Çanakkale Turistlik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Derneği (ÇATOD) Yönetim Kurulu Başkanı Armağan Aydeğer, yaklaşık 14 aydır durgun geçen turizm sezonu sonrası, yaz dönemini değerlendirdi. Aydeğer, “Çanakkale bölgesi; 1915 Çanakkale Köprüsü, deneyim turizmi ve Troia ile turizmde büyüyecektir. Ayrıca, ülke turizmi de 2022 ve 2023 yılları arasında hızla eski günlerine geri dönecektir ama Çanakkale turizmde en çok gelişme ve büyümeyi sağlayan il olacak” diyerek geleceğe dönük ifadelerde bulundu.
 
ÇATOD Başkanı ve Anzac Hotel ile Troia Tusan Hotel işletmecisi olan Armağan Aydeğer, koronavirüs pandemisi nedeniyle yaklaşık 1,5 senedir düşük seyreden iç ve dış pazar turizminin geçtiğimiz iki ay boyunca hareketlendiğini söyledi. Bu yıl, geçtiğimiz dönemlere nazaran Rusya ve Ukrayna bölgesinden Çanakkale’ye iyi bir hareketlenme olduğunu da ekleyen Aydeğer, aynı zamanda turistlerin artık yeni bir turizm modeli görmek istediklerini belirtti. ‘Deneyim turizmi’ olarak ifade edilen yeni modeli, “Turistler, gittikleri yerde yeni deneyimler yaşamak istiyor” diyerek ifade eden Aydeğer, bu anlamda Çanakkale’nin ciddi bir potansiyel taşıdığını vurguladı.
 
Yoğun olarak iç pazar odaklı kaldıklarını belirten Aydeğer, “Çok limitli bir şekilde Balkan; Romanya, Bulgaristan ve Makedonya gibi ülkelerden kısmi olarak yabancı turist geldi. Neden böyle oldu? Çünkü birçok dünya ülkesinde hali hazırda koronavirüs nedeni ile kısıtlama tedbirleri devam ediyor. Türkiye’nin en önemli turizm ürünlerinden bir tanesi kültür turizmi… Kültür turizminde özellikle katma değeri yüksek olan turistler, Kıta Avrupası, İngiltere, Avusturalya, Yeni Zelanda gibi ülkelerden geliyorlar. Bu turist grubuna bir de Uzakdoğu, Japonya‘yı da ilave etmek lazım. Hali hazırda bu pazarlar açılmış değil. Bu ülkelerin neredeyse büyük bir çoğunluğunda ülkeye giriş ve çıkışlar hala kısıtlı. Özellikle Avusturalya, Yeni Zelanda ve Asya pazarının neredeyse tamamında bir turizm hareketinden söz etmemiz mümkün değil. Avrupa pazarında Avrupa ülkelerinde çok ciddi ve katı bir karantina süreci uygulanıyor. Ülkelerinden ayrılan ve daha sonra da tatil bitiminde ya da iş bitiminde ülkelerine dönenler, 10-15 gün boyunca belirlenen otellerde karantinada kalmak zorundalar. Bu durumda tabii ki bu ülkelerden ülkemize gelecek olan turizm hareketini neredeyse sıfıra indiriyor. Diğer pazarlarda, Çanakkale’nin çok fazla faydalanmadığı pazarlarda ülke turizmi açısından çok önemli olan Rus, Ukrayna pazarı gibi farklı ülkelerden bu 2 ay içerisinde iyi bir hareket olduğunu söyleyebilirim.  Turizmcilerin buradaki beklentisi İngiltere pazarının açılmasıydı. Çünkü İngiltere bu anlamda Avrupa kültür turizmi açısından önemli… Ama tabii İngiltere’nin Türkiye’yi Kırmızı listede tutuyor olması bu sürecin şu an için ertelenmesine neden oldu. Burada Türkiye için çok önemli bir fark yaratan bir durum söz konusu. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, bizim için önemli bir fark yaratıyor.  Özellikle Temmuz-Ağustos aylarında Çanakkale bölgemizde başta olmak üzere Türkiye’nin birçok noktasında tatillerini geçirdiler. Bu yüzden oldukça fazla döviz girdisi sağladık”
 
İNSANLAR ARTIK SEYAHAT ETMEK İSTİYOR
Normalleşmek ve artık sıradan bir ihtiyaç haline gelen turizmi yeniden canlandırmak için en önemli faktörün aşılanmak olduğuna da dikkat çeken Aydeğer, “ Covid-19 süreci, hepimiz açısından olumsuz sonuçları ile birlikte belli bir seviyeye geldi. Bundan sonra aşılanma sürecinin hem ticaretin hem de sosyal hayatın şekillenmesindeki en önemli faktör olduğunu düşünüyorum. Aşılama süreci ne kadar olumlu yönde ilerlerse, ülkelerin aşılanma oranları ne kadar sağlıklı bir şekilde artarsa, salgın süreci ile ilgili endişelerde ortadan kalkar. Böylece, sosyal ve ekonomik sonuçları da daha hızlı görülür. Turizm artık bizim için bir yemek içmek doğal bir insani ihtiyaç. İnsanlar, yaklaşık 1- 1,5 yıldır bu ihtiyaçlarını hep öteliyorlardı. Bu ihtiyaçlarını kalabalık ortamlardan uzak kalmak için yapmamayı tercih ediyorlardı.  Bu ihtiyaç artık ötelenemez bir yere geldi. İnsanlar gerçekten artık seyahat etmek istiyor. Psikolojik sağlıklarını da devam ettirmek için seyahat etmek istiyorlar “ dedi.
 
 
“TARİHİ YARIMADA’YA GELEN TURİSTLERİ ÇOK ÖNEMSİYORUZ”
Yaz sezonunun sona ermesi ve okulların açılmasıyla birlikte iç pazar turizminde belirgin bir yavaşlama olduğunu belirten Aydeğer, “Ama bölgemizin öne çıkan önemli başka değerleri var. Biliyoruz ki Çanakkale’nin doğal kaynakları çok güçlü. Özellikle kırsal kesimleri, yürüyüş rotaları, bisiklet rotaları gibi… Çanakkale, koronavirüs salgını sürecinde hep cazibesi yüksek olan alanlara sahip oldu. Bu anlamda da Eylül ve Ekim aylarında umut ediyoruz ki başta yurtiçi misafirlerimiz ve gelebilen yurtdışı misafirlerimiz, Çanakkale’nin bu önemli turizm özelliklerinin farkına varır. Tarihi yarımada bizim için çok değerli. Bu alan ile alakalı bu değer hiçbir zaman eksilmeyecektir. Yine kısmı olarak çeşitli bölgelerimizden, illerimizden tarihi yarımadaya gelecek olan turları çok önemsiyoruz. Bu turların mutlaka desteklenmesi lazım… Bu sadece bir turizm hareketinden öte, bir milli şuur hareketidir. Tarihi yarımada gezilmesi gereken görülmesi gereken bir alan... Yine Troia Ören Yeri özellikle bu sonbahar sürecinde önemli bir lokomotif olacağına inanıyorum. Yeni yapılan ödüllü Troia Müzemiz, dünyada örneği çok az sayıda olan çok başarılı bir müze. Troia Müzesinin ünü, sadece yurt içinde değil yurt dışında da duyulmuş durumda.  Bu çerçevede Troia Müzesi, Troia Antik Kenti ve Assos’un yer alacağı bir turizm farkındalığı, bölgemizi turizm anlamında ileriye götürecek önemli değerler. Biliyorsunuz 2021 yılında Assos Antik limanı ile ilgili bir süreç yaşandı. Antik Liman’ın bulunduğu alandaki bazı coğrafi sıkıntılar nedeni ile kayaların, Antik Liman için risk oluşturması nedeni ile Assos Antik liman kapatılmıştı. Bu konu ile ilgili çok güzel haberler var. Assos Antik Liman’ın yapılan çalışma nedeni ile kapatılması ile ilgili olarak ön görülen kapanma süresinin çok çok daha altında gerçekleşeceği ve çalışmaların çok hızlı ilerlediği haberleri geliyor. Yetkililer Assos Antik Limanı’nın 2022 yılı yaz sezonuna hazır olacağını ifade ettiler. Bu da hepimiz açısından çok çok önemli bir gelişme” şeklinde konuştu.
 
FERİBOT KUYRUĞU, ÇANAKKALE’NİN CAZİBESİNİ DÜŞÜRÜYOR
1915 Çanakkale Boğaz Köprüsü’nü heyecanla beklediklerini ve şehre ciddi anlamda katkılarda bulunacağının altını çizen Aydeğer, “Köprü dediğimiz zaman olay, sadece Avrupa kıyısından Asya kıyısına geçmek olarak algılanmamalı. Köprünün çevre yolu bağlantıları ile Avrupa’dan Asya’ya olan bağlantı da çok farklı bir noktaya taşınacak. 1915 Çanakkale Boğaz Köprüsü’nün, Çanakkale turizmi açısından da çok büyük bir değer üreteceğine inanıyorum. İstanbul gibi bir megapolün kültür turizmi anlamında Çanakkale’ye entegre olması ile çok önemli bir durum yaşanacak.  Gemi trafiği ve çok yoğun araç trafiği ile Çanakkale’ye yapılacak seyahatleri çekilmez hale gelebiliyor. Özellikle 30 Ağustos sonrası feribot ile karşı kıyıya geçmek isteyen araçların oluşturduğu kilometrelerce uzun kuyruklar iki ya da üç gün tatile gelen bir ailenin 5-6 saat feribot kuyruğunda bekliyor olması ilimize olan cazibeyi çok hızlı bir şekilde düşürüyor. Bu nedenle de 1915 Çanakkale Boğaz Köprüsü’nün, Çanakkale turizmine ve sosyal ekonomik hayatına çok önemli katkısı olacaktır. Köprünün lokasyonunu da özellikle çok doğru buluyorum. Çünkü şehrin doğrudan tarihi ve kültürel yerlerinden daha uzak olması en azından köprü ile gelişen endüstriyel eko-sistemin, bu kültürel noktalarda biraz daha uzakta olması olumlu olacak” ifadelerini kullandı.
 
ARTIK YENİ BİR TURİST ALGISI VAR: ‘DENEYİM TURİZMİ’
Dünyada koronavirüs salgını ile gelişen yeni bir turist algısı olduğundan bahseden Aydeğer,  “Artık kitlesel turizm çok fazla itibar gören bir konu değil. Bundan sonraki süreçte, her şeyin başında turistlerin çok önem verdiği ‘deneyim turizmi’ geliyor. Turistler, gittikleri yerde yeni deneyimler yaşamak istiyor. Deneyim turizminin konu başlıklarına baktığımızda, dalış turizmi, bu deneyimler arasında ekonomik değeri yüksek olan turistin ağırlandığı bir turizm alanı. Bu çerçevede Tarihi Alan Başkanlığı’nın dalış turizmi ile ilgili gerçekleştirmiş olduğu yatırımları beğeni ile destekliyoruz. Bu sürecin, Çanakkale turizmi açısından yeni bir dönem ve yeni bir soluk üreteceğini düşünüyorum. Yine burada çok önem verdiğimiz konulardan biri de gastronomi... Yani bu şehrin, özellikle Kuzey Ege mutfağının Çanakkale ismi ile birlikte anılıyor olması önümüzdeki süreç içerisinde mutlaka ve mutlaka eğilmemiz gereken konu başlıkları arasında yer alıyor. Bu konuda da yapılacak olan birçok çalışma ve faaliyeti de bizler gönülden destekliyoruz. Yeni turist profili önümüzdeki süreçte daha sakin yerleri tercih edecek. Çanakkale bu anlamda gerçekten birçok artı değeri de elinde bulunduruyor. Bir şekilde iletişimini yapıp bununla ilgili yatırımları yürütürsek bu süreçte çok daha başarılı olacağız. Artık talep odaklı büyüme modelleri anlamlarını yitirdi. Yani daha çok turist değil daha nitelikli turistte ihtiyaç var. Çünkü hepimizin doğal kaynakları sınırlı, ülke kaynakları sınırlı... Biz burada çok daha fazla değil, daha çok katma değer sağlayan, çok daha fazla para harcayan turistlere ihtiyacımız var. Aksi takdirde başta şehrin sosyal hayatı olmak üzere birçok kaynağın hızlı tükenmesine neden oluruz. Bundan sonraki süreçte daha uzun konaklayan, katma değeri yüksek turiste odaklanmalıyız. Bu nedenle de yapacağımız tüm yatırımları bu çerçevede değerlendirmemiz lazım. Özellikle ifade etmek istiyorum. Kültür yürüyüş rotaları yine bisiklet rotaları, kıyı balıkçılığı, meditasyon, dalış turizmi, su sporları, yelken ve benzer nitelikte turiste deneyim sunan turizm türlerinin çok çok önemli olduğunu düşünüyorum” sözlerini sarf etti.
 
“ÇANAKKALE, TURİZMDE EN ÇOK GELİŞME VE BÜYÜMEYİ SAĞLAYAN İL OLACAK”
2020 ve 2021 yılının özellikle ülke turizmi açısından çok geriye giden bir süreç olduğunu aktaran Aydeğer, “2021 yılı ile beraber burada yeni bir geri dönüş süreci yaşıyoruz. Bu geri dönüş sürecinde, eğer farklı bir olağanüstü senaryo ile karşılaşmazsak, 2022 ve 2023 yılının yani önümüzdeki iki senenin dünya turizmi açısından çok hızlı bir geri dönüş süreci olacağına inanıyorum. Genel olarak bunu nereden yorumluyoruz? Özellikle uluslararası tur operatörleri 2022 yılı ile ilgili aldıkları kararlar ve bununla ilgili attıkları ticari faaliyet adımları bizleri bu anlamda daha da yüreklendiriyor. Çünkü dünya turizmi, yaklaşık iki yıldır ciddi bir daralma yaşadı. 2021’de Temmuz ve Ağustos aylarında hızlı bir geri dönüş olduğunu ifade ediyoruz ama yılın 7 ayı kapalı kalındığını unutmamak lazım. Bu nedenle 2022’nin kaygılardan biraz daha arınacak ama burada kritik eşik nisan ayı... Nisan ayı ile birlikte bu sürecin, kendini daha iyi ortaya koyacağını düşünüyorum. Türkiye özeline baktığımızda da Avusturalya ve Yeni Zelanda pazarlarımızın tekrar hayata dönmesi çok önemli. Bu pazarda, 2015’ten sonra ciddi bir düşüş yaşandı. 2016’da çok kaotik bir dönemimiz vardı. Bu süreç, bizi çok derinden yaraladı. 2016’dan sonra 2017 ve 2018 yıllarında tam toparlayalım derken, koronavirüs salgını nedeni ile daha da dibe vurdu. Sonuç olarak Avusturalya ve Yeni Zelanda pazarlarımız çok önemli. 2022 yılı ile beraber bu süreçlerin olumlu yönde evrilmesi söz konusu. Yine Uzak Doğu pazarları da aynı şekilde... Özetlemek gerekirse, Çanakkale bölgesi; 1915 Çanakkale Köprüsü, deneyim turizmi ve Troia ile turizmde büyüyecektir. Ayrıca, ülke turizmi de 2022 ve 2023 yılları arasında hızla eski günlerine geri dönecektir ama Çanakkale turizmde en çok gelişme ve büyümeyi sağlayan il olacak” ifadeleriyle sözlerini sona erdirdi.
 
Sevi Gözay UĞURLU