Eşitti; ‘’Çanakkale turizminin güçlü alt yapısı ve potansiyeli söz konusudur’’ dedi.
 
Haziran ayı bitip temmuz ayı içerisinde yaz sezonu devam ediyor. Sektörün özellikle ülkemiz ve şehrimiz Çanakkale'deki durumunu bayramda beklentilerini gazetemize değerlendiren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bekir Eşitti soruları cevapladı.
 
1-Turizm bu yıl pandemiden sonra umduğunu bulacak mı? Haziranın beklendiği gibi geçmediği söyleniyor.
 
Türkiye’nin kuşkusuz turizm sektörü açısından oldukça büyük potansiyeli var. Döviz kurlarındaki dalgalanmalarla ülkemizin ekonomik olarak avantajlı olması da pandemi erken sonrası diyebileceğimiz bu dönemde sektöre pozitif anlamda katkıda bulunuyor. Örneğin Mayıs- Haziran döneminde günlük olarak Antalya’ya 60 bin, İstanbul'a ise 50 bin turist olmak üzere Türkiye geneline günde 150 bin turist girişi söz konusudur.  Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre bu yılın ilk çeyreğinde turizm geliri geçen yılın aynı çeyreğine göre %122,4 artmıştır. Rusya- Ukrayna savaşı nedeniyle bu bölgelerden önceki dönemlerde gelen yoğun turizm talebi azalmış görünüyor ama daha Temmuz-Ekim dönemi var. Bu bağlamda turizm sektörü büyük ihtimalle bu yıl beklentileri karşılayacaktır diyebiliriz.
 
2- Rusya- Ukrayna savaşı bizi özellikle Ege Akdeniz turizmini negatif etkiledi. Sizce dünyada yaşanan gelişmeler dolaylı yönden Çanakkale’yi nasıl etkileyebilir?
 
 Çanakkale turizminin güçlü alt yapısı ve potansiyeli söz konusudur. Bu avantajları ile gün geçtikçe sektör açısından daha olumlu bir hava oluşmaktadır. İstanbul ve Antalya gibi ülkemizin en fazla rağbet edilen destinasyonlarına göre Çanakkale turizmi, Rusya-Ukrayna savaşından nispeten daha az etkilenecektir. Çünkü bu bölgelerden gelen turistlerin yoğunlukla İstanbul ve Antalya’yı tercih ettiklerini biliyoruz. Ancak bu savaş hali nedeniyle destinasyonlara gelen Rusya - Ukrayna’lı turistlerin Troya ören yeri ve müzesiyle markalaşmış bir kent olan Çanakkale’mize yapacakları ziyaretleri de dolaylı olarak negatif anlamda etkileyecektir.
 
3- Oteller yeterince kalifiyeli personel buluyor mu geçtiğimiz sürece göre? Çünkü bu çok tartışılıyor, Avrupa pazarı onun için mi yeterince yüzümüzü güldürmüyor.
 
 Turizm, birçok farklı sektörle iç içe olan, büyük ölçekli ve emek-yoğun bir sektördür. Dolayısıyla bu sektördeki çalışanların sektörün ihtiyaçlarına yönelik özel eğitim alması gerekmektedir. Bu durum iş yapış ve iş ilişkileri nedeniyle özellikle Oteller açısından geçerlidir. Bununla beraber kalifiye personel daha yüksek maaş ve özlük hakları demektir. Dolayısıyla oteller açısından en yüksek gider kalemi de kalifiye personel olmaktadır.  Kuşkusuz Avrupa pazarından daha fazla pay almalıyız ve bu potansiyelimiz de var. Özellikle alt yapı ve tesislerimiz yeni ve kaliteli. Ancak sizin de ifade ettiğiniz gibi işletmelerimizin kalifiye personeli yeterince istihdam etmediğini görüyoruz. Bu bence bir an önce aşılması gereken büyük bir eksikliktir.
 
4- Kurban Bayramı’nda nasıl bir beklenti var sektörde, sizce nasıl doluluk oranı oluşur. 
 
 Bayrama artık çok kısa bir süre kaldı. Bayram doluluk oranlarına baktığımızda nerdeyse %95’e yakın doluluk oranlarına tesislerin ulaştığını görüyoruz. Bu duruma özellikle bayram tatilinin 9 güne uzatılması ile iç turizmden gelen talep artışının neden olduğunu görüyoruz. Rezervasyon yapmayarak son güne kalan yurttaşlarımız da otellerin kapısını çalarak boş kalan odaları dolduracaktır. Ülkemizin turizm sektörü açısından ve ekonomimiz açısından yerinde bir gelişme oldu diyebiliriz. 
 
5- Dövizin yükselmesi Türkiye’nin cazibesini arttırıyor, fakat giderler dengesindeki bozulmalar ve enflasyon işletmecileri zorluyor gibi bu nasıl geçer?
 
 Tabi dövizin yükselmesi ülkemizin cazibesini arttırmakta ve kısa vadede talep artışına sebep olmaktadır. Ancak dövizdeki artışların neden olduğu enflasyon, fiyat rekabetine ve faktör maliyetlerine dayalı bir rekabet stratejisi izleyen turizm sektörümüze olumsuz yansıyacaktır. Ülkemizde temel olarak bu durumun oluşmasına kısa vadeli döviz gereksinimi neden olmaktadır. Turizm sektörünün sağlayacağı ek döviz girdisi ile ekonomimizin daha dengeli hale geleceğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu dönem için işletmelerimizin daha dikkatli fiyat ve rekabet stratejileri oluşturmaları gerekmekte diyebiliriz.
 
 
 
İbrahim Akın KAZANCI