“Can konağını aramadaysan, cansın, bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun, zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşıksın, gönlün neye kapılmışsa O’sun sen.

“Can konağını aramadaysan, cansın, bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun, zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşıksın, gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir: “Neyi arıyorsan O’sun sen.” Hz.Mevlana”
 
Zümrüdüanka kuşu, küllerinden yeniden doğan efsanevi kuş...Bütün güzellikleri kanatlarında taşıyan o efsanevi kuş…
 
Zümrüdüanka Kuş’unun insan gözüyle göremeyeceği yükseklikte uçtuğu ve Kaf Dağı'nda yaşadığı söylenmiştir. Bazı efsanelerde 500 sene yaşadığı anlatılmaktadır. Farklı kültürlerde farklı şekillerde tasvir edilmiştir. Fakat farklı şekillerde tasvir edilmesine rağmen efsanesi hemen hemen her kültürde aynıdır..
 
Zümrüdüanka Kuşu rivayete göre bilgi ağacının dallarının arasında yaşarmış ve her şeyi bilirmiş. Kuşlar ona o kadar güvenirmiş ki, ne sorun olursa Zümrüdüanka Kuş’unun hemen sorunu çözeceğine inanırlarmış. Bir gün gelmiş ve Zümrüdüanka Kuşu ortadan kaybolmuş. Bunun üzerine diğer kuşlar onu bulabilmek için yola çıkmışlar. Kaf Dağı’nın tepesinde olduğu için ona ulaşmak çok zorluymuş, yedi dipsiz vadiyi aşmaları gerekliymiş..
 
Zümrüdüanka Kuş’una ulaşmak için tüm kuşlar bir arada gökyüzüne doğru uçmaya başlamışlar. Ama yolculuk sırasında aralarından bazıları yorulmuş ve düşmüş.
 
Kuşları arasından önce bülbül, güle olan aşkını hatırlamış ve dönmüş… Sonra papağan tüylerini düşünmüş ve dönmüş… Ardından Kartal tepedeki krallığını hatırlayıp bırakamamış… Onun ardından baykuş yıkıntılarını, balıkçıl kuşu da bataklığını özlemiş… Böylece kuşların sayısı gittikçe azalmış.
 
Yedi dipsiz vadinin hepsi birbirinden zorluymuş…
 
“Nefs” vadisi
 
Kuşlar bu vadiye girdiklerinde burada her şeyi bulunca, burayı cennet sanmışlar. Zevk, sefa, zenginlik her şey varmış. Burası çalışmadan her şeyin elde edilebileceği bir vadiymiş. Birçok kuş buraya kendini öylesine kaptırmış ki, birçok kayıp vermişler…
 
“Aşk” vadisi
 
Bu vadi ise sislerle kaplıymış. Buraya girdiklerinde her gördükleri taş, ağaç ve benzer nesneleri bir başka kuş sanmışlar. Birçoğunun gözü kör olmuş ve devam edememiş…
 
“Cehalet” vadisi
 
Burada ise birçok ilginç nesne görmüşler… Fakat çevrelerini önemsemeyi o kadar unutmuşlar ki, ardından düşünmemeye başlamışlar, sonrasında unutmuşlar. Hatta Anka’yı bile unutmuşlar. Sonra akıllarındakiler hafifleyince, gülümsemeye başlamışlar…
 
“İnançsızlık” vadisi
 
Bu vadi ise her şeyin anlamını yitirdiği bir vadi imiş. Yaralanan ve düşen bir kuşu görüp her birinin başına aynı şeyin geleceğini söylemişler. Anka’ya ulaşsalar da kendilerine yardım edemeyeceğini düşünenler olmuş. İnancını kaybedip geri dönen birçok kuş olmuş.
 
“Yalnızlık” vadisi
 
Bu vadiye giren kuşlarda bir korku olmuş. Çevrelerindeki diğer kuşları göremez olmuşlar. Sadece kendilerinin kaldığını düşünmüşler. Bazıları tek başına avlanmaya çalışmış, bazıları büyük hayvanlara yem olmuş. Bir arada uçtuklarını unutur olmuşlar…
 
“Dedikodu” vadisi
 
Bu vadinin her yerinde fısıltılar varmış. En arkada olan bir kuş Anka’nın doğarken tüylerinin yandığını söylemiş, onun önündeki bunu duyup tüylerinin çıkmadığını söylemiş. Bir öndeki kuş tüyleri olmadığı için Anka’nın gizlendiğini söylemiş. Onların önündeki bir başka kuş ise Anka’nın gizlenirken onu görenlere zarar verdiğini söylemiş. En öndeki kuş bunları duyunca, Anka’nın bunlara dayanamayıp kendini öldürdüğünü söylemiş. Bunun üzerine birçok kuş geri dönmüş.
 
“Benlik” vadisi
 
Kuşlar vadiye girince, her birinin içinde değişik bir his uyanmış. Kiminin kendini beğenmemeye başlamış, kimi her şeyi bildiğini iddia etmiş. Bazıları “yanlış yoldayız” demiş ve kargaşa çıkarmış. Her kafadan bir ses çıkmış. Her biri en öne geçip liderlik yapmak istemiş.
 
Yedi vadinin üzerinden geçerlerken sayıları git gide azalmış, Kaf Dağı’na ulaştıklarında sadece otuz kuş kalmış. Tepeye doğru çıkıp Anka’nın yuvasını bulmuşlar ve öğrenmişler ki, her biri esasında bir Anka’ymış. Kuşların hepsi anlamışlar ki esasında aradıkları kendileriymiş ve bu yapılan yolculuk aslında kendilerine yaptıkları bir yolculukmuş. Yani bilgeliğe ulaşan mükemmel kuş, bu yedi vadiyi geçebilen ve egolarından kurtulabilen kuşmuş. Kısacası yeniden küllerinden doğabilenler…
 
Zümrüdüanka kuşundan alınacak temel ders “neyi arıyorsan sen, O’sundur.” Mevlana’nın bu sözü Anka kuşundan alınacak dersi ifade etmektedir. Zümrüdüanka Türk kültüründeki ismidir. Küllerinden doğmuş olan Anka efsanesine göre çok sayıda rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetlerden alınması gereken önemli dersler bulunmaktadır. Sabırlı olmanın, gayret etmenin, emek sarf etmenin ve kendi Anka kuşunu kendin bulmanın önemi vurgulanmaktadır.
 
(Alıntıdır)
 
Sevgiyle kalın hoş kalın. Görüşmek üzere...