Dr. Hanife Esen Aygün ve Doç. Dr. Ş Gonca Zeren’in bir araya geldiği ‘Çocuklarla Yolculuk’ programında eğitimde ödevin öğretmenler ve veliler açısından önemi konusu işlendi.
 
İlkokul birinci sınıfta eğitim hayatına başlanması ile hayatımıza giren ödev hem öğrencilerin hem öğretmenlerin ve velilerin belli başta sorunu hale gelebiliyor. ÇOMÜ TV’de Dr. Hanife Esen Aygün ve Doç. Dr. Ş Gonca Zeren’in birlikte sunduğu ‘Çocuklarla Yolculuk’ Programında bu hafta Eğitim hayatında Ödev konusu işlendi.
 
“ÖDEVLER BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ, ÖDEV DEMEK BİR KERE SORUMLULUK DEMEK”
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimlerinden Dr. Hanife Esen Aygün; Ödevsiz eğitim olur mu ? Bu eğitim için zorluk ve çile mi? sorusuna; ‘’Acaba çile mi, önce bu soruya cevap vermek gerekir. Ödevler dediğimizde oldukça önemli bir konudan bahsetmek istiyorum. Bazı Ebeveynlerin ödev deyince tüylerinin diken diken olduğunu biliyoruz. Ödevler bizim için çok önemli, ödev demek bir kere sorumluluk demek, yalnızca okulda değil yaşamın her alanında insanların sorumluluk sahibi olduğunu düşünürsek, küçük yaşta bu sorumluluk duygusunu kazanmak amacıyla, ödevlerin öğrenme öğretme sürecinde vazgeçilmez bir parça olduğunu görüyoruz. Bu nedenle ödev gerekli mi sorusuna, gerekli olarak cevap vermek istiyorum.’’ diyerek yanıtladı.
 
“MUTLAKA ÇOCUĞA GERİ BİLDİRİM VERMELİ”
Ödev konusunda öğretmenlerin öğretmenin izlemesi gerektiği yolu ifade eden Hanife Esen Aygün; ‘’Şimdi burada ödev konusunda dikkat edilmesi gereken hususlar var, öncelikle ödevin amacı, ödeve ilişkin geri bildirim, dolayısı ile ödevin, ebeveyni çocuk ilişkisine olumsuz yansıması engellemek için öğretmenin dikkat etmesi gereken birtakım hususlar var, elbette tabi ki ebeveynimizindi dikkat etmesi gereken de hususlar var ama, öncelikle öğretmenin dikkat etmesi gereken hususlardan bahsetmek gerekir. Öncelikle her ödevin bir amacı olmalı, her ödev bir amaca hizmet edilmeli, hiçbir zaman hiçbir çocuğa, hangi yaş grubundan olursa olsun, boş vakit geçirmesin diye ödev verilmemeli, daha sonrasın da öğretmen verdiği ödevlerin mutlaka geri bildirim vermeli ya da dönüt vermeli, ben kendi öğrencilik yıllarımdan örnek verebilirim. Ben öğretmenleri mi biraz gözlemliyordum verdiği ödevi kontrol ediyorsa, yapmaya devam ediyordum ödevleri şayet, öğretmenin etmiyorsa, bende bir müddet sonra ödev yapmaktan vazgeçiyordum. Bu noktada öğretmen mutlaka, işe yarar olduğunu çocuğa fayda sağlayacağını ve ödevinde nasıl bir rol izlediğini yaptığı şeylerde evdeki çalışmaların doğru mu yanlış mı nasıl bir yolda ilerlediği hakkında, mutlaka çocuğa geri bildirim vermeli’’ dedi.
 
“ÖDEVİN AMACI OLMALI, ÖDEVE İLİŞKİN GERİ BİLDİRİM OLMALI”
Çocukların bir dikkat süresi olduğunu ve İlkokul çocuğuna, ilkokul birinci sınıf öğrencisine, 10 dk. - 12 dk.’yı geçen bir ödev verdikten sonra dikkat dağıldığını ifade eden Aygün; ‘’Öğretmenin işini biraz arttıracak bir şey ama, okulun ilk haftalarında öğretmen, bunun sistematiğini oluşturduğu andan itibaren, çocuklarda onu hızlıca hemen alıyorlar ve geri kalan dönem boyunca da bunu tıkır tıkır işlemeye devam ediyoruz diyebiliriz. Yani ödevin amacı olmalı, ödeve ilişkin geri bildirim olmalı, ödevin süresi ve miktarı burada önemli, öğretmenin en çok dikkat etmesi gereken hususlardan bir tanesi, ödev hayatımıza ilkokul birinci sınıf itibariyle giriyor. Gelişimsel bağlamdan ayrı ödevi kesinlikle düşünemeyiz. Ne demek istiyoruz yani bu çocukların bir dikkat süresi var. İlkokul çocuğuna, ilkokul birinci sınıf öğrencisine, 10 dk.- 12 dk.’yı geçen bir ödev verdikten sonra, 15. Dk.’ dan itibaren, kıvranmalar başlayacak, masada oturtmakta zorluk çekecek elleri ağrıyacak, gözleri yorulacak ödevini yapmak istemeyecek. Her bireyin bir dikkat süresi var biz birinci sınıflarda bu 15 dakikadır.’’ dedi.
 
“ÖDEVİN BİRTAKIM FONKSİYONLARI VAR”
‘Her sınıfın kendi içinde değişenleri var. Her sınıf aynı ilerleme hızına sahip değil’ diyerek her sınıfın farklı ilerleme ve ödev alabileceğini ifade ederek; ‘’Ödev çok önemli, ödevin birtakım fonksiyonları var. Yeni öğrenilen bilgilerin zihinde anlamlı bir örüntüsü oluşturması için, tekrar kaçınılmaz bir mekanizması sunuyor, ama bu demek değil ki, sonsuz tekrar yapmalı çocuk, saatlerce ödev yapma anlamına gelmiyor. Bu ebeveynler arasında sıkça konuşulan bir konudur. Sizin öğretmeniniz ne kadar ödev veriyor. Bizim öğretmenimiz bu kadar önem veriyor. Hatta zaman zaman öğretmenin mesleki niteliklerini değerlendirmek için bakılan bir ölçüt olarak görülüyor. Bu yanlış, her sınıfın kendi içinde değişenleri var. Her sınıf aynı ilerleme hızına sahip değil’’ dedi.
 
Sevi Gözay UĞURLU