Çanakkale Turistik Otelciler Derneği (ÇATOD) Başkanı Armağan Aydeğer ve Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Körfez BTK Başkanı Ahmet Çelik ise bu konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
 
Uluslararası Toplantı ve Düğün Turizmi Forumu (International MICE&Wedding Forum-IMWF2019) koronavirüs salgını sonrasında 45 ülkedeki turizm sektöründeki temsilcilerin fikirlerine ulaşmak amacıyla uyguladığı anket çalışması sonrasında, Türkiye’nin en hızlı toparlanabilecek turizm destinasyonu olarak gösterildi.
 
Çanakkale Turistik Otelciler Derneği (ÇATOD) Başkanı Armağan Aydeğer, konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede,  “Covid 19 sonrasında Türkiye turizminin çok hızlı bir şekilde toparlanması için başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere tüm ilgili işletmeler çok yoğun bir çalışma içerisinde şu anda. Covid 19 sonrasında bakanlığımız tarafından iki tane önemli karar açıklandı; bir tanesi Sağlıklı Turizm Sertifikası isminde bir sertifikasyon, bir diğeri ise tüm turizm işletmelerinin uyması gereken bir genelge yayınlandı. Genelgenin genel hatlarında personelin Covid 19 ile ilgili detaylı eğitimi, ikincisi sosyal mesafe kurallarının işletmeler içerisinde en yüksek hassasiyette uygulanması, üçüncüsü yine tüm işletmelerde Covid 19’a karşı özellikle dezenfeksiyon ve hijyenle ilgili alınacak olan detaylı tedbirler ve tabi ki bir ek madde de dördüncü olarak, bu konularla ilgili gelen misafirlerin detaylı şekilde bilgilendirilmesi ve bu kurallara uyulmasının gereklilikle hem işletme operasyon düzeninin alınması hem de bilgilendirilmenin yüksek seviyede gerçekleştirilmesi” ifadelerini kullandı.
 
“SAĞLIKLI TURİZM SERTİFİKASYONU KONUSUNU EN ÖNCE ÜRETEN ÜLKELERDEN BİR TANESİYİZ”
“Şu an Türkiye’deki tüm işletmeler yeni dönem açılışta veya yeni dönem güncellemelerini bu kriterler çerçevesinde yapıyor” diyen Aydeğer, “Özellikle Sağlıklı Turizm Sertifikasyonu konusunu dünyada en önce üreten ülkelerden bir tanesiyiz. Bu çerçevede birçok ülkeye örnek bir model olması muhtemel. Buna paralel açıklanan genelgede bu sertifikasyon ile çok paralel talepleri içeriyor. Bunların da tüm tesislerin uyguluyor olması, Türkiye turizmin bu konudaki almış olduğu ön hazırlığın en güzel göstergelerinden bir tanesi. Bakanlığımız ve Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ile ilgili kurumlarla yapılan çalışmalar çerçevesinde özellikle sınır kapılarında test merkezleri kurulması hususunda da çalışmalar yürütülüyor. Bu çerçevede de özellikle yurtdışından gelecek olan misafirlerin gelmeden önce veya geldikleri anda Covid 19’a karşı teste tabi tutulması şu anda gündemde. Bununla ilgili çalışmaların yapıldığı ifadesi söyleniyor. Burada önemli olan iki konu var. Bir tanesi bu konuda ülkelerin aldığı kararlar. Yani Covid 19’a karşı sınırlar, seyahatle ilgili düzenlemelere istinaden her ülkenin kendisinin aldığı karar burada en önemli bağlayıcı kararlardan bir tanesi olacak çünkü bizim herhangi bir ülkeden turist alıp veya turist gönderebilmemiz için sadece bizim olumlu karar bildirmemiz yeterli değil. Aynı şekilde karşı ülkenin de bu kararı teyit ederek aynı şekilde kendi ülke vatandaşları için uyguluyor olması lazım. İkinci konu ise, tüketicinin davranış biçimi. Bu son süreçle birlikte daha hijyen odaklı, daha küçük, daha sakin ve yaşadıkları yerlere yakın, yani uzun mesafe değil daha kısa mesafeli tatillerin tercih edileceği düşünülüyor” dedi.
 
“TÜM DÜNYAYA ÖRNEK OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ”
Yapılan araştırma ile ilgili de düşüncelerini dile getiren Başkan Aydeğer, “Türkiye’nin bu konuda avantajlı olması konusunda bizlerin de almış olduğu tedbirler çerçevesinde doğru olduğu ve desteklediği bir konu. Türkiye’nin bu konuda atacağı ve attığı adımlarla da tüm dünyaya örnek olacağını düşünüyoruz. İlerleyen süreçte de inşallah Türkiye turizminin bu süreci bütün sektör paydaşları ile atlatacağını tahmin ediyoruz” şeklinde konuştu.
 
“TECRÜBELERE, GEÇMİŞE BAKMAK GEREKİR”
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Körfez BTK Başkanı Ahmet Çelik ise, konuyla ilgili olarak, “Türkiye turizminin ne kadar zamanda toparlanacağı ile ilgili tecrübelere, geçmişe bakmak gerekir. Biz 2016 yılında yaşanan hain darbe girişimine baktığımızda, 2016 yaşında yaşanan terör olaylarına baktığımızda ve bunlar sona erdiğinde, 2017-2018 senesinde Türkiye turizminin çok ciddi toparlanmaya girdiğini ve çok kısa sürede atlattığını görüyoruz. Hatta daha çok geriye gidersek Körfez krizi gibi, Türkiye turizminin çok çabuk kendine geldiğini, yeni duruma, yeni konjonktüre kendini entegre ettiğini ve toparlanma sürecinin hızlandığını görüyoruz fakat bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi de, Türk turizmcilerin bu konuda tecrübe sahibi olması, şartlara ve ortama göre yeni ürünler, yeni pazarlar, yeni stratejiler, yeni yöntemler yaratarak entegrasyonunu tamamlayıp, yol almaya, emek vermeye devam etmesinden de kaynaklanıyor” açıklamasında bulundu.
 
“TÜRKİYE DÜNYA SAĞLIK TURİZMİ AÇISINDAN ÇOK CİDDİ BİR KLASMANA YÜKSELDİ”
Çelik, son dönemde yaşanan salgın sürecini ele alarak, “Türkiye turizmi, etkilenen bütün sektörlerin başında geliyor. Fakat dünyadaki salgını yaşayan ülkelere baktığımızda Türk devletinin aldığı önlemler, var olan sağlık sistemimiz, yeni inşa edilen Şehir Hastanelerine kadar birçok alanda sanki böyle bir krizin yaşanabileceği düşünülmüşçesine bir sonuç olduğunu görüyoruz ve bunu sade bir vatandaş olarak söylüyorum. Alınan önlemlere bütün bu altyapıyı da eklediğimizde, salgın sürecini Avrupa’daki turizm anlamında muadillerimize baktığımızda İtalya, Almanya, Portekiz gibi bizim en az kayıpla bu süreci atlattığımızı görüyoruz. Toparlanma sürecinin diğer ülkelere göre daha hızlı olacağını düşünüyoruz çünkü Türkiye’de ciddi bir sağlık sistemi var, hastanelerimiz yeterli sayıda, yoğun bakım ünitelerimizdeki yatak sayısının Avrupa ülkelerine göre farkı ortada ve bunu Avrupalı biliyoruz. Biz Avrupalıya bunu sağlık turizmi çalışmalarında anlatmıştık, göstermiştik ve dış pazar da buna şahit olmuştu ve sağlık turizmi son dönemlerde hızlı bir şekilde yükselmeye başladı. Türkiye dünya sağlık turizmi açısından çok ciddi bir klasmana yükseldi. Dolayısıyla dış pazar Türkiye’deki sağlık stratejisini ve altyapısını biliyor ve Türkiye’ye gelmek konusunda diğer ülkelere nazaran daha az çekince göstereceğini düşünüyoruz. Buna Kültür ve Turizm Bakanlığımızın son dönemde tesislerle ilgili aldığı önlemlerle ilgili, sertifikasyon sistemini, standartlarını eklediğimizde yeni bir altyapının oluşturulduğunu görüyoruz. Ayrıca yine Dışişleri Bakanlığının var olan tesislerimizin kapasitesi sertifikasyon sistemini bütün Avrupa’daki ve dünyadaki dışişleri bakanlıklarına iyi niyet mektubu şeklinde anlatması yine bu toparlanma sürecini hızlandıracaktır. Avrupa kendi içerisinde ciddi sıkıntı yaşadığı ve salgın sürecini çok zor atlattığı için Avrupalı diğer bir Avrupa ülkesine gitme konusunda Türkiye’ye gelmeye nazaran daha seçici olacaktır” diye konuştu.
 
“TEDBİRLERİ ANLATAN SUNUMLARLA, ÜLKELERE ÇOK CİDDİ BİR ÇALIŞMA YAPILMASI GEREKİYOR”
“Fakat bizim burada yapmamız gereken bir durum var, bunun altını çizmek isterim” diyen Çelik, şu ifadeleri kullandı: “Avrupa Birliği turizm bakanları bir araya geldiler ve kendi aralarında öncelikli olarak kendi ekonomilerini düzeltmek anlamında kendi uçuş sahalarını açmakla ilgili kararlar aldılar. Hatta birkaç gün önce Almanya Dışişleri Bakanı ve Turizm Bakanı hangi ülkelere hava sahasını açacağını belirtti ve maalesef burada Türkiye yok. Türkiye’nin olmaması Almanya pazarında sıkıntı yaşayacağımızı, domino taşı gibi diğer Avrupa ülkelerinde de bu anlamda sıkıntı yaşayacağımızı gösteriyor. İnanarak söylüyorum, Türk turizmi hızlı bir şekilde toparlanma sürecine girerek ama bizim Türk turizmcisi dayanabildiği kadar dayandı, tesisler kendilerini yenilediler, yeni sürece entegre olmaya çalışıyorlar. Bundan sonrası diplomasi. Bizim Kültür ve Turizm Bakanlığımızdan, İçişleri Bakanlığımızdan ve devletimizden beklentimiz çok hızlı bir şekilde diplomasi sürecini başlatmaları. Türkiye’deki salgın sonrası alınan tedbirleri anlatan sunumlarla, projelerle Avrupa’daki ve dünyadaki diğer ülkelere çok ciddi bir çalışma yapılması gerekiyor. Yoksa bu sezonu da kaçırmış olacağız. Açıkçası bizim beklentimiz yaz sezonunun sonuna doğru dış pazarda hareket bekliyoruz. Fakat burada doğru bir diplomasi yürütülebilirse bunun biraz daha yayılabileceğini düşünüyoruz.”
 
Gizem Tuğçe BAYHAN