Bir müşteki var.       

 
 
- Bir müşteki var.       
- Dinleyip ifadesini alsaydın.
            - Dinledim ama…komiserim, kafam karıştı… Bi karar veremedim.
            - Ee?
            - Bir de siz dinleyin dedim, ben olayı tam anlayamadım. Çok karışık geldi bana.
            - Al içeri peki.
            - …
            - Gel bakalım. Olayı baştan sona, hiçbir şeyi atlamadan, olduğu gibi anlat da anlayalım ne olup bittiğini.
            - Polis… pardon, komiser bey, ben…
            - Bırak şimdi polisi komiseri de olan biteni anlat. Otur hele!
            - Oturdum bey, şey, beyim.  De nerden başlasam…
            - Haydaa, şimdi de unutacağın mı tuttu? Ne oldu, nasıl oldu, anlat.
            - Anlat demek kolay da…
            - Bana bak bey amca, bir sürü işimiz, işimiz gücümüz var. Dengem daha fazla bozulmadan anlat da ne olmuş anlayalım.
            - Tamam, zaten ondan geldim  yoksa durup dururken koskoca komserimi rahatsız eder miyim?
            - Fesüphanallah!
            - Akşam yemek yiyince  yatıp kestireyim bari dedim.
            - Ee?
            -Tam yatağa uzanmıştım ki tak tak kapı…
            - Ee?
            - Açtım kapıyı ki açmamla birden iki adam, böyle izbandut gibi… Pata küte başladılar üstümde resmen tepiniyorlar.
            - Nasıl yani?
            - Biri bırakıp öbürü başlıyor. Onlar üstte, ben altta paspasa dönmüşüm. Basıyorlar ağzıma burnuma yumruğu boksörler gibi, vuruyorlar da ha babam vuruyorlar.
            - Ee?
            - İşte böyle, durmadan vuruyorlar. Ne ağız kaldı ne burun.
            - Sonra, yani neden darp etmişler?
            - Sonra da kapıyı çekip gittiler bir şey demeden. Ben de bir şey anlamadım da ondan geldim.
            - Ne olduğunu mu anlatalım istiyorsun?
            - Yok komserim, anlat dediniz, anlattım. Olanı biteni bu.
            - Hımm, bunları tanıyor musun? Tanıdık bildik simalar mı? Bir husumet falan?
            - Yo, tanımam bilmem. Ben yalnız yaşayan, yaşını başını almış biriyim.
            - Onu biliyoruz da… Şey dedin değil mi demin sen?
            - Ne?
            - Yumruk..
- Evet, durmadan, ağzıma burnuma!
- Fahri, bi de yakından sen baksana bey amcanın ağzında, burnunda, suratında çizik, kızarıklık morluk falan var mı?
- Yok komiserim.
- Anlaşıldı. Sen hemen ifadeyi yazıver de imzalasın.
- Ne yazayım?
- Adam yemek yiyip uzanır uzanmaz içi geçip uyuyor. Ondan sonrası rüya. Baksana, o kadar yumruğa ne yara bere ne de de çizik, kızarıklık, morarma…