Herkesin bir yalnızlığı vardır bir türlü içinden çıkamadığı atlatamadığı...


 
Herkesin bir yalnızlığı vardır bir türlü içinden çıkamadığı atlatamadığı...
Bir yada bir çok travması vardır kimseyle paylaşamadığı...
Benimkisi Ekim yalnızlığı sarı sonbahar travması...
Ekim ayının yarısı hüzün yarısı neşedir benim için...
Hiç sevemedim buz gibi havaları yürek donduran ayazları sanki kendim çok sıcak kanlıymışım gibi...
Olsun yaz çocuğuyum Ağustos doğumluyum ama sarı sonbahar ölümlüyüm yetmez mi?
İnsan canının yarısını dünyaya geliş sebebini hiç vakitsiz sapsarı bir sonbahar şafağında kupkuru buz gibi toprağa teslim edince böyle oluyor ister istemez...
Her sevinci yarım her mutluluğu eksik ve yüreği bir parça buruk gönlünün çıkmaz sokaklarında yalpalar bir şekilde dilinde yanık ayrılık türküleriyle dolaşır durur...
Benim gibi senin gibi onun gibi...
Sevmiyorum artık
Sarı sonbaharları
Sevmiyorum artık
Hasret kokan gülleri…
Ne kaldı şimdi senden geriye hatıra?
Saçlarımda aklar yüzümde çizgiler.
Kırgınım sensiz geçen yıllara, 
Ama yine de isyan etmiyorum.
Sen şimdi dualarımdasın şimdi dualarımdasın... Annem
Bu da benim imtihanım olsun Hamd ile... 
Vakitsiz vedalara hürmetle...
 
Sevgiyle