1959 sonbaharında başladığım Erzincan Askerî Lisesi’ndeki yanılmıyorsam son yılım. Yıllardan 1962.
            Son senemi okuyor oluşumun verdiği tembellikten midir nedir, o yıl tam altı dersten bütünlemeye kalmış ve herkes gibi benim de iple çektiğim yaz tatilinde aileme, arkadaşlarıma yani memleketime gideceğime izne gitmemeyi aklıma koyduğum yıl… Bütünlemeye kaldığım derslerden, ne olursa olsun yaz boyu çalışarak geçeceğim yıl!
            Gerçekten 6 önemli dersten bütünlemeye kalmış olmam, yaşamımdaki önemli travmalardan birisi. Şimdi düşünüyorum da o yıl beklemeye kalıp bir sonraki yıl Kara Harp Okulu’na gitseymişim şu anda belki de general, en azından albay olarak TSK’den emekliydim. Abartmıyorum çünkü aynı okulda, bir zamanların genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt, alt sınıflarımızdan birisinde öğrenciydi.
            Oldum olası iyi bir okuryazar ve sinemaseverim. Çanakkale, Erzincan, İstanbul, Trabzon, Çankırı, Ankara… Nerede olursam olayım bir ayağım matbaa, bir ayağım sinemada olmuştur oldum olası.
            Yatılı okuyanlar bilir. Sivil ya da asker, hiç fark etmez. Hafta sonu izni çok önemlidir. Kısmi de olsa iki gün izinlisiniz.Tabii sabah izne çıkıp akşama dönmek koşuluyla.
            Ben doğmadan önceki yıllarda büyük bir deprem atlatan ve bu yüzden, o yıllarda, tek katlı evlerin büyük çoğunlukta olduğu Erzincan’da zaman geçirecek en önemli iki sinema vardı. Özellikle Pazar günlerimin neredeyse tümü sinemalarda geçerdi hatta iki sinema matineleri öyle ayarlıyorlardı ki birinden çıkıp diğerine gidebiliyordum. Hava kararmak üzereyken de okuluma dönüyordum.
            Yanılmıyorsam duyurulardan öğrendiğimize göre o yılın bomba filmi “Yılanların Öcü” (İlk çevrimi: 1962, siyah-beyaz, Yönetmen Metin Erksan; Fikret Hakan, Nurhan Nur, Erol Taş, Aliye Rona…) yalnız hafta içinde oynayacaktı ve filmi ancak hafta içi görme fırsatımız vardı. Bizse hafta sonundan önce değil sinemaya gitmek, okul sınırlarının dışına çıkamazdık.
            Bir iki kafadar arkadaş karar verdik. Büyük bir riski göze alarak okul bahçesini terk ederken devriye gezen askerî aracı görünce, geçeceğimiz telin hemen yanındaki çukura pustuk. Neyse, araba geçti gitti. Ucuz atlatmıştık. Oraya çok yakın bir evde oturan arkadaşımızın evinde dahilî okul giysilerini çıkarıp onun sivil giysilerini giydik.
Kent tas gibi bir çukurun içinde sayılırdı çünkü okulumuz yüksekteydi. Kente kan ter içinde ulaştık ama sinemaya gelince bizi bir sürpriz bekliyordu:
Film gösterimi iptal edilmişti çünkü o zamanki Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel filmi izlemiş ve ülkemizde oynatılmasına izin vermemişti.
“İnsanoğlu kuş misali.” derlerdi de inanmazdım
Böylece bize düşen, büyük bir düş kırıklığı ile giysileri tekrar değiştirip okula dönmek ve yakalanmadan yatakhaneye ulaşmaktı. Bunu da kazasız belasız atlatmıştık O geceyi hiç unutamam.
O film daha sonra, izinle gösterime girmişti ama ben o filmi ancak daha sonraki yıllarda izleyebilmiştim.