Şehnâme veya Şahnâme (Farsça: ???????), Firdevsî'nin eski İran efsaneleri üzerine kurulu manzum destanıdır.

İran edebiyatının en büyük eserlerinden biri olarak kabul edilir. 977 ila 1010 arasında yazılmıştır. 60.000 beyit civarında hacime sahiptir. Tek şair tarafından yazılan en uzun epik şiirlerdendir.

İçerik
Şehnâme, tarih öncesi zamanlardan başlayıp Sasani İmparatorluğu sonuna dek tüm eski İran krallarını inceler. Bunlar; Keyûmers (Orta Farsça:Kayômart), Hoşeng, Tahmûrâs, Cemşid, Zahhak, Feridun, Menûçehr, Key Kubad, Key Kâvus, Key Hüsrev, Bahman, Dara (III. Darius), Iskandar (Büyük İskender), I. Ardeşir, I. Şapur, I. Hürmüz, V. Behram, I. Hüsrev, III. Yezdigirt gibi krallar, ana tema Zabulistan prensi efsanevi kahramanı Rostam (Rüstem), Esfandiar (Goštasp'ın oğlu) ve Afrasiab gibi kahramanları ve suçluları içerir.

İranlıların Turanlılarla olan mücadeleleri İranlı hissiyatı ile yazılmıştır. Türkler'in İran'a göçleri ve hâkim olmaları sonrasında İranlıları onurlandırmak için Gazneli Mahmud'un teşviki ile kendisi de bir İranlı olan Tuslu Firdevs tarafından kaleme alınmıştır. Eserde geçen olaylar çoğunlukla İranlı Yunus ile Turan kralı Efrasiyab arasındaki epik çekişmeler şeklindedir. Şeytani güçleri olan Turan kralı Efrasiyab aslında gerçek bir tarihi kişilik olan Alper Tunga'dır.
Rivayete göre, Gazneli, sarayında Firdevsî’ye tarihî, efsanevî birçok resimlerle; av ve savaş silahlarıyla süslenmiş mükemmel bir mekân tahsis etmiştir. Firdevsî bunlardan esinlenmiş, özellikle ıssız bağlarda, zümrüt kırlarda gezerek; çimler ve serviler altında oturarak; suların çağıltısını, bülbüllerin ötüşünü dinleyerek bu destanı kaleme almıştır. Edebiyat ve tarih yetkeleri tarafından destan olarak nitelendirilen Şehnâme’nin içeriğinde masalımsı bir hava da sezilir. Bununla birlikte Şehnâme’de mitolojik unsurlar da bir hayli fazladır. Hemen hemen her milletin edebiyatında o milletin tarihiyle ilgili bilgiler veren anlatılar mevcuttur. Sözgelimi; Türk milleti; Oğuz Kağan, Türeyiş ve Göç Destanı gibi, olayları kesin olarak bilinmeyen zamanlarda meydana gelmiş birçok anlatıya sahiptir. Sümerlere ait Gılgamış, Ruslara ait İgor, Britanyalılara ait Kral Arthur, Finlere ait Kalevala, Hintlere ait Ramayana, Antik Yunanlara ait İliada ve Odysseia destanları buna dair başlıca örneklerdir.

El yazmalarındaki resimler
Belgelenmiş Šah-nama'nın resimli el yazmaları İlhanlılar döneminde (1256 - 1353) tarihleri arasında yazılmış ve böylece farklı bir edebi eser oluşturulmuştur.[2]
Etkileri
Şehnâme’nin Firdevsî tarafından 10. yüzyıl’ın sonunda kaleme alınmasından sonra, Doğu edebiyatlarında Şehnâme yazma geleneği başlamıştır. Pek çok şair, Şehnâme kahramanları etrafında oluşturdukları müstakil eserlerle bu geleneğin yerleşmesini ve devamını sağlamıştır. Türk edebiyatında, Arapça ve Farsça tercümelere dayalı hikâyeler anlatan meddah tipindeki hikâyecilere Firdevsî’nin Şehnâme’sinden hareketle “Şehnâme-hân (Şehnâme anlatıcısı)” [denildiği de görülmektedir. Evliya Çelebi de, Şehnâme'nin Bursa içindeki kahvelerde meddahlar tarafından ezberden okunduğunu anlatır.

Osmanlı şairlerinin bu gelenekten oldukça etkilendikleri görülür. Özellikle Divan edebiyatının kuruluş ve gelişme yıllarında bu etki oldukça üst düzeydedir. Şiirde övülen kişiler Şehnâme kahramanlarıyla karşılaştırılmış; bu beyitlerin anlamsal kurguları, yine onlara telmihlerde bulunularak oluşturulmuştur.
Şehnâme’nin Divan edebiyatı üzerindeki etkisi bununla sınırlı kalmamıştır. Bazı şairler, Şehnâme’yi manzum veya mensur olarak dönemin Türkçesine aktarmışlardır. Doğu kültürüne ait kimi mitolojik ögeler, imgesel değerleriyle, her devir Türk şiirine kaynak teşkil etmiştir. Özellikle Şehnâme’den etkilenme ve Şehnâmenin kahramanlarından esinlenme, Klasik Türk edebiyatı içerisinde daha yoğun olarak hissedilmekle birlikte; Türk halk edebiyatının çeşitli anlatım türlerinde (destan, masal, efsane vb.), Türk halk şiirinin içeriğinde ve çağdaş Türk şiirinde de sıkça karşılaşılan bir olgudur.[kaynak belirtilmeli]
Şehnâme, tarihte yaşandığı kabul edilen İran-Turan savaşlarına ve ilişkilerine ışık tutması bakımından da önemli bir kaynaktır. Firdevsî’nin zaman zaman övdüğü, zaman zaman da kendi milletini yüceltme adına küçümsediği Efrasiyâb’ın İskit destan kahramanı olduğu pek çok kaynakta belirtilmektedir. İskitler çoğu araştırmacıya göre irani bir kavim ve Medler arasında absorbe olup kayboldular.
14. yüzyılın sonununda, her nasılsa, Firdevsî epiği, yerini çoğu kez daha kısa benzetme epiklere bırakmıştır. Çoğunlukla “ikinci“ veya “son“ olarak tanımlanan epikler ki bunlar Garšasp-nama, Borzu-nama, Bahman-nama ve Sam-nama gibi epikler dahil edilir.

Türkçe çeviriler
En eski Şehnâme'nin Türkçe çevirisi, belirsiz bir yazar tarafından 1450-51 yılları arasında, Sultan II. Murad'ın (salt. 1421-51) Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılmıştır.
İkinci çevirisi, ?üseyin bin ?asan Şerif (ö. 1514) (Şerifi bin Amed olarak da bilinir) tarafından yapılmıştır. ?üseyin bin ?asan Şerif çeviriyi son Mamluk sultanı Kansu Gavri (Qan?awh ?awri)'nin emri üzerine 1510 yılında Kahire'de tamamlamış, tam çevirisi on yılını almıştır.
Başka bir çevirisi de 17. yüzyılın ilk yarısında Derviş Hasan tarafından Sultan II. Osman için yapılmıştır.