Kasım ayını da ortalamak üzereyiz.

Kasım ayını da ortalamak üzereyiz.  Ya hu ne çabuk geçiyor şu zaman denilen şey. 
Özellikle 2020 yılı, yaşanan çokça üzücü olaydan sonra resmen aktı gitti ellerimizden tutamadık. 
Bir panik halindeyiz hepimiz var kendi içimizde bir şeyler yapmak için çabalıyoruz işte... Kimimiz meditasyona kaptırıyor kendini, kimimiz ise örgü örüyor stres atmak için. 
Ben de özellikle kişisel gelişim kitaplarına bakıyorum...

 Bircan Yıldırım'ın Yaşam Terapisi isimli kitabını sipariş ettim.. Heyecanla bekliyorum...
Aradığını bulduğun yerdesin.
O, diğerlerinde gördüğü iyiliğin, kötülüğün, güzelliğin, çirkinliğin, korkunun, sevginin, zenginliğin, fakirliğin bastırdığı bilincinin derinlerinden gelen kendi yansıması olduğunu anlamıştı. O, tüm yansımalarını sahiplenerek, kendisinin bu dünyada en iyi versiyonunu oluşturacağına dair söz vermişti. O, kendi bilincini dünyaya yansıttığını anlayıp, karanlık dünyasını aydınlatmayı seçmişti. O, giderek içinde daha da büyüyen yalnızlık hissinden ve dinmek bilmeyen sessiz çığlıklarından özgürleşmişti. O, bundan sonraki yaşamını, her şeyde Yaradan’ın aşkını hissederek, tutkuyla ve tereddüt etmeden istediği gibi yaşamaya adamıştı. O, kendisindeki kötülüğü, diğerindeki iyiliği kabul ederek içindeki savaşı durdurabileceğini anlamıştı. O, ışığına ve gölgesine sahip çıkabilecek kadar yürekliydi! O, öfkesinin öfkelendiği kişiden çok kendisine zarar verdiğini kavramıştı. O, önce içindeki sonra da tüm dünyadaki savaşı durduracağına inandığı bu kitaptaki bilgileri yaymaya kendisini adamıştı! Ve içimizden biri olan “O”, aslında hepimizin birer yansımasıydı!
Bilinçsizce merak ettiği değil, bilinçli farkındalıkla olmak istediği kişiye dönüşme cesareti gösteren tüm yüreklere...