Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tolga Bekler, konuk olduğu bir programda depremi değerlendirdi. Bekler, deprem yoğunluğunun kaçınılmaz olduğunu belirterek, “Kaçışımız yok, biz sadece bunun teşhisini koyuyoruz. Bundan sonra yapılacak çalışmalar; gerek yerel yönetimler, gerekse vatandaşlarımız, yapı denetim firmalarımız ile birlikte mümkün olduğunca riskleri minimize etmek olacak” dedi.
 
Altından pek çok fay hattı geçen Çanakkale’nin Ayvacık, Bayramiç, Biga, Bozcaada, Çan, Eceabat, Ezine, Gelibolu, Gökçeada, Lapseki ve Yenice ilçeleri birinci dereceden deprem kuşağında yer alıyor. Marmara Bölgesi’nde gerçekleşen herhangi bir depremden direkt etkilenen Çanakkale’nin deprem potansiyeli üzerine konuşan Prof. Dr. Bekler,  deprem ülkesinde yaşadığımızı hatırlattı. Bekler açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Depremleri oluşturan faylar, yer içerisinde farklı boyuttaki kırıklara sahip. Malum Kuzey Anadolu fayı olsun, Doğu Anadolu fayı olsun, Ege’deki faylar olsun farklı karakterdeki faylara sahibiz. Tabi bunların tespit edilen faylara son 10 yıl içerisine bakarsak gerek Doğu Anadolu’da, gerekse Ege Bölgesinde bir takım depremlerimiz var. Tabii bunların olması sürpriz bir şey değil. Depremleri her zaman beklememiz lazım. Çünkü çalışan bir yer sırasındaki bir mekanizma var ve bu mekanizma bilindiği gibi yer altında ve bu mekanizma mukavemetini yitirdiği zaman biz bu depremlerle karşılaşabiliyoruz. Bunlar Batı Anadolu’da çok daha sık karşılaştığımız ve normal faylanma diye tabir ettiğimiz kırılma sistemlerinin bize yansımaları özellikle de Kuzey Anadolu fayında faylanmaların başı olarak görüldüğü, gerek Marmara güneyinde gerekse Marmara Kuzeyinde depremler daha fazla. Ama orta büyüklükteki depremlerle karşı karşıya gelemiyoruz.  Ortalama neredeyse her 10 senede bir, 6 ve üzerindeki depremlerden vatandaşlarımız etkilenebilmektedir. Yoğunluk her zaman var ve bu şekilde de devam edecek.  Bundan kaçışımız yok ve biz de sadece bunun teşhisini koyuyoruz.  Bundan sonra yapılacak tüm çalışmalar, gerek yerel yönetimler, gerekse vatandaşlarımız ve yapı denetim firmalarımız ile birlikte mümkün olduğunca riskleri minimize edeceğimizi düşünüyoruz.”

Enishan KESKİN