Prof. Dr. Ömer Lütfi Tapısız, endometriozisin (çikolata kisti) her 10 kadından birinde görülen ciddi bir toplum sağlığı problemi olduğunu belirterek, "Burada önemli olan konu hastalığın erken teşhis edilmesi ve hastaların multidisipliner bir şekilde takip ve tedavilerinin planlanmasıdır" dedi.
 
Güven Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünden Prof. Dr. Ömer Lütfi Tapısız, yaptığı yazılı açıklamada, endometriozisin her 10 kadından birinde görülen ciddi bir toplum sağlığı problemi olduğunu, normalde rahmin iç kısmını döşeyen endometrium tabakasının rahim dışında bulunması olarak tanımlandığını bildirdi. Hastalık sıklıkla pelvis denilen karnın alt bölgesinde görüldüğünü belirten Tapısız, ancak daha az sıklıkla da olsa vücudun her yerinde görülebilen bir hastalık olduğunu kaydetti. Özellikle adet dönemlerinde gözlenen şiddetli ağrının en sık karşılaşılan belirti olduğunu bildiren Tapısız, "Bunun yanında cinsel ilişki sırasında ağrı, karnın alt bölgesinde sürekli ağrı, büyük tuvalete çıkarken zorlanma ve ağrı, sık idrara çıkma ve idrarda kan görülmesi gibi şikayetlere de sebep olabilmektedir." dedi.
 
Tapısız, hastalığın kesin nedeninin bilinmediğini belirterek, "En yaygın kabul gören teori; her ay gerçekleşen yönü dışarı olan kan akımının, geriye doğru tüplerden karın içine akması, vücut koruyucu mekanizmalarının bu kanı temizleyememesi sonucunda dokularda iltihap gelişmesi ve süreç sonunda yapışıklıkların ve yangının oluşmasıdır." ifadesini kullandı.
 
TANISI NASIL KONULMAKTA?
Tapısız, endometriozis hastalarının çoğunlukla 25-35 yaş arasında ve üreme çağındaki kadınlar olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Hastalar genellikle; kasık ağrısı, gebe kalmada zorluk ve/veya yumurtalık kisti şikâyetleri ile başvururlar. Doktor, şikâyetleri sorgulayıp değerlendirdiğinde ön tanı ve şüphesi doğrultusunda hastayı muayene edecektir. Fizik muayene bulguları hastadan hastaya farklılık göstermekle birlikte, endometriozis lezyonlarının (endometriotik implant) yerleştiği yerlere göre rahim arka duvarında nodüller, yumurtalıkta kistler, muayenede ağrılı bölgeler ile kendini gösterebilir. Ultrasonografi, ihtiyaç duyulduğunda manyetik rezonans gibi görüntüleme yöntemleri ile çikolata kistleri, rahim arka duvarında ve idrar kesesinde yerleşik nodüller görüntülenebilir. Kesin tanı, laparoskopi denilen kapalı yöntem ameliyat ile göbek deliğinden optik bir kamera ile girilerek karın içi organların değerlendirilmesi ve lezyonlardan biyopsi alınması ile konulur. Bu ameliyat ile endometriozis yaygınlığı, yapışıklıklar görülmekte ve aynı anda hem tanı hem tedavi mümkün olabilmektedir."
 
TEDAVİ HANGİ YÖNTEMLER KULLANILMAKTA?
Endometriozis hastalığının tedavisinin hastaya, hastalığın şiddetine ve hastanın gebelik planına göre şekillendiğini ifade eden Tapısız, "Gebelik arzusu olan bir hastada gebeliği ön planda tutarak yaş ve yumurtalık kapasitesine göre tedavi planlaması yapılmaktadır. Sıklıkla semptomların şiddetine göre tedavide ilk tercih edilmesi gereken yöntem ilaç tedavileri olmalıdır. Bazı durumlarda hastalığın cerrahi ile tedavi edilmesi gerekebilmektedir. Bu durumlar; süreklilik gösteren ve ilaç tedavisine cevap vermeyen ağrı yakınması olduğunda, mevcut hayat fonksiyonları kısıtlanan, ağır bulguları olan hastalarda, endometriozis doku tanısının gerekli görüldüğü durumlarda, bağırsak ya da idrar yolları tıkanıklığının olduğu durumlarda, beraberinde kanser şüphesi olan hastalarda cerrahi tedavi uygulanmaktadır. Cerrahide yaklaşım her zaman ilk olarak laparoskopi yani kapalı yöntem ile olmalıdır. İleri düzey laparoskopik cerrahi yapabilmeyi gerektiren bu hastalığın cerrahi tedavisi, bu konuda yoğun eğitim almış, deneyimli cerrahlarca yapılmalıdır. Doğru merkezlerde bu konuda deneyimli cerrahlarca yapılmış cerrahiler sonrası çok yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır." dedi.
 
ERKEN TEŞHİS UYARISI
Tapısız, hastalığın 10 kadından birini etkileyen ciddi bir toplum sağlığı sorunu olduğunu vurgulayarak, "Burada önemli olan konu hastalığın erken teşhis edilmesi ve hastaların multidisipliner bir şekilde takip ve tedavilerinin planlanmasıdır. Erken teşhis ve doğru takip ve tedavinin sağlanabilmesi için ilk önce konu ile ilgili farkındalığın olması gerekmektedir. Buna yönelik olarak içinde bulunduğumuz Mart ayı "Endometriozis Farkındalık Ayı" olarak benimsenmiştir. Özellikle adet dönemlerinde ve cinsel ilişkide şiddetli ağrı ve çocuk sahibi olmada zorluk yaşayan kadınlarımızın endometriozis hastalığı açısından farkındalığının olması ve bilinçli hareket etmeleri önem arz etmektedir. Farkındalığın hayat kalitesini artıracağı unutulmamalıdır." dedi.