Çanakkale İl Müftülüğü sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayınlarla çeşitli konularda vatandaşlarla buluşmaya devam ederken, son yayında İl Müftüsü Şükrü Kabukçu ‘Ailede Ramazan Coşkusu’nu anlattı. Ramazan ayına girişin arifesinde, duygu ve düşüncelerin yoğunluğundan bahseden Müftü Kabukçu, bu ay dikkat edilmesi gerekenleri de vurguladı.
 
‘Ailede Ramazan Coşkusu’ konusuyla canlı yayında buluşan Çanakkale İl Müftüsü Şükrü Kabukçu, mübarek Ramazan’ın geldiğini söyleyerek, haftaya ilk sahurlara kalkılacağını söyledi. Pazartesi akşamı evlerde ilk teravihlerin kılınacağını söyleyen Kabukçu, Salı günü ilk oruçlara niyet edilmiş olacağını söyledi. Kabukçu, “İçinde bulunduğumuz salgın sebebiyle, gönlümüz buruk. Geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da camilerde, teravih neşesinde buluşamayacağız. Başka kısıtlamalar gelir mi bilmiyorum ama şu var ki; Ramazan bereketini aile içerisinde değerlendirmeye gayret göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
 
“BEREKET AĞIZ TADIDIR, BİR MANADA ANLATILMAZ YAŞANILIR”
Müftü Kabukçuk, “Her yıl Ramazan 10 gün önce gelir, bunun farklı hikmetleri vardır. Zekat ona bağlıdır, her yıl 10 gün önce vermek durumundayız. Mübarek Ramazan bereketiyle gelir. Bereket, ölçüye, tartıya vurulan bir şey değildir. Bereket ağız tadıdır, bir manada anlatılmaz yaşanılır. Ramazan’ı bereketli kılmak, esasında bizim ortaya koyacağımız gayret, program, çalışma yapabileceğimiz ameller ve davranışlarla doğrudan alakalıdır. Ramazan’da oruç ve Kur’an var. Bu yıl malumdur ki; Ramazan ayında başkanlık olarak her yıl bir ana temayı işliyoruz. Bu sene de ‘Ramazan ve Şifa’ konusunu ele almaya gayret gösteriyoruz. Hafta içinde Diyanet İşleri Başkanımızın kamuoyuna açıkladığı üzere, elbette ki Kur’an ile şifa bulmak, oruç ile şifa bulmak, zekat ile şifa bulmak… Şifa, hem maddi hem manevi anlamda önemlidir. Bizim ortaya koyacağımız davranışlar, ibadetler, hatta ibadetlerdeki zenginliklerimiz, özellikle Ramazan ayı gibi özel günlerdeki imkan dahilinde nafile ibadetlere ağırlık vermeye özen gösteririz. Ramazan, oruç ve Kur’an, bunların hepsini düşündüğümüz zaman elbette ki oruçlu olduğumuz zaman Kur’an ile meşgul olmak daha da önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı.
 
“RAMAZAN’DA ŞARTLARI TUTAN HER KİŞİNİN ORUCU FARZDIR”
Bu yılın ana teması olan Ramazan ve Şifa’yı vurgulayan Şükrü Kabukçu, “Şifa, hem sebeplere tevessül etmektir ama aynı zamanda elini açıp dua etmektir. Bir Müslüman için tedavide yöntem, şifa aramakta hem maddi hem manevi imkanlara tevessül ederiz. Biz dünyevi tedbirleri alırız ve arkasından da elimizi açıp dua ederiz. Olması gereken budur. Ramazan kavramları elbette ki önemli. Ramazan’da sevinci, coşkuyu besleyen kelimeler vardır. Oruç, hatim, sahur, imsakiye, ramazan manileri, iftariyelik, diş kirası, zekat, sela gibi birçok kelime vardır. Esasında bunlar toplumsal olarak bir araya getiren, bizi biz yapan bizi besleyen temel değerlerimizdir. Bir Müslümanın dinini yaşaması sadece emir ve yasaklarda ibadet değildir. Bu emir ve yasakların etrafında öngörülen kültür değerleri de vardır. Ramazan’da şartları tutan her kişinin orucu farzdır. Ama orucun etrafında, iftar sofrasında ülkemizin her bir bölgesinde hazırlanabilecek mütevazi yemek çeşitlerinde bile Ramazan’a ayrı bir neşe katar. Ramazan nefislerin dizginlendiği özel zaman dilimi ama iftar anında da onun farklılığını ortaya koymak için Ramazan coşkusu gündeme gelir” diye konuştu.
 
“BU YIL YİNE DOSTLARLA, AKRABALARLA İFTAR SOFRASINDA BULUŞMAYACAĞIZ”
Kabukçu, “Ramazan gibi özel bir mevsimde, bu yıl toplum sağlık gereği camilerde teravih namazı kılınmayacak. İster Ramazan’da ister Ramazan dışında en büyük nimetin, her birimizin sevinci olan sağlığımız olduğunu iyi bilen insanlarız. Büyükler bize şu nasihatlerde bulunurlardı; geceleyin yastığa başınıza koyduğunuzda, eğer ailenizden herhangi birinin başı ağrımıyor ise en huzurlu aile sizsiniz derlerdi. Hayat tecrübesi anlamında önemli sözler ve tespitler. Tabi ki şifa sadece Ramazan için değil, her zaman Müslümanın arzu ettiği bir durumdur. Ama şu var ki şifayı aramak da bizim kendi elimizde. Bu yüzden hayatta her attığımız adıma dikkat etmemiz son derece önemlidir. En büyük nimet aile fertlerinin sağlıklı olması ve huzurlu uyuması dedik. Ama bunun için elbette maddi manevi hazırlık gerekir. Ramazan ayında Anadolu’nun birçok yerinde hanımefendi kardeşlerimiz evin temizliği ve mutfak için hazırlıklar yapar. Ama şu var ki Ramazan’ın geldiği birkaç gün öncesinde kendisini hissettirir. Bu şu demektir; toplumsal olarak biz özel bir mevsime giriyoruz. Bu mevsime hem maddi hem manevi hazırlanmak gerekir. Hem kendimiz için hem etrafımızdaki insanlar için. Bu yıl yine, geçen yıl olduğu gibi dostlarla, akrabalarla iftar sofrasında buluşmayacağız. Bunun altını önemle çiziyoruz. Bugün Çanakkale için Hıfzıssıhha kurulu kararı var, mümkün olabildiğince zorunlu olmadıkça ev ziyaretlerine gitmeyelim, bir şeyi ulaştırmamız gerekiyorsa kapıdan sağlık şartlarına uygun bir şekilde bırakmamız gereken şeyi bırakıp dönelim şeklinde tedbir almak insanı görevlerimizdendir” ifadelerini kullandı.
 
“RAMAZAN SEVİNCİNİ AİLECEK YAŞAMAMIZI SAĞLAYACAK EN TEMEL ZAMAN DİLİMLERİNDEN”
Kabukçu, ailece sofra coşkusunun yaşanacağını söyleyerek, “Hem sahurları hem iftarları ailecek yapmak önemli. Özellikle bu sene içinde bulunduğumuz salgın sebebiyle akraba ve dostlardan mahrum kalmak gibi zorluğu yaşayacağız. Ama şu var ki; aile fertlerimizin birlikteliği elbette ki Ramazan sevincini ailecek yaşamamızı sağlayacak en temel zaman dilimlerinden birisidir. Bunun yanında manevi hazırlığımız da olacak. Bunun en güzel taraflarından birisi, imkan dahilinde evde buluştuğumuzda farz namazlarını cemaatle kılmaya çalışmak. Ama imkan yok ise farz namazlarını aksatmamak ve özellikle geceleyin teravih namazını birlikte kılmaya özen gösterelim. Evde teravih kılmanın şöyle bir faydası olabilecek; 4 rekat veya 8 rekat kıldığımızda bir ara verip, çay içip bir 4 rekat daha kılma imkanımız vardır. Bir manada teravihin kelime manasının ruhuna uygun bir şekilde eda edilmiş olacaktır. Manevi hazırlıkta özellikle mukabele geleneğimiz var. Hanım kardeşlerimiz için müftülüğümüzün sanal ortamında mukabele programı yaptık. Hep camilerde, evde buluşalım, mukabeleyi yüz yüze yapalım isteniliyor, bu bizim gönlümüzün de arzu ettiği bir şeydir ama şunu gayet iyi biliyoruz ki; içinde bulunduğumuz salgın, özellikle şu günlerde son derece ciddi bir safhaya geldi. Alınan tedbirlere ve kararlara uymak bizim için elbette ki insani görevimizdir. Biz hem kendi sağlığımız hem de bir başkasının sağlığını tehlikeye düşürmemek için alınan tedbirlere uymanın dini bir görev olduğunu düşünüyoruz. Özellikle salgının şiddetinin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde bizim nafile bir ibadet için dini hassasiyetle alınacak olan kararları terk etmemiz dinin ruhuna uygun olmayacağını söylüyorum” dedi.
 
“KADİR GECESİNDE MUTLAKA HANE İÇERİSİNDE AYRI BİR GÜZELLİK YAPMALIYIZ”
Kadir Gecesi’nden bahseden Kabukçu, “Ramazan ayında saklı olan, varlığı Kur’an ile sabit olan bizim Anadolu örf ve geleneğindeki beş mübarek geceden biridir. Kadir Gecesi, tüm gece uykusuz kalmak anlaşılmamalı. Kadir Gecesi uyanıklığı ve şuuru, hayatın ömrün kalan kısmına yansıtılacak şekilde düşünülmeli. Malum Kadir Gecesi Kuran’ın nazir olduğu, bir anlamda doğduğu gecedir. Kadir gecesinde mutlaka hane içerisinde ayrı bir güzellik yapmalıyız. Salgın olmasaydı farklı güzellikler olacaktı.  Evlerde çocuklar için Ramazan köşesi olması güzel olur. Bu yıl ki konumuz Ramazan ve Şifa; şifayla alakalı ayetler, peygamberimizin mübarek sözleri ve atasözleri ile alakalı köşeye asarak kendi zihin dünyamızı genişletmeye azami gayret gösterelim” tavsiyesinde bulundu.
 
“BU YIL CAMİDE KILMAKTAN SEVAP ANLAMINDA DAHA FAZİLETLİ OLACAĞINA İNANIYORUZ”
Kabukçu, arife ve bayram günlerinin de önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Biz genellikle mezarlık ziyareti ile bayramlaşmaya başlarız. Öyle bir kültürün çocuklarıyız ki bayramlaşmayı, ölüleriyle, geçmişleriyle başlayan kültürün çocuklarız. Elbette ki bu yıl yine salgından dolayı mezarlık ziyaretleri kolay olmayacak ama şu var ki en azından evimizde dua ederken veya Kadir Gecesi’nde ellerimizi açıp dua etmek, ölülerimizi unutmamak en temel görevlerimizdendir. Bayram günü elbette ki bayram olduğunu hissettirmek, bayram sevincini yaşatmak en temel görevlerindendir. Evdeki küçüklere, küçük hediyeler almak önemli. Büyüklere ulaşmak çok önemli. Bu yıl teravih namazlarımızı ve yatsı namazlarımızı evde kılacağız. Bu yıl camide kılmaktan sevap anlamında daha faziletli olacağına inanıyoruz.”
 
Sevi Gözay UĞURLU