Burası neresi? Bunlar da kim? Ben ciyak ciyak ağlarken bunlar neden çok sevinçli? Hepsinin keyfi yerinde, bıraksan gülüp oynayacaklar.

                                                                 
 
Burası neresi? Bunlar da kim? Ben ciyak ciyak ağlarken bunlar neden çok sevinçli? Hepsinin keyfi yerinde, bıraksan gülüp oynayacaklar. Yalnız yataktaki belli ki çok yorgun, gözleri kapandı kapanacak ama gelip gelip onu öpüyorlar ne hikmetse! Bir cümbüş ki sormayın gitsin!
            Neden buradayım, neden üstümde başımda bir şey yok? Çok üşüyorum! Biraz öncesine kadar ne kadar rahattım. Yediğim önümde, yemediğim ardımdaydı. Burası çok gürültülü ama kimse beni anlamıyor. Bana nispet konuşup gülüştükleri yetmiyormuş gibi birbirlerine sarılıp birbirlerinin yanaklarına dokunuyorlar dudaklarıyla. Bunların beslenmesi de böyle mi acaba? Çok farklı. Daha önce hiç böyle varlıklar görmemiştim. Benden çok iri, çok büyükler. Hiçbiri benim gibi çıplak olmadığı gibi kendi kendilerine hareket de edebiliyorlar, ne güzel! Beni de bıraksalar onlar gibi gezinebilir miyim acaba? Üstümde bir şeyler olsa da üşümesem keşke ama ne yazık ki çırçıplağım! Ne üstümde ne başımda bir şey var. Bu kadar da olmaz ki! Üşüyor muyum, bir yerim mi ağrıyor; kimsenin umurunda değil!
            Ben ne zaman besleneceğim? Onlar ağızlarına bir şeyler atıyorlar ama beni düşünen yok. Ne kadar bencil ve anlayışsız bu varlıklar! Çok kötü bir yere düştüm galiba! Ne kadar rahattım oysa, ekmek elden su gölden besleniyor, bol bol uyuyor, dinleniyordum. Bir yandan kucaktan kucağa geziyorum ama hep aynı yerdeyim. Sadece görüş açım değişiyor. Onun dışında bir değişiklik yok.
Hop hop! O da ne! Birisi beni öbürünün kucağından alıp kapıdan giren bıyıklı birinin kucağına verdi yavaşça. Bıyıklı varlık beni öpüyor. Bir şeyler diyorlar ama inanın hiçbir şey anlayamıyorum. Ağızlarından çıkan ses güzel gibi ama anlamayınca ne işe yarar? Zaten karnım acıkmış, susamışım, bıyıklar da ağzıma girip beni huylandırınca bastım çığılığı! Hemen gerisin geri içeri götürdü dışarı çıkaran uzun saçlı varlık beni. Yatakta yatan solgun yüzlü, uzun saçlı varlığın göğsüne yasladı. O da ne? Yaşasın! Artık buralara çıkarılmadan önceki gibi ılık ılık bir şeyler geçiyor gırtlağımdan yudum yudum. Hem uzun saçlı varlığın kokusu da rahatlatıyor beni. İyisi mi, beslenme kaynağımın üstüne yaslanıp kestireyim artık. Ne zor bir işmiş bu, inanın çok yoruldum.