Cumhuriyetin 100 ncü yıldönümünde Çanakkale Cumhuriyet meydanının hali içler acısı. Bu durum hiç yakışmıyor Çanakkale’ye şimdi diyeceksiniz ki yakışan ne yapıldı bu şehirde…!

Cumhuriyetin 100 ncü yıldönümünde Çanakkale Cumhuriyet meydanının hali içler acısı. Bu durum hiç yakışmıyor Çanakkale’ye şimdi diyeceksiniz ki yakışan ne yapıldı bu şehirde…!

Şöyle bir düşündüm de pek yakışan bir şeyler bulamadım. Eleştiriler insanı geliştirir derler ama tabi bu eleştirileri görmen lazım. O yüzden de Çanakkalelin yıllardır çözülmeyen ve her geçen gün büyüyen çöp, trafik, otopark, kent içi ulaşım gibi ana sorunları çözülmezken bu sorunlara; sokak hayvanları, sokak satıcıları, kaldırımları işgal etmiş esnaf, Demircioğlu caddesi ve Cumhuriyet meydanındaki bazı binaların sıvalarının ve kaplamalarının dökülmesi ( HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR) gibi kolayca halledilebilecek sorunlarda güzel kentimizin ana sorunu olmaya başladı.
Uzunca bir süredir belediyenin toplamakta aksattığı çöpler büyük sorun haline gelmeye başladı. İlkbaharın başından beri daha da büyüyen çöp sorunu gün geçtikçe çekilmez bir hal aldı. Düzenli bir şekilde çöp toplanamadığı için pis koku ve sivrisinek sorunu da tüm yazı burnumuzdan getirdi. Çöp bidonları ağzına kadar dolu hatta o kadar dolu ki o bidondakilerin iki misli de yerlerde. Çanakkale Belediyesi’nin çöp toplama işini verdiği ÇAKAB, Çakabın çöp toplama işini verdiği SUEZ in çöp toplama saatleri de ayrı bir komedi. Günün en hareketli saatleri olan ya işyerlerine gitme zamanı ya da iş çıkışı çöp kamyonlarının arkasında dar sokaklarda uzun kuyruklar oluşturuyor.

Birkaç yıl önce trafik sorununu rahatlatmak için alınan kararda Kemalpaşa Mahallesi, Cumhuriyet Bulvarı ve Sarıçay bölgesindeki birçok yer araç trafiğine kapatılacak ve yaya trafiğine açılacaktı. Durun daha bitmedi, devamında da Atatürk Caddesi, Truva Caddesi, Demircioğlu Caddesi, İnönü Caddesi ve Kayserili Ahmet Paşa Caddesinin bir bölümünde araç trafiği tek yönlü hale getirilecekti. Ne oldu bunlar belli değil.
Aracı olan Çanakkale de yaşayan istisnasız herkesin büyük sorunu otopark. Bu sorun bırakın çözülmesini içinden çıkılamaz bir hal aldı bile. Bu işi de belediye kendi eliyle kördüğüm haline getirdi. Nasıl mı? Yeni yapılan binalar da otopark zorunluğu var. Fakat şöylede de bir açık var. Belediyeler otopark yapmak için otopark yeri olmayan veya evlerinin altı otoparka müsait olmayan binalardan otopark parası alabiliyor. Yirmi yıl önceye kadar şehrin genelinde iki, üç katlı binalar çoğunluktaydı. Şimdi ise nerdeyse ortalaması dört, beş kat. Bunu neden mi örnek verdim yazayım. Durun birde kentsel dönüşüme giren binaları da ekleyelim. Bu binalarda bulunan ve otopark yapma olanağı olmayan her daireden( ortalama yüz metre kare) 80.000 tl 130.000 tl arası otopark parası adı altında belediyeye ödeme yapılmakta. Hatta özellikle belirttim kentsen dönüşüme giren binalardan daha önce binaları yapılırken bu otopark parası ödenmiş olması durumunda bile tekrar ödenmesini zorunlu tutuyor. Tamam, hadi topluyorsun da bu paralar ne oluyor nerede bu otoparklar?  Binalar yükseldikçe arabalar çoğalıyor araçlar çoğaldıkça otopark sorunu büyüyor.

Belediye, kendi denetiminde olan toplu taşıma kooperatifinde ki halk otobüslerini tabi kendine ait olan belediyenin toplu taşıma araçlarını doğru şekilde yönlendirip kontrol edememesi ve yönetememesi sonucunda gittikleri kilometre hesaplanırsa neredeyse Türkiye’nin en pahalı toplu taşıma ücretiyle karşı karşıyayız. Üstüne üstlük kliması kapısı bozuk neredeyse ömrünü tamamlamış otobüslere binmek zorunda kalıyoruz. Bunların üstüne birde bu hizmete ulaşım sorunu var. Bu şirin ve küçük şehrimizde bu otobüslere binmek (binmeye çalışmak) adeta bir işkence. Okulların da açılması bu sorunu artırdı. Özür tabi ki öğrenciler bu sorunu artırmıyor. Sorunu artıranlar Beceriksiz ve iş bilmez ulaşım sorumluları. Eğitim Fakültesinden, Terzioğlu kampüsüne gitmek neredeyse 40-50 dakika sürüyor. Güzelyalı’ya gitmek ise zaman, zaman 1 saati geçiyor. Kepez e gitmek ise ayrı bir dert. Otobüs sayısı ve güzergâhları tekrar gözden geçirilmeli. Kaba saba otobüs sürmekten bi haber sürücüleri de göz ardı etmemek lazım. Hepsi böyle demiyorum ama bindiğim on otobüsten en az 3-4 ü böyle ne yalan söyleyeyim. Ödenen para alınan ücretin çok üzerinde.

Her köşe başından çıkan sokak hayvanlarına ne demeli. Ama bu durumdan belediye veterinerliğini sorumlu tutmak adaletsizlik olur. Ne zaman yardım istense ellerinden geleni yaptıklarını yakinen tanık olduğum için biliyorum. Sorun her geçen gün sokak hayvanlarının çoğalması sanırım ara sıra çevremizdeki yerleşim yerlerindeki başıboş hayvan yavrularını Çanakkale, Güzelyalı, Dardanos ve Kepeze organize olarak bırakılmakta işte bunun önüne geçirilmeli. Şimdi bana kızacaklar ama içlerin de tanıdıklarım da olmasına rağmen yazmak zorundayım. O kaldırımların neredeyse tamamını kaplayan esnaflara ne demeli. Sevgili belediye yap görevini. Engelli yolları bile engellenmiş durumda. Zincir marketler de buna dâhil. Kaldırımlara kaplamaları düşen binaları uyarmak bile yok. Hadi onlar tadilat için para harcamaktan kaçınıyor. Sevgili belediye sen neden uyarmıyorsun bu binaları. Geçenlerde Vitamin gazetesinde sür manşette çıkan haberi demi görmedin yahu. Meydandaki bina dökülüyor. Birinin başına düşse sorumlusu kim.
29 Ekim 23 te 100 yılını kutlayacağımız Cumhuriyete yakışmıyor. Hele ki bu Cumhuriyetin temelleri bu şehirde ÇANAKKALE de atıldı. Bu yüzden hiç yakışmıyor böyle yönetilmek. Bırakın büfe, bakkal, vs açılışlarını. Bırakın 15 yılda bitirebildiğiniz yeşil belediye binasını övmeyi. Bırakın başka ülkelerden örnek alacağız şunu yapacağız bunu yapacağız diye gezmeleri. Bırakın bu şehri tanımayan bilmeyenleri yönetici yapmayı. Bırakın Çanakkale halkının çoğunu üzmeyi.  Bırakın parti içindeki kavgaları. Bırakın beraber yol aldığınız kişilerin altını oymayı. Siz en iyisi her şeyi bırakın. Evinizin camından boğazdan geçen gemileri ve gün batımını izleyin.