Çanakkale Deniz Zaferi'nin 107'nci yıl dönümü ve Şehitleri Anma Günü'nü içeren 'Zafer Haftası' etkinlikleri, geçtiğimiz cumartesi günü Çimenlik Kalesi'nde düzenlenen törenle başladı.

Çanakkale Deniz Zaferi'nin 107'nci yıl dönümü ve Şehitleri Anma Günü nedeniyle düzenlenen 'Zafer Haftası' açılış töreni, 7 Mart'ı 8 Mart'a bağlayan gece boğaza döktüğü mayınlarla savaşın kaderini değiştiren Nusret Mayın Gemisi'ni temsilen yapılan TCG Nusret'in bağlı bulunduğu Çimenlik Kalesi'nde yapıldı. Törene, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit, Çanakkale Belediye Başkan Vekili Rebiye Ünüvar, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, askeri erkan, gaziler, şehit aileleri ve öğrenciler katıldı.

Şehitler için saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı eşliğinde, Türk bayrağı göndere çekildi. Halk oyunları gösterisi yapıldı. Mehteran takımı marşlar çaldı.


KUTSAL EMANETLER YOLA ÇIKTI

Gelibolu Yarımadası'ndan alınan kutsal emanetler; toprak, deniz suyu ve Türk bayrağı Çanakkale Valisi İlhami Aktaş tarafından atletler Oğuz Uyar ve Nihan Akaman'a teslim edildi. Ardından atletlerin Ankara'da sona erecek Zafer Koşusu başladı. Çanakkale-Ankara güzergahında 6 ili kapsayan koşuda, her şehrin atletlerinin kendi il sınırında taşıyacağı emanetler, 18 Mart günü törenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacak.
 
Çanakkale Savaşı deniz harekâtları
 
I. Dünya Savaşı'nda İtilaf Devletleri'nin Birleşik Filo ile savunmada kalan Osmanlı İmparatorluğu kara topçusu arasında 19 Şubat 1915'ten 18 Mart 1915'e kadar Çanakkale Boğazı'nda yapılan bir dizi deniz operasyonudur. Birleşik Filo'nun Çanakkale Boğazı'na karşı yaptığı 18 Mart tarihli en geniş kapsamlı saldırı, harekâtın son operasyonudur ve birçok kaynakta 18 Mart Deniz Savaşı olarak geçmektedir.
İtilaf Devletleri, Churchill'in çabalarıyla sadece donanmayla Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul önlerine ulaşmak ve Almanya ile ittifak olan Osmanlı İmparatorluğu'nu tek darbeyle teslime zorlama planını kabul etmişlerdir. Bu harekât için oluşturulan Birleşik Filo 3 Kasım 1914'te Boğaz'a karşı taarruzlarına başlamıştır. Boğaz'daki mayın ve topçu savunmasını çökertmek için asıl girişim 18 Mart 1915 tarihinde yapılmıştır. Bu muharebede Birleşik Filo'ya dahil üç zırhlı batmış, dört zırhlı da ağır biçimde hasar görerek savaş dışı kalmıştır. Birkaç gün içinde İtilaf Devletleri, Çanakkale Boğazı'nın sadece donanmayla geçilemeyeceğini, ancak kara ordusu ile Gelibolu Yarımadası'nın işgal edilmesiyle boğazın açılabileceğine karar vermiştir. Bu kararla 25 Nisan 1915 günü yarımadaya çıkarma yapılmıştır.
 
Savaşın geldiği noktada Rumeli yakasında Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyaları, yani Boğaz'ın Dış Tahkimatı tahrip edilmiş durumdaydı. Amiral Carden'in planının ikinci aşaması olan Orta Tahkimat bölgesinin emniyete alınması için 26 Şubat – 8 Mart arasındaki çabalardan tatminkar bir sonuç alınamamıştır. Her ne kadar mayınların temizlenmesi çok büyük zorluklarla da olsa başarıldı kabul ediliyorsa da[]–gerçekte yoktu- bu kesimdeki topçu bataryaları imha edilememişti. Buradaki hareketli topların, bir kara kuvvetinin harekâtı olmadan etkisiz kılınması ise pek olanaklı görülmüyordu. Dolayısıyla mayın temizleme işleri daha ileriye götürülememişti. Bununla birlikte Amiral Carden 14 Mart tarihli raporunda "zorlu ve sürekli bir harekat yapılması zamanının geldiğini tamamıyla kabul ediyordu. Mayın tarlalarını gündüzün, donanmanın ateşi altında temizleyerek, Boğaz'ın dar kısmındaki istihkamlara, olanca kuvveti ile taarruz edecekti." Amirallik üst komutanlığı bu öneriyi 15 Mart'ta onaylamıştır.
Yine de Mondros Limanı'da toplanan kara kuvvetlerinin, deniz harekâtıyla sonuç elde edilmesinin mümkün olmadığı kesin belirleninceye kadar kullanılması düşünülmüyordu. Dahası, bir kara harekâtı giderek daha güç görünmekteydi. Gözlemler, "Tükler… kunduzlar gibi çalışıyorlar" diye özetleniyordu. Her sabah yeni yeni siperler ve tel örgüler görülüyordu.Bu kuvvetin de Gelibolu Yarımadası'nda kullanılmasına gerek yoktu, "Türklerin Yarımada'yı ümit edilmekteydi". Lord Kitchener'in, bölgede inceleme yapmak ve rapor vermekle görevlendirilen General Birdwood'a gönderdiği 4 Mart tarihli mektubunda bu kuvvetle ilgili olarak, "Donanmanın, Türk donanmasını batırdıktan sonra yapacağı ilk iş İstanbul Boğazı'nı Rus donanmasına açmak olacaktır. Bu Rus donanmasının refakatinde 40.000 asker bulunacak olup karada yapılacak olan harekat bu kuvvetle ortak olarak yapılacaktır." deniliyordu. Birdwood'un bu mektuba cevabı, donanmanın bu işi yardımsız başaracağından kuşkulu olduğunu, bu olsa bile nakliye gemilerinin, imha edilemeyen hareketli topların ateşi altında kalacağını, bu yüzden Gelibolu yarımadasına bir çıkarma yapmanın gerektiğini belirtiyordu.[Savaş Konseyi'nin 10 Mart'taki toplantısında 29. Tümen'in Akdeniz'e gönderileceğini beyan eden Lord Kitchener, "İstanbul'a karşı yapılacak olan harekattan" söz etmektedir.Ertesi gün askeri doktorun emriyle Amiral Carden'in adı hasta listesine kaydedildi.Amiral, 16 Mart'ta komutayı de Robeck'e devretmiştir. Durum de Robeck'e 17 Mart'ta bildirilmiştir.
Sonuçta karar kılınan plan, Osmanlı Merkez Tahkimat bataryaları etkili bir ateş altına alınır alınmaz, mayın tarama işler, gece dahi sürdürülerek bir kanal açılacak, ertesi gün filo, Kepez Koyu, Sarısığlar Koyu'na ilerleyecek, yakın mesafeden Merkez Tahkimat topçusunu tahrip edecek, ardından buradaki mayınlar temizlenecektir.
Mart ayı ortalarında Müstahkem Mevkii Komutanlığı eli altında toplam 230 top bulunmaktadır.Bu toplardan 36 tanesi gemilerden sökülen toplardır. Bunlar, 150 mm'lik 8, 75 mm'lik 7, 57 mm'lik 9 ve 47 mm'lik 12 adettir.] Ancak bu toplardan sadece 78'i 18 Mart'taki çatışmaya katılmıştır.] On yedi mantelli top ise uçaksavar topu olarak görev yapmaktadır. Birleşik Filo'nun ise muharebeye katılan 276 namlusu vardır.
Osmanlı Donanması'ndan hiçbir gemi bu muharebeye katılmamıştır. Donanmayı "Boğaz'a sokmak, bir modern gemi de olsa, onları gözden çıkarmak olurdu."
 
 
 
 
 
Gülçin AKIN/ DHA