Dolar kurunda bir süredir devam eden 8.20 - 8.30 arasındaki sınırlı hareket devam ederken gözler ABD'deki tüketici enflasyonuna ve Fed yetkililerinin konuşmalarına çevrildi. Amerika'da TÜFE, nisanda yıllık bazda yüzde 4,2 artarak Eylül 2008'den bu yana kaydedilen en yüksek seviyeye ulaştı. Bankacı ve Finans Uzmanı Ömer Karabay, ‘’ÜFE-TÜFE makası enflasyon konusundaki en sıkıntılı kısma işaret ediyor’’ dedi.
 
Küresel piyasalarda açıklanan ABD enflasyon verişine göre, Amerikalı tüketicilerin yaşam maliyeti, nisanda bir önceki aya kıyasla yüzde 0,8 arttı. Piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşen TÜFE verisinin, yüzde 0,2 artması öngörülüyordu. TÜFE, martta ise aylık bazda yüzde 0,6 artmıştı. Nisanda en yüksek aylık fiyat artışı yüzde 10 ile ikinci el araçlarda kaydedildi. Gıda fiyatlarına ilişkin endeks aylık yüzde 0,4 artarken, enerji endeksi yüzde 0,1 düştü.
 
YILLIK ENFLASYON DA BEKLENTİLERİ AŞTI
 
Ülkede TÜFE, nisanda yıllık bazda da yüzde 4,2 artarak beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Eylül 2008'den bu yana en yüksek seviyeye ulaşan yıllık enflasyonun, yüzde 3,6 olması bekleniyordu. TÜFE, martta yıllık bazda yüzde 2,6 artmıştı. Beklentiler enflasyonda yüzde 3.5'a dayanan güçlü bir artışa işaret etse de istihdam verilerinin beklentilerin altında kalmasıyla faizlerdeki düşük düzeyle ekonominin destekleneceğine yönelik beklenti de artıyor. ABD 10 yıllıkların faizi Cuma günü 1.50 altına gerilerken enflasyon beklentileriyle yeniden 1.60'a yaklaşmıştı. Emtia fiyatları yükselmeye devam ederken gram altın fiyatı da 488 TL olarak gerçekleşti.  Bankacı ve Finans Uzmanı Ömer Karabay, Türkiye’de yılsonuna kadar dövizde ne kadar bir artış beklentisi olacağı hakkında görüşlerini aktararak,  yatırımları hakkında vatandaşlara tavsiyelerde bulundu.
 
Ömer Karabay, öncelikle Türkiye’deki ekonomik durum hakkında konuşarak,  ‘’Ekonomik gelişmeler, en başta bir neden sonuç ilişkisi içeresinde ele alınmak zorundadır. Yani ne yapıldıysa nasıl olduysa sonuçları vardır. Ekonomik gelişmeler sadece kişinin kendisinin elinden gelen imkanlar dahilinde gerçekleştirebileceği şeyler değildir. Mesela en başlı başına diğer ülkeler ile aranızdaki ilişkiler en öncelikli olarak bir takım gelişmeleri ortaya çıkarabilir. Bunlar neden bu durumda diye sormamız gerekir. Sizin alacağınız bir ekonomik karar yaptırım, başka ülkelerin yeni kararlar almasına neden olabilir. Ya da etkileyebilir elbette temel güç denkleminde, Örneğin Amerika Merkez Bankasının FED ’in faiz kararları elbette bizi etkileyecektir. Bu gelişmeler dikkate alındığında bizim ülkemizde en çok etkilenenlerden biri, son birkaç yıldır nerdeyse Batı kanadındaki bütün ekonomik gelişmeleri özenle takip ediyoruz. Bizi ne denli etkiler yapıldığını da görüyoruz. Türkiye yüksek düzeyde ekonomik gelişmeleri Avrupa ve Amerika ile yapmakta ve bu tüm gelişmeleri yüklenmektedir. Bu yüklenilen şeyler görünüyor ki bütün ekonomik dinamikleri etkiliyor, herkesin anlayacağı dilden konuşursak ekonomik kararlar ve yatırım yaparken alırken 10 düşünmeli 2 yapmalı karar verirken çok boyutlu düşünmeli tıpkı bunun devletin yapması gerektiği gibi vatandaşlarda böyle yapmalı, herkes kendi yatırımında reel gerçekçi olarak kendi iktisadi durumuna göre temel bir takım gerçeklerle hareket etmeli, her yatırım aracına atlamamalı, kar analizi yapabilmeli neden yapamıyor. Bunun birçok sebebi var. Rakamlar incelendiğinde son 2,5 yılın en yüksek seviyesine ulaşan ÜFE-TÜFE makası ise enflasyon konusundaki en sıkıntılı kısma işaret ediyor’’ dedi.
 
‘’TALEPTEKİ CANLANMA YAPILACAK ZAMLARA OLANAK TANIYACAK’’
 
Konuşmasına devam eden Karabay, ‘’Bildiğimiz gibi ÜFE’deki yani üretici maliyetlerindeki artışlar zamanla mal ve hizmet fiyatlarına yani TÜFE’ye yansıyacak. Hele ki kapanmanın bitip zamanla kısıtlamaların kaldırılacağı düşünülürse talepteki canlanma yapılacak zamlara daha kolay olanak tanıyacak. Peki eğer böyle olacaksa nasıl olacak da Nisan’dan sonra enflasyon düşmeye başlayacak? Sizin anlayacağınız Pazartesi günkü enflasyon rakamlarından sonra geçen haftaki enflasyon raporu ve sunumu daha bir sorgulanır oldu. Açıklanan enflasyon sonrası yıl sonu yüzde 12.2’lik enflasyon tahminin düşük olduğu bir kez daha anlaşılmış oldu. Para politikası alanındaki son dönemdeki bu gelişmeler sonrasında gözler Mayıs ayı PPK faiz kararı ve karar metnine çevrildi. Piyasalar bu konuda faizlerin yüzde 19 düzeyinde sabit tutulacağını bekliyor. Özellikle son enflasyon raporunda ve başkan tarafından yapılan sunumda, politika faizinin beklenen ve gerçekleşen enflasyon oranının üzerinde belirleneceğinin sıklıkla yinelenmesi ve faiz indirimine dair sinyallerin olmaması Mayıs ayı toplantısında politika faizinin sabit tutulacağı beklentisini daha da güçlendirdi. Hatta daha önceden faiz indirimi ilk olarak Haziran-Temmuz gibi gelebilir beklentileri, enflasyon raporu sonrasında faiz indirimi en erken 3’üncü veya 4’üncü çeyrekte gelebilir olarak güncellendi.’’


Sevi Gözay UĞURLU