Troya Efsanesinin başladığı İda Dağının Turizme kazandırılması için Bayramiç Kaymakamlığı’nın ‘Her şeyin Başladığı Yer, Truva İda Dağı’ Projesi hazırlanmıştı. Hazırlanan projenin detayları ise  geçtiğimiz gün proje ekibi tarafından Kaymakam Alper Taş’a sunulmuştu. Projenin simgesi olan ve İda Dağının temsili olan ‘Altın Elma’nın örnekleri de yapıldı.
 
Kazdağları olarak bilinen Troya efsanesindeki adı ile İda Dağı, tarihten bu yana her dönemde tarımın ve güzelliklerin bulunduğu yer olmuştur. Homeros’un dünyaya mal olmuş destanında geçen Troya hikayesinin başladığı yer olan İda Dağlarındaki doğal ve tarihi güzellikleri turizme kazandırmak için Bayramiç Kaymakamlığı tarafından da çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Efsanede geçen  ‘Altın Elma’’nın güzeller tarafından paylaşılamadığı mekan olan İda dağlarının turizme kazandırılması için hazırlanan projenin bir parçası olan ‘Altın Elma’nın örnekleri yapıldı. Truva Efsanesine göre İda dağında gerçekleştiği anlatılan ve üzerinde ‘En Güzele’ yazan Anlaşmazlık Elmasının örnekleri, Bayramiç İlçe Halk Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılarak Kaymakam Alper Taş'a sunuldu. ‘Her şeyin Başladığı Yer, Truva İda Dağı’ Projesi çerçevesinde turistlere yönelik hediyelik eşya olarak üretim yapılması planlanıyor.  Yapılan altın elma ile İlçedeki kadınların gelir elde etmesi de planlanarak istihdamın da sağlanması planlanıyor.
 
Truva Efsanesindeki  En Güzele
Zeus, düzenlediği Peleus ile Thetis'in düğününe tanrıçalardan Eris'i davet etmez. Bunun üzerine Eris, düğüne altın bir elma göndererek, bunun "en güzel tanrıçaya" verilmesini ister. Athena, Hera ve Afrodit altın elmanın kime verilmesi gerektiği konusunda anlaşmazlığa düşünce Zeus, tanrıçaları Paris'e gönderir ve en güzel tanrıçayı Paris'in seçmesini ister. Paris altın elmayı Afrodit'e verir. Karşılığında Afrodit, "tüm kadınların en güzeli" olan Helen'i, Paris'e aşık eder. Paris, Sparta'yı ziyaretinde Helen'e aşık olur ve iki aşık birlikte Truva'ya dönerler. Kendilerine hakaret edildiğine inanan Yunanlar, Menelaos ve  kardeşi Miken Kralı Agamemnon önderliğinde Aka ordusunu toplar ve Truva'ya bir sefer düzenler. Helen'in iade edilmesi ve kendilerine tazminat ödenmesi tekliflerine olumlu yanıt vermeyen Truvalılar ile uzun ve zorlu bir savaşa girerler. Truva'nın mitolojik bir kent olduğu düşünülürken, 1870 yılında Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından başlatılan ve ikinci dünya savaşından önce Amerikan arkeolog Blegen tarafından gerçekleştirilen kazıların sonucu olarak, Çanakkale Boğazı'nın güney sahillerinde, Küçük Asya'nın kuzey batısındaki Troas bölgesinde bir sırtın üstünde bugünkü Çanakkale'nin birkaç kilometre güney batısındaki Hisarlık tepesinde dokuz kere yıkılıp yeniden kurulmuş çok eski bir şehir bulundu. Truva, deniz baskınlarından korunacak kadar içeride olmasına karşın Helespontos (Çanakkale) ile Karadeniz’i bağlayan ticaret yoluna hakim olacak kadar denize yakın bulunuyordu. Her yıkılışında yeniden yapılmış bu önemli ticaret şehrinde dokuz tabaka meydana çıkarıldı. Bunlardan MÖ 15-12.yüzyıla ait olan 6. tabaka, Homeros’un anlattığı Truva'dır. Homeros’un Truva Savaşı'nda bahsettiği kentin Yunanlar tarafından tahrip ediliş tarihi olarak ilk çağda MÖ 1184 yılı kabul edilir.
Gülçin AKIN