Çanakkale Belediyesi Çocuk Kültür Evi, pandemi dönemi nedeniyle sosyal medya üzerinden canlı yayında yaptığı sohbetlere devam ediyor. ‘Evde Yazar Sohbetleri’ etkinliği kapsamında geçtiğimiz hafta sevilen çocuk edebiyatı Yazarı Aslı Der ile gerçekleştirilen programda, edebiyat ile ilişkisine değin bilgiler verdi.  
 
Küçük Cadı Şeroks , Kayıp Rüyacı, Defne’yi Beklerken gibi çocuk kitaplarının yazarı Aslı Der, ‘Evde Yazar Sohbetleri’ programına konuk oldu. Yazar Der, edebiyatla kurduğu ilişkinin başından bahsederek, “Ben üç çocuklu bir ailede büyüdüm. Yedi yaş büyük bir ablam var ve iki yaş küçük bir erkek kardeşim var. Ablama çok hayrandım, hala da hayranım ama o zamanlar ilkokuldayken ablam bana çok havalı geliyordu. Arkadaşları çok havalıydı. İstediği zaman arka bahçede arkadaşlarıyla buluşabiliyordu. Ablam aynı zamanda çok fazla kitap okuyordu. Ben de ablamı onun kadar çok kitap okuma sevdasıyla yakalamaya çalıştım. Ablama özenmekle başlayan bu yolculuk, okudukça, kitaplarla ilişki kurdukça farklı bir hal aldı. Ablam kitabını alırdı, kenarına çekilirdi ve kitabını okurken, ne kardeşimize ne bana, ne de anne ve babama dönüp de bakmazdı bile. O kitabın sayfalarının arasında kaybolur başka bir dünyaya yolculuk yapardı. Önceleri bu bana tuhaf gelirdi. Benimle oynasın isterdim, benimle ilgilensin isterdim ama ne zaman ki ben de ablam gibi kitapların dünyasında kaybolmaya başladım, ben de dışardaki sesleri duymaz oldum. Benim de dünyam o dört duvarın arasında sınırsız özgürlüğe kavuştu ve kitaplar en iyi dostum oldu” dedi.
 
“ ‘KÜÇÜK CADI ŞEROKS’UN İLK SAYFALARINI EVİMDEN ÇOK UZAKTA YAZMAYA BAŞLADIM”
“Aldığım en güzel hediyelerden biri, ranzanın üst katında yatan bana ufak bir rafla kitaplık yaptırmasıydı. Çok büyük bir şey değildi ama hayatımda aldığım en güzel hediyelerden biriydi” diyen Der, ilk kitabını yazma serüvenini şu şekilde paylaştı:
“Kitaplarımı oraya dizdikten, yeni yeni kitaplar aldıktan sonra o oda benim için sınırsız bir alan olmuştu. Ardından Galatasaray Lisesi’ni bitirdim ve felsefe bölümü okudum. Çok isteyerek okudum, amacım ilk önce üniversitede öğretim görevlisi olmaktı ama sonra bana uygun bir meslek olmadığına karar verdim. Bir taraftan da bölümü çok seviyordum. Felsefeyle ilgili okuduğum her şeyi paylaşma ihtiyacındaydım ve aynı zamanda da çok sıkılıyordum. Çocukken de nedensiz yere sıkılırdım. Ama sıkıntıların sonucunda ortaya bir şey çıkardı. 1997 yılının başında bir arkadaşımın yanına gittim. Şunu fark ettim, insan sıkıntısını da yanında taşıyor. ‘Keşke bir şey olsa ve bu sıkıntımdan beri kurtarsa’ diye düşünerek hayal kurmaya başladım. Dedim ki, ‘Bir tane cadı olsa, süpürgesine atlasa, gökyüzüne doğru fırlasa ve dünyanın üzerinde bunu gören tek insan ben olsam’. Bu cadı nasıl olsa diye düşünürken hayalimi geliştirmeye başladım. Okuduğum masallarda olduğu gibi yaşlı, çirkin, kötü olmasa, güzel olsa, iyi olsa, iyilik peşinde koşan, tuttuğunu koparan azimli diye başlayarak hayalimi geliştirdim. Adı ne olsun diye düşündüm ve Şeroks koymaya karar verdim ve ilk kitabım ‘Küçük Cadı Şeroks’un ilk sayfalarını, evimden çok uzakta, sıkıntımı yok etmeye çalışırken yazmaya başladım” ifadelerini kulandı.
 
“19 YILDIR HAYALLERİMİN İÇERİSİNDE O VAR”
Yazar Aslı Der, “Küçük Cadı Şeroks’u hayatımın içinde hep yanımda taşıdım. Kafamın içinde bir yerde, tam da felsefeyi nasıl paylaşırım sorusuna cevap vererek yaşamaya başladı. Daha çok felsefe bölümünün temel derslerde kafa yorduğum şeyleri ben bir çocuk romanının içinde, Şeroks ile yaşamaya başladım ve bunu yazmaya başladım. Ardından yayınevim Günışığı Kitaplığı ile tanıştım, birlikte çalıştık ve ortaya çok güzel bir şey çıktı. 19 yaşında olmuş bu sene Şeroks ve 19 yıldır hayallerimin içerisinde o var. 19 yıldır bana eşlik ediyor. Kitaplarla ilkokulda başladığım sıkı dostluğu devam ettiriyorum. Eskisi kadar çok nedensiz sıkılmıyorum ama onları aşarken de iyi ki edebiyat var iyi ki kitaplar var. İyi ki olduğum yerden başka yerlere taşıyabilen, bazen kendi problemlerime cevap bulabildiğim romanlar var” şeklinde konuştu.
 
Gülçin AKIN