Sadece eski yapılar değil artık yıkılan. Eskiye ait ne varsa yıkılıyor, yerine yenileri konuyor ya da yapılıyor.

Sadece eski yapılar değil artık yıkılan. Eskiye ait ne varsa yıkılıyor, yerine yenileri konuyor ya da yapılıyor.
Sezen Aksu’nun ünlendirdiği “Eskidendi, Çok Eskiden” şarkısını duymuşsunuzdur. Tabii ki şimdi değil, eskiden. Murathan Mungan’ın dizelerini Attila Özdemiroğlu bestelemiş ve Sezen Aksu’nun yorumuyla kulaklarımızda yer etmişti.
Eskiden sokağa, elindeki ekmekle, yiyecekle çıkarmazdı annelerimiz biz çocukları. “Ayıp, bir yerleri şişer.” diyerek ya onlara da verirdi yediklerinden ya da “Kopar, bir parça da Hüseyin’e ver ki bir yerleri şişmesin!” diye uyarırlardı bizi.
Dedik ya, eskidendi hem de çok eskiden. Alınan yeni ev eşyasından, hava atılsın diye bangır bangır bağırılıp söz edilmezdi. Ancak yemeği bozulacak diye endişelenen bir komşumuz durumdan yakınırsa “Getir kardeş, buzdolabına koyalım, lazım olunca gelir alırsın.” denirdi.
Diyelim bir araba aldınız. Hastalanan ya da uzaklarda bir işi olan bundan yakındığında hemen imdadına yetişilirdi: “Bizim bey sizi götürüversin.” Yani yaşam, bir zamanlar TRT’nin yayımladığı “Bizimkiler” dizsinde olduğu gibiydi. Komşular, insanlar “toplum”du, birbirleriyle paylaşır ve dayanışırlardı. Bencillik ve görgüsüzlük alıp başını gitmemişti, şimdiki gibi kimsenin eli kimsenin cebini kollamazdı. Yağımızla kavrulur, yetinirdik.
Komşunuzun geçim sıkıntısı varsa muhakkak bilir ve onunla ilgilenirdiniz. Kaderine terk edip “Ne yapalım, o da bir iş bulup çalışsaydı!” diye kestirip atmazdık. Kısacası yardımlaşma, dayanışma vardı. Komşuya gelen kışlık odun, kömür hemen taşınırdı sokağın çocuklarınca. Kimsede yokken evinize bir televizyon almışsanız dizi ya da film izlemeğe çağırılırdı konu komşu.
O günleri bırakıp hemen günümüze geldiğinizde ise manzara çok farklı. Değil aldığınız giysiyi hemen giyip sokakta salınmak neredeyse yörede oturanların kapısını çalıp “Bakın, yeni giysim yakışmış mı, şu kadar paraya aldım.” deniyor tanıdıklara hatta hiç tanımadıklarımıza.
Gazete ve dergilere bakın. Fotoğraflarda ya da görüntülerde el veya parmaklar “ok” gibi. Neye dikkat çekmek isteniyorsa eller veya gösterme parmakları hemen ona çevriliyor;  halbuki eskiden “Ayıp, elinle gösterme!” denmez miydi bize?
“Komşun açken tok yatamazsın!” diye bir söz vardı, sizce ona ne oldu? Aslında bize ne oldu böyle?