Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odasının yanı sıra Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi tarafından düzenlenen “Tarım Öğretiminin 176. Yılı Etkinlikleri” Ziraat Fakültesi Amfisinde açılış programı yapıldı.
 
Ziraat Mühendisleri Odası yönetim kurulu üyeleri tarafından düzenlenen törende Oda Başkanı Hicri Nalbantın Atatürk heykeline çelenk sunulması ile başlayan törende, saygı duruşu ve istiklal marşının söylenmesinin ardından Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odasının en genç Yönetim Kurulu üyesi Ebru Düzen’in yaptığı konuşma ile devam etti.
 
‘’Ziraat mühendislerinin işsizlik rakamlarını günden güne artırmaktadır’’
Tarımsal üretimde eğitimin nasıl başladığını anlattığı konuşmasında Düzen; “Bilindiği üzere Türkiye’de ilk Tarım eğitim ve öğretimi, 10 Ocak 1846 yılında İstanbul Yeşilköy’de Ayamama Çiftliğinde açılan Ziraat Mektebinde başlamıştır. Cumhuriyet’in ilk 50 yılında ülke politikası olarak öne çıkan tarım reformu nedeniyle, Ziraat öğretimine gereken önem verilmiş ve yüzdelik dilim olarak üniversite sınavlarında en yüksek puan alan öğrenciler bu fakültelere yerleştirilmiştir. Bugün ülkemizde 39 Üniversitede yaklaşık 5 bin öğrenci kontenjanı bulunan 166 program ile Ziraat Mühendisliği öğretimine devam edilmektedir. Her yıl gerek kamu gerek özel sektör kuruluşlarında istihdam edilen ziraat mühendisi sayılarının, yıllık mezuniyet oranlarını karşılayamaması, ziraat mühendislerinin işsizlik rakamlarını günden güne artırmaktadır. Ziraat Mühendislerinin en fazla istihdam edildiği İl Tarım ve Orman Müdürlüklerine son iki yıl atama yapılmamıştır. Tarım sektöründeki zayıflama ve istihdam sorunları, Ziraat Fakültelerini tercih eden öğrenci sayılarının da giderek düşmesine neden olmaktadır. 2021 Yılı Yüksek öğretim sınavı sonuçlarına göre, ziraat Fakültelerinin doluluk oranı %52 olmuştur. Çanakkale’de bu oran %40’ı geçememiştir. Ülkemizin 70’li yıllarda sanayileşmeye yönelmesiyle, tarım odaklı politikalardan uzaklaşılmış, özellikle son 20 yıllık süreçte, tarımsal potansiyelimizin kamucu yaklaşımlardan uzak politikalar ile yönetilmesi, tarım sektörünün ve dolayısıyla ülke ekonomisinin bugünkü duruma gelmesinde önemli rol oynamıştır. İMF ve Dünya Bankası programları ile Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Bilirliği uyum yasalarının tamamı Türkiye gibi ülkelere “tarımsal destekleri azalt, kırsal nüfusu düşür, tarımsal üretime kota uygula, suyu ticarileştir, kamuya ait tarım işletmelerini özelleştir ve ithalatı serbest bırak” demişlerdir. Ülkemiz tarımında uygulanan bu politikalar çerçevesinde bir yandan küçük çiftçilik tasfiye edilirken şirketler tarıma el atmaya başlamış, kırsal alanlar boşalmış, kır emekçileri kentlere yığılarak marjinal işlerde istihdam edilmişler ya da sanayiye ucuz iş gücü haline gelmişlerdir. Odağına çiftçiyi ve üretimi almayan politikalar; etten buğdaya, patatese, soğana kadar hangi ürünün sıkıntısı yaşanıyor veya fiyatı artıyorsa çözüm yolu olarak ithalata başvurarak sorunu daha da çözümsüz hale getirmektedir. Tarım ilaçlarından gübreye, mazota, elektriğe, traktöre kadar tüm girdilerin maliyetleri, artan döviz kurları ile hızla yükselirken, rant odaklı politikalar giderek tarım alanlarını daraltmaktadır.” dedi.
 
‘’Buğday üretimi son 10 yılın en düşük seviyesindedir’’
Tarımsal politikalarda yanlışlıklara dikkat çeken, Düzen; “İlimiz başta olmak üzere ülkenin her tarafında tarım arazileri, ovalar, ormanlar, su kaynakları, göller, kömürlü termik santraller, vahşi madencilik nedeniyle yoğun baskı altındadır. TÜİK verilerine göre enflasyonun %36.08, gıda enflasyonun %43,80 olduğu, yine asgari ücrete %50, memur maaşlarına %30 dolayında zam yapıldığı bir bütçede, üreticilere yapılan destek %12,5’lerde kalmıştır. Bağımsız kuruluşlar tarafında hesaplanan enflasyonun %82,81 olduğu da dikkate alınırsa yapılan desteğin hiçbir anlamı olmadığı görülecektir. Son günlerde açıklanan ekonomi paketlerinde de çiftçinin adı yoktur. Bu politikalar sonucu son 18 yılda sekiz yüz binden fazla çiftçi ailesi tarımı terk etmiş 3 milyon hektardan fazla tarım arazisi ekilip biçilmeyerek boş kalmıştır. Ziraat fakültelerinde öğrenim gören mühendis adaylarının önemli bir bölümünü, aile mesleğinin devamını ziraat mühendisi olarak sürdürmek isteyen öğrenciler oluşturmaktadır. Geçimini tarımsal faaliyetlerle sürdüren ailelerin bu mesleğe bakış açıları, fakültelerimize olan tercihleri azaltan nedenler arasında düşünülmelidir. Buğday üretimi son 10 yılın en düşük seviyesindedir. Türkiye’nin en önemli tarımsal ürünü buğdayda üretim, 2021 yılında, önce rekolte 19 milyon ton belirlenmiş sonra bu rakam birkaç kez revize edilerek 15 milyon tona düşürülmüştür. Bu yüzden Türkiye dışarıdan 9 milyon ton dolayında buğday ithal etmek zorunda kalmıştır. Buğdaydaki bu durum diğer ürünlerde de farklı değildir. Ziraat Mühendisliği mesleğine verilen değerin, geçmişte olduğu gibi hak ettiği seviyesine yeniden ulaşabilmesi, bu alanda yürütülen eğitim-öğretimin faaliyetlerinin geliştirilmesi, yürütülen tarımsal üretim politikaları ve tarım sektörünün gelişimiyle ile doğrudan ilişkilidir. Diğer bir önemli husus da meslek aidiyetidir. Aidiyet duygusunun tatmini, o mesleğin mensupları için kurumsal bir meslek odasının varlığı ile mümkün olmaktadır. Ziraat Mühendisleri Odası, bu anlamda Ziraat Fakültesi öğrencilerini ve Ziraat Mühendislerini kucaklamak, desteklemek ve yönlendirmek amacıyla varlığını sürdürmektedir.” diye konuştu. 
 
‘’Köklü reformların ivedilikle hayata geçirilmesidir’’
‘’Reformların ivedilikle hayata geçirilmelidir’’ diyen Düzen; ‘’Çözüm, üretimi odağına alan ve üretimden dış ticarete kadar tüm süreci planlayan, girdi maliyetlerini düşüren, destekleri arttıran, taban fiyat uygulayan, çiftçiyi borçlarından kurtaran, ithalatı, özelleştirmeleri durduran ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında olduğu gibi, tarımsal üretim ve öğretimini de kapsayan köklü reformların ivedilikle hayata geçirilmesidir.” diye konuştu. 
 
“Tarım Öğretiminin 176. Yılı Etkinlikleri” Ziraat Fakültesi Amfisinde Başladı.
Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odasının yanı sıra Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi de (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi tarafından da gerçekleşen düzenlenen “Tarım Öğretiminin 176. Yılı Etkinlikleri” Ziraat Fakültesi Amfisinde açılış programı ile başladı. Programa katılan ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, Çanakkale Belediye Başkan Vekili Mehmet İrfan Mutluay, İl Tarım ve Orman Müdürü Erdem Karadağ, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Pelin Kanten, akademisyenler ve öğrencilerde yer aldı. 
 
Ziraat Fakültesi Öğrenci Temsilcisi, Bahçe Bitlikleri ikinci sınıf öğrencisi Mustafa Eren Koyuncu yaptığı konuşmada bir ülkede savunma ne kadar önemliyse tarımda o kadar önemlidir diyerek, “Tarımı olmayan ülke, mutfağı olmayan eve benzer. Önümüzdeki yıllarda dünya nüfusu hızla artacak ve gıdaya erişim giderek zorlaşacak. Bu nedenle akılcı ve gerçekçi projelerle tarıma yön vermek ve tarımsal üretimi kalkındırmak gerekiyor. Bunun da yolu kaliteli ziraat eğitimden geçmektedir” ifadelerini kullandı.
 
“1846 yılında başlayan tarım öğretimi bugün sayısı 43 olan Ziraat Fakültelerinde sürdürülmekte, mezun olan Ziraat Mühendisleri ülkemizde çok önemli görevler üstlenmektedir. Toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayan, geniş bir istihdam ortamı sunan, sanayi sektörüne ham madde sağlayan, ekonomiye önemli katkılar sunan en önemli sektörlerin başında tarım gelmektedir. Ziraat Fakülteleri de tarım sektörünün ihtiyaç duyduğu teknik elemanları yetiştirmesi nedeniyle çok önemli misyonları olan eğitim kurumlarıdır” diyerek başladığı konuşmasında Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Şeker; ÇOMÜ Ziraat Fakültesi, yapılan bilimsel çalışmalar, projeler hakkında bilgiler verdi.
 
Tarım üretiminin insanlık için öneminden bahseden ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, “Dünya çok zorlu zamanlardan geçiyor. Bu pandemi döneminde tarımın, tarımsal üretimin ne kadar önemli olduğu daha net görüldü. Evet, sanayisiz, teknolojisiz olmaz ama tarım olmadan gıda olmadan hiç olmaz. Bu bağlamda yapılacak bilimsel çalışmalar çok büyük önem arz ediyor.  2022 yılı için de ÇOMÜ olarak Çanakkale değerleri ile ilgili bir külliyat oluşturmak istiyoruz. Tüm akademisyenlerimizden bu anlamda Çanakkale özelinde tarımla ilgili yapacakları çalışmalar bekliyoruz. Bu çalışmalar bizim geleceğimize ışık tutacak ve yapılması gerekenler hakkında bir veri oluşmasını sağlayacak” şeklinde konuştu. 
 
Belediye Başkan Vekili Mehmet İrfan Mutluay, öğrencilere seslenerek çok iyi bir meslek seçtikleri için kendilerine teşekkür etti ve şunları söyledi: “Her meslek saygın ve kutsaldır. Ancak Ziraat Mühendisliği mesleğinin şöyle bir yönü var.  Farkı coğrafyalarda farklı yerleşim birimlerinde bizzat üretimin içinde yer alan bir mesleğe sahipsiniz. Sağladığımız sosyal ekonomik katkıları bizzat gözlemleme fırsatı yakalayabilirsiniz. Bunun dışında Çanakkale önemli bir tarımsal üretim bölgesi. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın en önemli gen merkezlerinden biri. Gerek bitkisel çeşitliliği gerekse hayvansal üretimi ile Çanakkale gerçekten bir marka. Bu marka değerlerini korumak için de her meslektaşımızın duyarlı olması gerekmektedir.” dedi
 
 
Sevi Gözay UĞURLU