8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün önemini vurgulamak amacıyla her sene Mart ayının ilk haftasında düzenlenen Kadın Yönetmenler Festivali’nin bu sene dördüncüsü gerçekleştiriliyor. Dünyadan ve Türkiye’den toplamda 150 filmin başvurduğu festivale ‘Töz’ filmi ile katılan Yönetmen Neşe Uğur Nohutçu, belgeselde Çanakkale’deki seramik sanatçısı ve öğretim üyesi Tuba Korkmaz’ın hayatını konu aldı. Yönetmen Nohutçu, film ile ilgili yapılan söyleşide, “İşin içinde arka arkaya çok trajik olaylar var ama Tuba’nın olduğu hali yansıtmaktı benim tek kaygımdı. O yüzden ben aydınlık bir film olmasını istedim çünkü Tuba öyle bir kadın. Tuba’ya rağmen başka bir film yapamazdım” dedi.
 
4. Kadın Yönetmenler Festivali’ne ‘Töz’ belgesel filmi ile katılan Yönetmen Neşe Uğur Nohutçu, yakın arkadaşı olan ve 2016 yılında Eskişehir’de ayrıldığı erkek arkadaşı tarafından yaralamalı saldırıya uğrayan Çanakkaleli Seramik Sanatçısı ve ÇOMÜ öğretim görevlisi Tuba Korkmaz’ın hayatını anlattı. 2017 yılından 2020 yılına kadar çeşitli çekimlerin belgeselde yer aldığını söyleyen Yönetmen Nohutçu, festival kapsamında yaptıkları söyleşide film hakkında detaylı bilgiler verdi.
 
“HİÇBİR KİŞİYE İHTİYAÇ DUYMADAN KENDİ İÇİMİZDEKİ GÜÇLE AYAĞA KALKABİLİRİZ”
Yönetmen Neşe Uğur Nohutçu, ‘Töz’ belgeselinin çekme yolundaki çıkış hikayesini anlatarak, “Kadın olmak sadece Türkiye’de değil dünyada zor bir olgu. Biz kadınlar ne yazık ki toplumsal, ekonomik ve cinsiyet sömürüsünün mağdurları durumundayız ve özellikle son 10 yılda kadın cinayetleri en yüksek rakamlara ulaştı. 2019’da 474 tane kadın öldürüldü, 2018’de 440 tane. Artık bu her an karşı karşıya gelebileceğimiz, yanı başımızda olan bir gerçek haline geldi ve bu gerçek ne yazık ki benim en yakın arkadaşımın başına geldi. Benim bu belgeseli yapma fikrim aslında; böyle bir gerçek var ve benim bununla ilgili belgesel film yapmam gerekiyor düşüncesiyle olmadı. Ben Tuba’nın başına bu olay geldikten sonra her aşamasında yanındaydım. Tuba’nın bu süreçleri yaşarken ki duruşunu, kendinden vazgeçmeyişini görünce, hayatta yapmak istediklerinden, hedeflerinden vazgeçmeme halini görünce dedim ki bunu anlatmam gerekiyor. Bunu Tuba’nın özelinde tüm kadınlara anlatmam gerekiyor çünkü ne yazık ki biz hizmet ve itaat beklenen cins olduğumuz ve buna alıştırıldığımız için kendi içimizdeki gücü biz bile unutmuş durumdayız. Aslında bu birazcık da kadınlara, ‘Evet, biz güçlüyüz. Başımıza ne gelirse gelsin, tekrar ayağa kalkma gücünü sadece kendi varlığımızla yapabiliriz. Başka hiçbir varlığa, hiçbir kişiye ihtiyaç duymadan kendi içimizdeki güçle ayağa kalkabiliriz’ bunu anlatmak için aslında Tuba’nın özelinde bu belgeseli anlatmaya karar verdim” şeklinde paylaştı.
 
“BENİM GÖZÜMDEKİ KADINI DOĞRU İFADE EDEBİLECEK MİYİM?”
Nohutçu, belgeseli çekerken en zorlandığı durumun Tuba Korkmaz’ın yakın arkadaşı olması ve her şeyini bilmesi olduğunu söyleyerek,  “Çok yakından tanıdığınız ve her şeyini bildiğiniz bir insanı nasıl anlatabilirsiniz? Hiçbir zaman ‘tamam’ olmayacak, doğru aktaramayacağım. Benim gözümdeki kadını, ekrana filme taşıdığım zaman doğru ifade edebilecek miyim, eksik bir yer kalacak mı? Çünkü her şeyini biliyorsunuz ve doğru noktaları yakalamanız lazım. Benim için bu anlamda zor oldu. Tuba açısından ise; sürekli birebir özel iletişimde olan insanlar olduğumuz için, kamerayı açtığımızda sette başkaları da olduğu için başlarda biraz ifade etme konusunda zorlandı ama kendisinin söylediği şey şu; varlığının o mekanda olması, kendisini rahatlattığını söylüyor. ‘Senden başkasının yanında bunları bu kadar rahat ifade edemezdim.’ Aslında benim bu filmi yapmam onunla ilgili, aslında benim için daha zor oldu, onun için daha kolay oldu. Kendisi de böyle ifade ettiği için söylüyorum” dedi.
 
2017’DEN 2020’YE KADAR ARA ARA ÇEKİLEN GÖRÜNTÜLER KULLANILDI
Filmin teknik yapısı ile ilgili ayrıntılı bilgi veren Yönetmen Neşe Uğur Nohutçu, “Ayrı şehirlerde de olsak sürekli iletişim halinde olan iki insan olarak, bazı görüntüler bir araya geldiğimizde telefondan hatıra kalsın diye çekilen görüntülerdi. Mahkeme önündeki çekimleri Yaşam Bellek Özgürlük Derneği’nden rica ettim. Onun dışında Çanakkale-Eskişehir ve tekrar Çanakkale’de aralıklı olarak çekimler yaptım. Geçmiş çekimleri saymazsak, 2017’den 2020’ye kadar ara ara çekilen görüntülerdi. Eskişehir’deki sempozyum çekimleri 2018 çekimleri gibi uzunca bir sürece yayıldı aslında. Şu anlamda güzel oldu, o süreci görmüş olduk. Tuba’nın 2018 yılındaki hali ile 2020 yılındaki hali arasında ciddi bir dönüşüm var” diye anlattı.
 
“ONUN KADAR GÜÇLÜ BİR FİLM OLMASINI İSTEDİM”
Hikayeyi oluştururken dengeyi korumak konusuna önem verdiğini anlatan Yönetmen Nohutçu, “İşin içinde arka arkaya çok trajik olaylar var ama Tuba’nın olduğu hali yansıtmaktı benim tek kaygımdı. O yüzden ben aydınlık bir film olmasını istedim çünkü Tuba öyle bir kadın. Tuba’ya rağmen başka bir film yapamazdım. Çok zorlandım, montajını da ben kendim yaptım. Hepimizin bir sürü kimliği var ve Tuba’nın kimliğinin hiçbir kimliğinin üstüne geçmesini istemedim. Bunların hepsi biziz zaten. Tuba bekar bir anne, Tuba şiddete maruz kalmış bir kadın, Tuba kadın bir sanatçı evet ama Tuba sadece bunlardan ibaret değil, bunların toplamı da değil. O yüzden o dengeyi kurmak çok önemsediğim bir şeydi kurguda hikayeyi anlatırken. Tek bir hikayenin üstüne yaslanmamak, olduğu gibi, hayat gibi, Tuba gibi bunu aktarmak istedim. Benim için tek önemli olan şey Tuba izlediği zaman Tuba’nın bu filmden mutlu olmasıydı. İlk izlediğinde ‘Ne kadar çok şey yaşamışım’ dedi. Tuba’nın karakterine uygun olması, onun kadar güçlü bir film olmasını istedim. Başka türlüsü Tuba’ya haksızlık olurdu” dedi.
 
‘Töz’ isimli belgesel filmin konusu ise şu şekilde; “Töz kendi kendinin nedenidir. Değişen durumlara karşı kalıcı olan var oluşu için başka bir şeye ihtiyaç duymayan şeydir. Kadın olarak birçok kimliğimiz var. Tuba bir anne, bir sanatçı, kadına karşı şiddet kurbanı. Tuba bunların toplamı değil bunların sonucu da değil. Bu kendi Töz' ünü bulma yolculuğundaki bir kadının hikâyesi.”
 
Gizem Tuğçe BAYHAN