Çanakkale İl Müftülüğü’nün resmi sosyal medya hesabından yapılan sohbet paylaşımları kapsamında Bayramiç Müftüsü Rıdvan Seletli, ‘Bağımlılık Kıskacında Gençlik’ konusunu işledi. Seletl, bağımlılıktan kurtulmak isteyen gençlerden şefkatin ve sevginin eksiltilmemesi yönünde uyararak, “Sıcak ilgi ve sevgi, uyuşturucu ile tanışan çocuklara da gösterilmelidir. Sert tavır ve davranışlar, madde kullananlar üzerinde daha fazla olumsuz etki yapabilmektedir” dedi.
 
‘Bağımlılık Kıskacında Gençlik’ konusunu ele alan Bayramiç Müftüsü Rıdvan Seletli, “Cenabı Hakk her insana, dünyada yaşayacağı zaman dilimi bahşetmiştir ki buna ömür denir. Ömür ‘imar’ ile aynı kökten gelir. Ömür ile imar arasındaki bu irtibat sebebiyle, imar ile geçmeyen bir ömür, ömür değildir. Çünkü Allah insanı topraktan yaratmış ve ona yeryüzünü imar etme görevi vermiştir. Yeryüzünü imar etmekte öncelikle kişinin gönlünü, kalbini imar etmesinden geçer. Kişi gönlünü, kalbini imar etmeden, yeryüzünü imar edemez. Her insan kendini imar edebilmek için imanın ardından ibadete, camiye ve mabede muhtaçtır. Bu sebeple hesap gününde insana, yaratılış gayesine uygun hareket edip etmediği sorulacağı gibi, hayatın en önemli devresi olan gençlikten de sorulacaktır” dedi.
 
Seletli, “İslam dini, çocukluğa olduğu gibi gençlik dönemine de özel bir önem verir. Gençlik, çocukluk ve gençlik arasında yer alan gelişme, ruhsal olgunlaşma ve yaşama hazırlık dönemi olarak tarif edilir. Gençlik, hayatın en güzel çağıdır. Bu güzellik bir nimettir ve nimetin de hesabı verilecektir. Hazreti peygamberimiz; ideal genci, neşeyi Rabbine ibadette arayan genç olarak ifade etmiştir. Ayrıca iffetini koruyan ve gönlü camilere bağlı olan kişiyi mahşerde Allah’ın arşının gölgesinde gölgelendireceğini müjdelemiştir. Hazreti peygamberimiz için gençlik döneminin ibadet ve taat ile haramlardan uzak bir şekilde geçirilmesi temiz toplumun inşası açısından hayati bir öneme sahiptir” ifadelerini kullandı.
 
“HER AN BU TUZAKLARA KARŞI DONANIMLI VE BİLİNÇLİ HAREKET ETMELİYİZ”
“Gençliği anlamak geleceği inşa etmektir” diyen Müftü Seletli, “Elbette gençlik döneminin bazı zorlukları da bulunmaktadır. Her şeyden önce gençlik güç, kuvvet, heyecanın zirvede olduğu istek, arzu, heyecan, gurur ve şiddet gibi duyguların da yoğun bir biçimde yaşandığı bir dönemdir. Gençlerin farklı kültürlerin değerlerini sorgulamadan benimseme, ortaya çıkan yeni durumlara uyum sağlama, hızlı tüketim özellikleri ve bitmek tüketmek bilmeyen enerjileri vardır. Bunun sonucunda da içinde yaşadıkları topluma yabancılaşma, kuşak çatışması ve kimlik bunalımları gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Neticede ailesinden, aidiyetlerinden, dini manevi değerlerinden kopmuş, arzularının ve heveslerinin peşinde koşan, gününü gün eden, yüksek gayelerden ve hedeflerden yoksun, zihinleri ve bilinçleri işgal edilmiş bir gençlik ortaya çıkmaktadır. Kuşkusuz böyle bir gençlik ile kendini kuşatan çağın hastalıklarına karşı direnmekte güçlük çekecektir. Gençlerimiz, merak, özenti, arkadaş etkisi, gruba katılma endişesi, yalnız kalma duygusu gibi nedenlerle bağımlılığın pençesine düşmektedir. Bu tuzağa düşmesinin bireysel, toplumsal, kültürel, ekonomik gibi bir birçok sebebi olabilir. Kimsenin bu tuzaklara düşmemesi gibi bir garantisi yok. Her an her şey olabilir, hepimiz her an bağımlı olabiliriz. Kimse bu konuda kendinden emin olmamalıdır. Kendine çok fazla güvenmemelidir. Her an bu tuzaklara karşı donanımlı ve bilinçli hareket etmeliyiz. Bilgilerimizi bilinç düzeyine çıkararak, eylemlerimizle bunu göstermeliyiz. Aksi takdirde çok geç kalabilir, tezgaha geldiğimizin farkında bile olmayabiliriz” tavsiyelerini verdi.
 
“BAĞIMLILIK İNSAN BEYNİNİN HASTA OLMASI DURUMUDUR”
Seletli, tüketim kültürünün kontrolsüz bir şekilde teşvik edildiği bir dönemde olunduğu vurgulayarak, “Reklamların kışkırtıcı ve tahrik edici bir çağda, neyin ihtiyaç olup olmadığına karar vermenin kararsızlığını yaşayan gençlerimiz, bu sürecin etkilerinden nasıl kurtulacaklarını bilememektedir. Bireyselliğin, hazcılığın ve egonun alabildiğine ölçüsüzce tatmin edilmeye çalışıldığı ve bunun sınırlarının tespit edilememesi bağımlılığın en başta gelen sebeplerinden biri olarak gösterilebilir. Bağımlılık insan beyninin hasta olması durumudur. Bu hastalığın tedavi edilmesi gerekmektedir. Hayatımızda bağımlılık iki şekilde tezahür etmektedir. Birincisi, dışarıdan alınan bir maddenin vücudumuza yaptığı etkiden oluşan fiziksel bağımlılık, buna madde bağımlılığı adı da verilir. Örneğin; sigara, alkol, uyuşturucu madde bağımlılığı gibi. İkincisi hiçbir madde almadan hareketlerimizi yönlendiren davranış bağımlılığıdır. Örneğin; kumar, alışveriş, oyun ve teknoloji bağımlılığı gibi. O halde bize zarar verdiğini anladığımız halde bir maddeyi kullanmaya veya bir davranışı sürdürmeye bağımlılık denir” diye tanımladı.
 
“GENÇLERİN MORAL VE DESTEĞE GEREKSİNİMLERİ BÜYÜKTÜR”
“Bağımlılıktan şu yöntemlerle kurtulabiliriz” diyerek tavsiyelerde bulunan Seletli, “Şefkat göstermek, madde kullanımının aşılmasında en önemli faktör denetimli ve eğitimli ailelerdir. Bu sebeple, çocuk eğitiminde şefkat olmazsa olmaz şartlardandır. Aynı sıcak ilgi ve sevgi, uyuşturucu ile tanışan çocuklara da gösterilmelidir. Sert tavır ve davranışlar, madde kullananlar üzerinde daha fazla olumsuz etki yapabilmektedir. İkinci bir yöntem; tıbbı yardımdır. Eroin hariç diğer madde bağımlılıklarından kurtulmak için yetişkin bireylerin kendi çabaları yeterli olabilir. Diğer taraftan konunun uzmanları, eroin bağımlılığından kurtulmak için mutlaka tıbbi yardım alınmasını gerekli görmektedirler. Diğer bir yöntem ise; irade sağlamlığı ve kritik süreçtir. Alışkanlıkların önüne geçilebilmesi için terapi, moral destek ve tıbbı yardım ile birlikte sağlam bir iradeye de ihtiyaç bulunmaktadır. Özellikle çocukların, gençlerin moral ve desteğe gereksinimleri büyüktür. Günlük hayatta yapılacak plan ve projelerle doldurulmalı, böylece madde kullananlar meşgul edilmelidir. Diğer bir deyişle, insanın önüne çeşitli aktivitelerle dolu bir gün konulmalıdır” diye sıraladı.
 
“GENÇLERDE BİLİNÇ OLUŞTURULMALIDIR”
Seletli, son olarak şunları söyledi: “Maddelere karşı özendirici tavırlardan kaçınılmalıdır çünkü her türlü madde kullanımı merak ve örnek alma ile başlar. Bu açıdan görsel ve yazılı basın, maddeyi özendirici aktivitelerden kaçınmalı ve maddenin bilimsel yöntemlerle anlatılarak gençlerde bilinç oluşturulmalıdır. Çocukların organize okul, spor, müzik, araştırmalar ve projeler geliştirmeler gibi aktivitelere katılmaları sağlanmalı ve kendilerine her türlü destek yapılmalıdır.”
 
Gülçin AKIN