Doğa ve Çevreye yönelik çok sayıda çalışma ve araştırmada öncü  isimler arasında olan Boğaziçi Üniversitesi iklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeni ile yeşil gazetede yer alan makalesinde çevrenin doğanın ve gezegen için bunların anlamını ele alan konuları yazdı.
 
Dünya Çevre günü ile ilgili yazısına çevre gününün nasıl başladığını yazarak başlayan Türkeş; ‘’5 Haziran Dünya Çevre Günü, çevre için en büyük, en önemli uluslararası gün olarak kabul ediliyor. Çevre konularının hemen hepsi, çok geniş kapsamlı, çok disiplinli-çok sektörlü; zengin ya da fakir, az gelişmiş ya da çok gelişmiş, sömüren ya da sömürülen ve talan eden ya da talan edilen tüm birey, toplum ve ülkeleri çok yakından ilgilendiren yaşamsal konular olarak karşımıza çıkıyor sıklıkla. Bu yüzden de Dünya ve ülke gündeminde ciddi tartışmalara yol açabilecek düzeyde önemli, bazı durumlardaysa yaşamsal bir yer tutabiliyor. Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı (UNEP) her yıl, çevrenin korunması için dünya çapında farkındalığı ve eylemi teşvik eden Dünya Çevre Günü için çeşitli etkinlikler düzenlemektedir. Gerçekte, Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yönetilen ve 1972 BM İnsan Çevresi Konferansı’nın ardından 1974’ten beri her yıl düzenlenen etkinlik, dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanın gezegeni korumakla uğraştığı, çevresel erişim için en büyük küresel platform haline geldi. Gerçekte UNEP, 1972 yılında Stockholm’de gerçekleştirilen BM İnsan Çevresi Konferansı’nda, BM’de çevre sorunlarını küresel boyutta ele alacak uluslararası bir örgütün kurulmasına karar verilmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu karara dayanarak, BM Genel Kurulu’nun 2997 sayı ve 15 Aralık 1972 sayılı kararıyla, UNEP, BM’ye bağlı bir “küresel çevre programı” olarak oluşturulmuştur.’’ diye başladığı makalesinde,
 
‘’2022 için ev sahibi ülke İsveç’’
 
Dünya Çevre günü ev sahipliği yapan ülkenin İsveç olduğunu ifade ederek; ‘’Her yıl Dünya Çevre Günü, resmi kutlamaların yapıldığı farklı bir ülke tarafından ev sahipliği yapmaktadır. 2022 için ev sahibi ülke İsveç. 2022 Dünya Çevre Günü, İsveç’in son 50 yılda çevre konusundaki öncü çalışmalarından bazılarını sergileme fırsatı olacaktır. UNEP, çevrimiçi olarak paylaşılacak bir dizi yazılı hikâye ve kısa video aracılığıyla bu yenilikleri sergilemek için İsveç ile birlikte çalışacak. Konu toplum ve bireyler açısından ele alındığında, Dünya Çevre Günü’nün, olumlu değişime ilham vermek için küresel bir platform olduğu söylenebilir. 150’den fazla ülkenin katıldığı bu uluslararası çevre günü, hükümetleri, iş dünyasını-özel sektörü, işletmeleri, sivil toplumu, okulları, ünlüleri, şehirleri ve toplulukları bir araya getirerek farkındalığı artırıyor ve çevresel eylemi kutluyor. Bireylerse, işletmelere ve hükümetlere verdikleri destek ve onlara yaptıkları eleştiri, uyarılar ya da eylemler yoluyla değişimin itici güçleri olabilirler. Bu daha büyük kuruluşların eylemleri, potansiyel olarak önümüzdeki on yıllar için sürdürülebilir tüketim ve üretim davranışlarına kilitlenen dönüşümsel bir etkiye sahip olabilir.’’ ifadeleri yer aldı.
 
 
‘’İklim, insanların ve doğanın uyum sağlayamayacağı kadar hızlı ısınıyor’’
 
Bu yılın teması olarak ‘’Tek bir dünya ‘’ mottosunun kullanıldığını ifade ederek #Tek Bir Dünya #OnlyOneEarth, gezegenimizi kutlamak, korumak ve restore etmek için küresel ölçekte kolektif, dönüştürücü eylem çağrısında bulunuyor. Bugün yerküremiz üçlü bir gezegensel (küresel) acil durumla karşı karşıyadır. Bunlar: İklim, insanların ve doğanın uyum sağlayamayacağı kadar hızlı ısınıyor ve pek çok insan kaynaklı iklim değişikliği bağlantılı şiddetli hava ve iklim olayı, aşırılıkları ve afetleri yaşanıyor; Günümüzde ekosistemlerin bozulması, yok olması ve habitat kaybı ve diğer baskılar, tahminen 1 milyon türün yok olma tehdidi altında olduğu anlamına geliyor; İnsan kaynaklı (sanayi, enerji, tarım, ulaştırma, belediyeler, atık, konutlar, vb.) kirlilik havamızı, toprağımızı ve suyumuzu zehirlemeye devam etmektedir.’’ ifadelerini kullandı.
 
‘’Ekosistemler giderek artan, sınırsız-aşırı istemlerimize ayak uyduramıyor ‘’
 
Ekosistemlerin artık tüketime ısınmaya dayanamadığını vurgulayan Murat Türkeş; ‘’Mevcut yaşam tarzımızı sürdürmek için 1.6 Dünya eşdeğerini kullanıyoruz ve ekosistemler giderek artan, sınırsız-aşırı istemlerimize ayak uyduramıyor. Örneğin yaşam tarzlarımız, tüm sera gazı salımlarının üçte ikisi ile ilişkilidir: Araştırmalar, sürdürülebilir yaşam tarzlarının ve davranışların, salımlarımızı 2050 yılına kadar % 40 ila % 70 oranında azaltabileceğini göstermektedir. Bu noktada -bu sütunlarda da çok tartıştığımız- Paris Antlaşması’nın 1.5 °C ve 2 °C küresel ısınma hedeflerini anımsayalım. Yaşamın tüm alanlarında ve olanaklıysa tüm sektörlerde sürdürülebilir tüketim ve üretime geçiş, ekonomik kalkınmayı hızlandırabilir, iklim değişikliğini azaltabilir, sağlık ve kirliliği olumlu yönde etkileyebilir ve yoksulluğun hafifletilmesine yardımcı olabilir. Örneğin, sürdürülebilir tüketim ve üretim, potansiyel olarak 2060 yılına kadar düşük ve orta gelirli ülkelerde ortalama % 11 ve yüksek gelir ülkelerinde % 4 oranında gelir artışı sağlayabilir.’’ diyerek dikkat çekti.
 

İbrahim Akın KAZANCI