2002’de bir suikast sonucu öldürülen, Alman vakıfların zararlarını ve faaliyet alanlarını en iyi deşifre eden gazeteci Necip Hablemitoğlu, özellikle Bergama’daki altın çıkarma faaliyetlerini sıkı bir takibe alarak orada yaşanan büyük oyunu kitabında yer vermişti. Necip Hablemitoğlu suikastıyla tartışılmaya başlanan Alman Vakıfları, gerilen ilişkilerden sonra bir kez daha gündeme geldi. Kamuoyu OHAL döneminde bu vakıfların kapatılmasını istemişti. 2011 yılında da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de faaliyet gösteren Alman Vakıflarının PKK başta olmak üzere birçok terör örgütünü maddi yardım yaptığını iddia etmişti. Zor bir dönemden geçen Türkiye’de kamuoyu iç ve dış baskılarla boğuşurken, Almanya merkezi hükümetinin desteklediği bu vakıfların ülkedeki faaliyetlerinin sonlandırılmasını istemeye başlamıştı. Özellikle gazetecilere yaptığı “büyük bağışlar ve desteklerle” dikkat çeken Alman vakfının, tüm Dünya’ya barış ve özgürlük için bu faaliyetlerde bulunduğu iddiasıyla çalışmalarını sürdürürken, FETÖ soruşturması kapsamında gözaltı kararı çıkan gazeteci Can Dündar’ın Almanya’da olması da vakfın Türkiye’de kurduğu ilişkilere bakıldığında tesadüf olarak yorumlandı.

Böylesine tartışmaların yaşandığı dönemde, Çanakkale Belediyesi’nin Türkiye’de ciddi çalışmalar yapan bir vakıf olarak öne çıkan Almanların en ünlü vakıflarından Konrad Adenauer Vakfı ile ortaklığında 10-14 Temmuz 2017 tarihleri arasında düzenlenecek "Kültürlerarası Sosyal Dahil Etme ve Savunuculuk" eğitim seminerine ev sahipliği yapacak olması kamuoyunda rahatsızlık yarattı.