belirtilerek yayımlandı. “Minik yavrum” gazetenin ekinden gülümsüyordu bana. Çok hoş bir duyguydu ama daha sonra aldığım bir mektup beni çok şaşırttı.
Bulmacayı yayımlayan gazetenin okurlarından biri bulmacamla boğuşmuş ve üşenmeden onunla ilgili övgü dolu (!) bir mektup yazarak bana göndermişti.
Belki yadırgayacak ve tuhaf bulacaksınız ama o mektubu zarfıyla birlikte hâlâ bir anı olarak saklıyorum.
“Yazdığınız bulmacayı çözmeye çalıştım ama maalesef birkaç kelimeden başka şey dolduramadım… Ülen kerata, o nasıl bulmacadır? Ülen bir daha böyle…tan bulmacalar yazmayasın, benden sana nasihat, hoşça kal…”
Buraya yazmadığım onca hakaretten sonra “Hoşça kal.” deme nahifliğini de belirtmeden edemeyeceğim.