Ne zaman iki kişi farklı ya da zıt görüşlerle çatışsa kısa sürede çok kişi onları dinlemeğe ya da izlemeğe başlar.

Ne zaman iki kişi farklı ya da zıt görüşlerle çatışsa kısa sürede çok kişi onları dinlemeğe ya da izlemeğe başlar. Eğer bu, kalabalık bir ortamda gerçekleşiyorsa izleyen sayısı hızla artar çünkü biz sert tartışmalara nedense bayılır hatta ne zaman ortalık karışarak kavga çıkacak diye heyecanlanır hatta onları daha da kızıştırırız. Bunun temelinde “ilgi çekmenin dayanılmaz ağırlığı” vardır.
Aslında bu tartışmalar “beyaz mı, ak mı” veya “menfaat mi, çıkar mı” gibisinden incir çekirdeğini doldurmayacak denli önemsiz hatta çoğu kez saçmadır ama nedense çok izleyici çeker. Böyle saçma hatta sonuçlanması olanaksız tartışmalara ilgi, iki tarafın da neredeyse aynı şeyi savunması açısından garip ama bu saçma tartışmadan, yangın ya da kıvılcımlar çıkaracak kadar ilgi çekicidir.
İşte bunun için polemik başlığını seçtim. Karşıt görüşü savunacak iki kişi ya da taraf, haklı olduğunu kanıtlamak için ateşli şekilde tartışırlar ve ne yazık ki bir sonuca varamazlar çünkü hakem kabul edilen izleyici ya da fanatik taraftarlar bile bu tartışmada taraf oluverirler farkında olmadan. 
Ben şimdi size “Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?” diyecek olsam  siz bunu bir final sorusu gibi algılayıp düşünmeğe başlar ama yenilme tehlikesine dayanarak hemen birisini savunmağa girişirsiniz ve nedense bu tartışmada savunduğunuzu ateşli biçimde açıklamağa, sonunda sesinizi bile yükseltmeğe başlarsınız. Zaten, çoğumuz ve nedense, tartışmağa teşne (susamış) kişiler olduğumuz için ortalığı alevler kaplar kısa sürede ve hatta çoğu kez bir sonuca varılamaz. Kimimiz “Tavuğumuz yoksa yumurta sahibi olamayız.” derken kimimiz de “Yumurtamız yokken nasıl tavuk sahibi olabiliriz?” diyecektir.
Bu örnek pek ilginç gelmedi size diyelim. Ya şuna ne dersiniz? Biri “Kaşının altında gözün var.” dese diğeri anında ona karşı çıkıp “Yok yok, gözünün üstünde kaşın var.”ı ileri sürer ve bilmem kaçıncı bir dünya savaşı patlak veriverir anında (!).
Bazen iş şu raddeye gelip dayanır, okuyup karar verin: “Sabah oluyor, güneş doğuyor” veya “Güneş doğuyor, sabah oluyor.” Aslında iki kişi de kuşkusuz neredeyse aynı şeyi ifade etmek istemektedir: “Ali çoban / Çoban Ali”.
Görüldüğü gibi “Tepe yüksek.” cümlesinde “yüksek” sözcüğü yüklemi yani yargıyı  oluştururken “yüksek tepe” tamlamasında ise tepenin niteliğini belirtmektedir. Kısaca polemikler genellikle böyle ikilemlerden başka bir şey değildir.