Çanakkale Fen Lisesi’nden 2016 yılında mezun olarak İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği kazanan ve bu sene 4 not ortalaması ile birinci olarak bitiren Hüseyin Umutcan Ay, mezuniyet töreninde yaptığı konuşma ile Çanakkalelileri gururlandırdı. Hüseyin Umutcan Ay, tam not alarak okulunu bitirmesi ile İTÜ’nün 248 yıllık tarihine adını yazdırmış oldu.
 
İstanbul Teknik Üniversitesini(İTÜ)’nün geçtiğimiz gün online olarak da düzenlenen mezuniyet törenine Çanakkale Fen Lisesi’nden mezun olarak öğrenimini tamamlayan Hüseyin Umutcan Ay damga vurdu. Okulun 248 yıllık tarihinde tam not ortalamasıyla mezun olan kimse olmaması unvanını değiştiren Ay, İşletme Mühendisliği bölümünü 4 not ortalaması ile bitirdi. Birincilikle mezun olan Ay hem okulunun hem de Çanakkalelilerin gururu oldu.
 
“ÖĞRENDİĞİNİZ ŞEYLER BAZEN SİZİ UYKUNUZDAN DA EDEBİLİR”
Mezuniyet töreninde konuşma yapan Hüseyin Umutcan Ay, “Ben Umutcan bundan beş sene önce, İTÜ’ye başladığımda çok da toy olmayan bir çocuktum. Hani böyle her konuya yetiştirecek bir sözüm, her konuda bir fikrim vardı. Hatta fazlasıyla da ukalaydım. Hani komşunun sinir bozucu çocuğu vardır ya o bendim işte ama aradan geçen bu beş sene içinde ki buna 5 akademik makale, iki yarışma, iki tane akademik proje ve sayısız araştırmayla geçen günler dâhil şunu çok net bir şekilde söyleyebilirim; ki şu an aranızda çok toy bir çocuk olarak bulunuyorum ve bunu bu süreç boyunca anlamamı sağlayan herkese buradan çok ama çok teşekkür ediyorum. Dünyanın merkezinde olmadığımı bana öğrettiğiniz için size minnettarım. Tabii ki toy olmam demek bu geçen 5 senede hiçbir şey öğrenmediğim anlamına gelmiyor. Bir işletme mühendisi olarak partilere katılmadığım zamanlarda, şimdilerde yıkılacak olsa da o değerli fakültemizde çok değerli hocalarım ve sevgili arkadaşlarımla projeler, kritik dakikalar ve sonsuz tartışma ortamından öğrendiğim yegâne bir şey var. Sorgulamak, sorgulamak ve araştırmak. Açıkçası bölümdeki başarımda bunun da etkisinin olduğunu düşünüyorum. Çünkü biz işletme mühendislerinin ne yaptığı çok bilinmese de genel olarak bizim olayımız sorunları bulmak ve çözüm getirmektir ve bunun temelinde sorgulamak yatar. Ancak bunun ağır da bir bedeli vardır. Çünkü sorguladığınız şeyi öğrenmeye başlarsınız ve öğrendiğiniz şeyler bazen sizi uykunuzdan da edebilir. Ben bu bedeli ağır bir şekilde ödedim ve şimdi sizlerle bu yükü paylaşmak istiyorum” dedi.
 
“BU İNSANLIĞIN ÖDEDİĞİ BEDELLE KIYASLANAMAZ BİLE…”
“Son bir yılım, Türkiye’deki kadına şiddetin temelini araştırmak ve buna bir çözüm üretmekle geçti. Yalnızca yüzlerin ve isimlerin olayların hep aynı kaldığı o üçüncü sayfa haberlerin bir sebebi olmalıydı ve aslında vardı. Biz bunları bulduk” diyen Ay, “Yasaların kapsayıcı olduğu o dünyada sorun operasyoneldi, sistemseldi ve sistemsel sorunlara yeni süreçler, yeni sistemler tasarlayarak çözümler üretebilirsiniz. Bunun için sadece biraz para ve bir miktar da efor gereklidir ve o dünyada biz bunları yaptık. O sorunu o dünyada ortadan kaldırmasa da hafifletecek o sistemi tasarladık. O dünyada…  Ve sevgili arkadaşlarım ben artık haberleri takip edemiyorum. Çünkü sorunu biliyor, çözümü biliyor fakat bu çözümü uygulamıyorken ben ölen o kadınların kanını elimden çıkartamıyorum. Benim bu yolda ödediğim bedel bu oldu. Fakat bu insanlığın ödediği bedelle kıyaslanamaz bile… Peki sadece sorun bu mu? Ülkenin doğusuna bakın. Daha çocuk yaşta kız çocuklarının evlendirildiğini görürsünüz. O kadar uzağa gitmeyin İstanbul’a bakın. Asgari ücretle ailesini geçindiremediği için intihar eden o güzel insanları görürsünüz. O kadar uzağa gitmeyin Taksim’e bakın. Sırf orada hayat ona daha farklı bir seçenek sunmadığı için, sadece kendisi olduğu için orada ara sokakta katledilmiş yatan o güzel insanları görürsünüz. O kadar da uzağa gitmeyin. Sıra arkadaşlarınıza bakın. Sırf deneyim elde edebilmek için haftanın 5 günü, 5 kuruş para almadan şirketler tarafından sömürüldüklerini görürsünüz.  Bir de son olarak potansiyel geleceğinize bakın. Orada sırf iş bulamadığı için asgari ücrete mühendislik ve mimarlık yapan akranlarınızı görürsünüz” ifadelerini kullandı.
 
“ÜZÜLEREK SÖYLÜYORUM Kİ BU YOLDA BİRBİRİMİZDEN BAŞKA KİMSEMİZ YOK”
Ay konuşmasının devamında, şu ifadeleri kullandı: “Karanlıkta olduğumuzu düşünüyoruz biliyorum. Aynı zamanda korkuyoruz da. Sorunları biliyoruz peki çözüm ne kaçmak mı? Belki de birileri bizim için her şeyi çözsün diye arkamıza yaslanıp beklemeliyiz. Ya da beklide başımıza gelmediği için sorun yokmuş gibi de davranabiliriz. Hayır, sevgili arkadaşlarım. Üzülerek söylüyorum ki bu yolda birbirimizden başka kimsemiz yok. İşte bu yüzden çabalayacağız. Çünkü sevgili arkadaşlarım unutmayın ki herkes bir gün ölür. Bunu sizler de dâhilsiniz sevgili büyüklerim. Ve geriye kalan bizler ve bizim yetiştireceğimiz çocuklar hegemonların elinde yozlaşmış bu sistemi değiştireceğiz. Değiştirmeliyiz. Çünkü bizler farklıyız, çünkü bizler hem araştırıyor hem de sorguluyoruz.  Bu değişikliğin zamanı geldiğinde bu değişimi yapacak olan bizler bunu herhangi bir kurum ya da kuruluşun faydası için değil insanlık için yapacağız. İnsan olarak yapacağız. Çünkü değerli arkadaşlarım bizler insan olmayanların elinden fazlasıyla çektik. Bir insandan kadın olduğu için ya da patriarkal yapının dışında kaldığı için ya da genel toplum kurallarına uymadığı için ondan nefret eden ona şiddet gösteren ve şiddet gösterme eğilimine girenlerden ya da muhtaç durumdaki insanlardan sonuna kadar faydalanmaya çalışanlardan, insanlık adına insana zarar veren verenlerden yani. Ve sevgili dostlarım, şunu çok rahat bir şekilde söyleyebilirim ki yarattığımız bu yeni dünyada onlar yozlaşmış bir düşüncenin son temsilcisi olarak kalacaklar. Ben her ne kadar bunları dile getirmiş olsam da ben tek kişiyim. O yüzden bugün dediklerimi anlayın, düşünün ve olabildiğince eleştirin çünkü düşünceler ancak özgür düşünce ortamında gelişebilir ve bu söylediklerimi tartışırken lütfen benim dediklerimle sınırlı kalmayın. Çünkü bu yolda en az benim düşündüklerim kadar sizinkiler de değerli. Eğer umduğumuz o gelecekte uyanmak istiyorsak bunu beraber başarmalıyız. Bizler için, insanlık için. Teşekkürler.”   
 
Gülçin AKIN