.

Yeni keşfettiğim bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Nazi kamplarını araştırmam sonucu karşılaştım kendisiyle.
Kitabın yazarı Giorgio Agamben... Kitabın adı Auschwitz’den Artakalanlar...

Agamben 22 Nisan 1942 doğumlu ve günümüzde halen yaşayan İtalyan bir siyaset felsefesi düşünürü...

En önemli katkıları “Homo Sacer (kutsal insan)” ile istisna hali (‘ state of exception (İngilizce)‘ notstand (Almanca) kavramları üzerinde katkıları ile bilinir...

İtalya’da gerçekleşen Temmuz 2001’de G8 toplantısı için ortaya çıkan şiddetli protestolara ve buna önemli katkısı olan ‘”Kara Blok” ve “Anarşist” adını taşıyan grupların protestolarının analizleri üzerine görüşlerini yansıtmak üzere “Kendini Ortadan Kaldır” adlı sanat filminde başrol oynamıştır.

Giorgio Agemben’in Auschwitz’den Artakalanlar kitabı dört bölümden oluşuyor...

Birinci bölümde Tanıklık kavramından bahseder. Tanıklık; Auschwitz kampındaki tutsakların yaşama tutunabildikleri en ufak kıvılcımdır. Kamptaki tutsaklar ailelerinden koparılıp kampta türlü türlü acılara ve zulümlere katlanarak çok ağır işlerde çalışan insanlardır. Bu kadar çilenin içinde düşünebildikleri tek şey verdikleri yemektir. Gece yalnız kaldıklarında hasar görmüş zihinlerinin en derin noktasındaki düşüncedir tanıklık. Bu derinlerdeki tanıklık düşüncesidir onları hayatta tutan. Bu kavram onların kamptan kurtulup tüm dünyaya burada olanları, yaşadıklarını anlatmayı düşündükleri bir kavramdır. Agemben burada tanıklık kavramına değindiği noktada, kamptaki insanların o iç derinliklerdeki düşünce sistemidir. Öyle ki kampta tanıklık kurtulup buradaki her şeyi anlatmaktır. Kurtulanlara göre ise asıl tanıklık orada ölen, tüm acılarıyla hayatını kampta sonlandıran insanlardır.  İkinci bölümde; kitabın ikinci bölümünde Muselmann kavramında bahsedilmiş, Muselmann’ın ne olduğu tanım olarak ne olduğu anlatılmıştır. Agemben’in Muselmann yani var-var olmayan diye nitelendirdiği bu kamptaki benliğini kaybetmiş insanları anlatır. Üçüncü bölümde; Utanç ve Özneye Dair konuyu ele alır. Bu konuda; kamptaki tutsakların kurtulduktan sonra yaptıkları tanıkları ele alır ve bu tanıkları özne olarak nitelendirir.  Öznelerin yani tanıkların bu kamplardan kurtulduklarında arkasında bıraktığı kamp kardeşlerinin ölümünden dolayı kendini sorumlu tutup tutmadıklarını ele aldığı bir bölümdür. Dördüncü bölümde; Arşiv ve Tanıklık konusunu ele alır. Burada Tanıklık ve Muselmann kavramlarının çürütülüp çürütülemeyeceğini ele alır.

Okumanızı tavsiye ediyorum.