Sahil kenarlarından toplamış olduğu lodos tahtaları, çakıl taşları ve yosunlarla el işi emeği eserler üreten Gamze Or, Çanakkale El Emeğini Değerlendirme Kadın Derneği (ELDER)’nin Morabbin Parkı’nda açmış olduğu stantta satış yapıyor. Or, daha önceden de sanatla uğraştığını fakat pandemi sürecinde evde kaldığı müddet boyunca yepyeni ilhamla bu yola çıktığını söyledi.
 
32 yaşında, evli ve bir çocuk annesi olan Gamze Or, Koronavirüsünün Türkiye’yi de etkilemesinin ardından eve kapandığını ve doğadan topladığı malzemeleri değerlendirmeye başladığını aktardı. Eserlerinde ev temasını vurgulayan Or, “Çocukluğumuzda çizdiğimiz o masumane resimlerden feyz alarak, küçük küçük tatlı evler yapıp içine de kocaman mutluluklar hayal ettim” diyerek ilhamından bahsetti. Daha önce el emeği kurslarına giden Gamze Or, bu kursların kadınlara kattığı önemli değerlerden de bahsetti.
 
“KÜÇÜK EVLERDE BÜYÜK MUTLULUKLAR YAYALIM ETRAFA”
Sanatçı Or, ürünlerini yapmaya başlama hikayesini paylaşarak,  “Mart ayında Koronavirüsü dolayısıyla pandemi ilan edilmesinin ardından başladım ben bu işe. Bazı alışkanlıklarım vardı: Doğaya yürüyüşe çıktığımda yere düşen dalları toplamak gibi, sanki onlara basıldığı zaman ziyan oluyormuş gibi geliyordu. Onlar değerlendirilmeli diye düşünüyorum ben. Onları toplamıştım, evde kaldığımız süreçte de üretmek istedim ben. Çünkü evde dururken hiçbir şey yapmamak bu süreci sarmala dönüştürmek dışında bir şeye yaramayacaktı. Hem benim için; hem de ev halkı için. O yüzden oturdum ve üretmeye başladım. Üretime başladığımda ortaya güzel şeyler çıktığını gördüm. ‘Küçük evlerde büyük mutluluklar yayalım etrafa’ dedim. Çocukluğumuzda çizdiğimiz o masumane resimlerden feyz alarak, küçük küçük tatlı evler yapıp içine de kocaman mutluluklar hayal ettim. Ardından ürettiklerimi insanlara sunmaya başladım. Eşimin görevi gereği farklı illerde bulunduk.  İşletme mezunuyum, veteriner-teknikerlik terkim, okulumu dondurmak zorunda kaldım. Eylül ayında dönem başladığında devam etmeyi düşünüyorum. Her daim kendimi geliştirmeye çalıştım aslında ben. Kurslara katıldım, anne-çocuk eğitimlerine katıldım. Artık çocuğum büyüdüğünde ve benden bağımsız bir birey haline gelmeye başladığında kendimi daha fazla geliştirmem gerektiğini düşünmeye başladım. El becerilerini öğrenmeye başladım. Kurslara gidiyordum ama dediğim gibi, covid, aslına benim içimde var olanı çıkarttı. Bir olumsuzluk, bir olumluluk ortaya çıkarttı diyebilirim” dedi.
 
“DAHA BASAMAĞIN BAŞINDAYIM”
“Daha önce yağlı boya resimler yapmıştım. Ama benim lodos tahtalarından tasarladığım eserlerim, koronavirüsü sürecinde ortaya çıktı” diyen Or, “Üretebildiğimi, hatta tek başıma üretebildiğimi, kimseden yardım almadan bunu başarabileceğimi öğrendim. Bu bana çok güç verdi. Yapabilmek, bir şeyleri ortaya koyabilmek, başarabilmek çok güzel bir duyguymuş… Onu tattım. Bir kadın olarak bunu başarıyorum ve karşılığında bir gelir sağlıyorum dediğim zaman çok güçlü hissettim kendimi. Şimdi bu gücümü katlayarak devam etmek istiyorum. Daha basamağın başındayım, öyle addediyorum kendimi. Elbette ki çıkacağım, bir noktaya geleceğim. Pes etmeden, yorulmadan, her gün biraz daha üreterek, biraz daha çalışarak ve çokça hayal kurarak yoluma devam ediyorum” şeklinde konuştu.
 
“KADINLARIN ÜRETMESİ VE BURADA YER ALMASI GEREKİYOR”
Elder derneği hakkında da bilgi veren Gamze Or, “Elder El Emeğini Değerlendirme Kadın Derneği, Belediye ile işbirliği olan bir dernek. Burayı Belediye’den rica etmişler, el emeğini üreten kadınlara stant açma şansı veriyor. Bu pek çok kadın için çok büyük bir şans. Bugün evde oturup saçma sapan konularla ilgilenmek yerine, kadınların üretmesi ve burada yer alması gerekiyor.  Burada stant açmadan önce satışlarımı sadece ‘elcahayal’ isimli instagram sayfamdan yapıyordum. Burası korona virüsünden dolayı hiç turist gelmediği için durgun oluyor” diye anlattı.
 
“DOĞAYA OLAN SAYGIMIZDAN GERİ DÖNÜŞÜMLÜ HAYALLER KURUYORUZ’
Or, doğa sevgisini vurgulayarak, ürettiği eserler hakkında ayrıntılı bilgileri şu şekilde verdi: “Kapı, pencere ve ev üzerine çalışıyorum. Anahtarlık olarak tasarladım ama altındaki aparatlar çıkartıldığında dış kapı süsü olarak kullanılabilir. Duvarlarda küçük panolar olarak kullanılabilir. Ama geri dönüşlerden anahtarlığın daha çok kullanıldığını öğrendim. O yüzden anahtarlık yoğunluğu daha fazla. Ama ben, hep alışılmış kapı süslerinden farklı olduğunu söylüyorum. O çelenkler; yuvarlaklar… Ben çok sıkılmıştım onlardan. Ürünlerimin en güzel yanı da, hepsinin geri dönüşüm ürünü olması. Lodosun getirdiği tahtalar; deniz kabukları; ilk defa gördüğüm taşlar; bunları kullanıyorum. Hepsini Çanakkale’de gittiğim deniz kıyılarından topluyorum. Değişik taşlar, tahtalar çıkarsa onları hemen çantama koyuyorum.  Evlerimde çalıştığım malzeme yosun, alt-üst tahtaları ise lodos tahtaları, saz çubukları. Yosunlardan çiçekler yapıyorum. Kapısının önüne çakıl taşları koyuyorum. ‘Doğaya olan saygımızdan geri dönüşümlü hayaller kuruyoruz’ bu benim sloganım. Çünkü biz insanlar doğayı biraz hor kullandık, fazlaca zarar verdik. O yüzden artık saygı duymak zorundayız. -Ki o da bize fayda sağlayabilsin. Ben de istiyorum ki, ağacın dalını kırmadan, yere düşenden geri dönüşüm yapalım. Ne yapalım, getirelim onu evimizde saklayabildiğimiz kadar saklayalım. Çünkü her yer beton yığını oldu. Çocuklarımızın basabileceği toprak alan çok az kaldı. Bilmiyorlar ki, yarın öbür gün deniz kabuğunu da, lodos tahtasını da, yosunu da bilmeyecekler belki.”
 
“GÜÇLÜ KADIN, GÜÇLÜ ÇOCUK YETİŞTİRİYOR”
Or, kadın olarak bunu yapmanın güçlü hissettirdiğini söyleyerek, “Benim gibi emek veren tüm kadınlara kolaylıklar diliyorum. Onlara çalışmalarını tavsiye ediyorum. Evde oturmak, çıkmaz sokaklara girmek çok saçma. Girmesinler o sokaklara, çıksınlar üretsinler, üreten kadının çocuğu da güçlü oluyor, ben bunu fark ettim. Güçlü kadın, güçlü çocuk yetiştiriyor. Güçlü olalım, büyüyelim, gelişelim ve hiçbir zaman hayallerimizden vazgeçmeyelim. Ben daha çok yolun başındayım ama pes etmeyi hiç düşünmüyorum. Ben ‘Elca Hayal’ ismiyle çıktım bu yola, bu ismi bir marka kimliğiyle doldurmak istiyorum, bu yönde hedeflerim var. Şu anda instagram üzerinden birkaç ünlü tarafından takip ediliyorum, beğenilerek devam ettirmek istiyorum. Çiçek Dilligil’e bir ürün gönderdim. Derya Baykal, beni takip ediyor ve destekliyor. Hatta covid süreci olmamış olsaydı programına dâhil olacaktım. Belki yeni yayın döneminde diye umuyorum. Dediğim gibi, kimliğimin içini doldurmak istiyorum. Yalnızca buraya üç gün gelip durmaktan ileriye gitmek istiyorum. Bir arkadaşım bana, ‘Bu senin bir çocuğun. Sakın çocuğunun elini bırakma ve onun elinden tutarak onu yürüt’ demişti. Evet, ben dünyaya yeni bir çocuk getirdim. ‘Elca Hayal’ benim için bir çocuk ve ele ele tutuşarak yürüyoruz” ifadelerini kullandı.
 
“KADINLAR, DERNEKLERDE VE KURSLARDA YASAL BİR DESTEK HİSSEDİYORLAR”
Or, son olarak şunları vurguladı: “Kadınlar artık kısır günlerinden çıkıp dernek günlerine dâhil olsunlar. Derneklerde hukuki anlamda hangi haklara sahipler bilgilensinler. Kadınlar kendi güçlerinin farkına varsınlar, bilinçli anneler bilinçli çocuklar yetiştirirler. Artık dünya, kısır gününde yetişmiş çocukları kabul etmiyor. Yeni dünya bunu kaldırmıyor. Artık bilinçlenmek zorundayız toplum olarak. Kadınlar bu derneklerde, haklarının, neler yapabildiklerinin farkında oluyorlar. Yasal bir destek hissediyorlar. Maalesef kadına şiddet gibi inanılmaz üzücü olaylar yaşayabiliyoruz. Ne yazık ki, son olmuyorlar, önüne geçemiyoruz ancak kadınlar en azından şunu öğrenebiliyorlar: İlk değilim; son değilim; güçsüz değilim. Bunun farkına varıyorlar ve düşmana karşı savaşmayı öğreniyorlar. Ama evde kaldıklarında ‘kısır günü’ diye tabi ettiğim amaçsız toplantılarda sadece dedikodular yapılıp, hiçbir şey üretmeden tüketim kısmına geçtikleri zaman asıl o zaman güçsüz oluyorlar. Kadınlar, derneklere yönelsinler istiyorum. Kurslarda eğitimler oluyor ve kadınlara haklarını öğretiyorlar. Aile içi; anne –çocuk iletişimi; karı-koca eğitimi hepsinin eğitimi oluyor. Örneğin ‘balayı’ adı verilen bir dönem var evlilerde. Bizim bildiğimiz bu düğünün ardından olan dönemden bahsetmiyorum. Şiddet mağduru kadınlar, aile büyükleri tarafından bir araya getirilirler,  o bir iki ay cicim ayları gibi geçer, ama üçüncü ayda bir şiddet meydana gelir ki, kadın ilk gördüğü şiddetin çok daha fazlasını görür. İşte orada aile büyükleri bilinçsizce bir araya getiriyorlar. Belki amaç kötü değil ama çürük bir meyveyi olgunlaştıramazsın. O meyveyi çıkartmalısınız ki, yeni taze meyveler çıksın.”
 
Sevi Gözay UĞURLU