‘Diyet listeleri kişiye özgüdür’ diyerek, herkesin vücut yapısının farklı olduğunun ve bu yüzden kişisel danışmana başvurmak gerektiğine vurgu yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Begüm Kuran, aynı zamanda diyet ve rejim tanımlarının iyi ayırt edilmesi gerektiğini de söyledi.
 
Diyet ve rejim arasında fark olduğunu söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Begüm Kuran, bu uygulamaları tanımladı. Kuran, “Rejim, hastalıklarda uygulanan özel beslenme programlarıdır, belli yasakları vardır. Diyet ise sağlıklı beslenme programıdır. Her şeyden yeteri kadar ve dengeli şekilde alarak hem formu hem de sağlığı iyi hal durumunu koruyabilmek için uygulanması gereken bir programdır” dedi.
 
İnsanların diyetten korkmasının nedeninin, rejimle karıştırılıyor olmasından dolayı bilgisini veren Uzman Kuran, “Rejimlerde de çok kısıtlı yiyecekler ve ağırlıklı olarak sıvı gıdalar tüketildiği için kişiler kendilerinin diyette olacağı zaman aç kalacağını düşünür ve diyetten uzaklaşır. Bu esnada kullandığımız ilaçlar, hormon hapları, ağrı kesiciler, antibiyotikler bizim bağırsak geçirgenliğini etkiler. Bağırsak geçirgenliğimizin etkilenmesi vücuda toksinler girer. Bu toksinler vücuda girdikten sonra vücut bunları bir alerjen olarak algılayıp, vücuda zarar vermemesi için etrafını yağ bağlamaya başlar. Yağ bağlanması ile beraber kişi gittikçe kilo alır. Haliyle kişi diyet yapması gerektiğini düşünür. Diyet sadece selüliti olan veya diyabet hastası olan birilerinin uygulaması gereken bir program değildir. Aslında diyet, rejim yapıldıktan sonra uygulanması gereken bir yaşam tarzıdır. Arada tabi ki kaçamaklar olacaktır, kişinin kendini şımartması çok doğaldır ama önemli olan bunu telafi etmesini bilmesi gerekir. Bizim toplumumuzda bu telafi yine aç kalmak ve sebze suları ile beslenmek zannediliyor ama yine bu şekilde değildir. Kişi aslında bu şekilde rejimden diyete girmek yerine, rejimden bir başka rejime sürüklemiş olur. Bu da bizim Yo Yo dediğimiz bir döngüye sebep olur. Yani kişiler sürekli olarak kilo alıp verirler. Gerçek diyeti asla öğrenememiş olurlar” diye anlattı.
 
“FONKSİYONEL TIP DİYETİNİ TAVSİYE EDİYORUZ”
Kuran, tıbbın yeni ortaya koyduğu fonksiyonel tıp bakış açısına da değinerek, “Bu aslında bir rejimdir. Bunun pozitif yan etkisi ise kilo vermektir. Bu bir yaşam tarzı değildir. Hastalara özel beslenme koşulları ile oluşturulan bir listedir. Bağırsak geçirgenliğinden bahsedersek, kişilerin yediği tüm yemeklerin en ufak parçalara bölünüp içerisindeki mineral ve vitaminlerin vücuda kazandırılması.  Kişi, hangi diyeti yaparsa yapsın fonksiyonel tıp diyeti ile arınmadıkça yediği hiçbir gıda bağırsaklarda istediğimiz oranlarda sindirilemez ve kişi daima vitamin ve mineral eksikliklerine maruz kalır. Aynı zamanda bunların eksikliklerine bağlı hastalıkları ortaya çıkartır kendiliğinden. O nedenle biz öncelikle her kişiye mutlaka yılda iki kere en az 21 gün süren bu fonksiyonel tıp diyetini yani vücutların toksinden arınması programını uygulamayı tavsiye ediyoruz ki bağırsak geçirgenliğimiz düzelsin. Yediğimiz her gıdayı vücut emebilsin, vitaminler vücutta kendiliğinden yükselebilsin ondan sonra Akdeniz tipi olan yaşam tarzı diyeti dediğimiz, sağlıklı beslenme programına geçilmesi. Akdeniz tipi beslenmede alkol kullananlar da alkol kullanımı devam edebilir, fast food kullanan bireyler yine kullanabiliyor. Herhangi bir diyetten onu, bunu çıkarmak olmuyor. Sadece kişi bunun telafisini öğreniyor. Mesela alkol kullanacağı günler pilav, makarna, meyve yememesi gerektiğini, kurubaklagil yememesi gerektiğini öğreniyor. Yine alkol kullanacağı günler hangi alkolü tercih ederse hangi bölgesinde daha az sıkıntı hisseder bunları öğreniyor aslında kişi” ifadelerini kullandı.
 
“SAĞLIKLI BESLENMEK İSTİYORSA…”
“Fonksiyonel diyet yapmazsa direkt diyet yapmaya başlarsa kişi, bu diyeti de sebze suları gibi, detoks sularından oluşturursa, böyle bir durumda şu olur; sebzeler çok damar açıcı özelliğe sahiptir ve vücuttaki bütün toksinler kan beyin bariyerini geçerek beyine ulaşabilir “ diyen Kuran, “Aynı şekilde zarar görmüş olan bağırsaklara da hücum eder bu toksinler. Bağırsaklar iyice zarar görürken bu sefer beyin de zarar görmeye başlar detoks sularıyla. Alzheimer, demans, Parkinson, depresyon, bipolar, şizofreni gibi hastalıklar gibi genetikte yatan hastalıkların orta çıkmasını sağlayan çevresel bir faktör riski olmuş olur. O nedenle bir kişi eğer sağlıklı beslenmek istiyorsa bulunduğu konumunu, iyi hal durumunu korumak istiyorsa mutlaka önce eliminasyon diyeti ile vücudunu temizleyip, ondan sonra Akdeniz tipi diyetle yaşamını sürdürmesi gerekir” dedi.
“KİŞİ DAİMA SAĞLIKLI BESLENME YOLUNU SEÇMESİ GEREKİR”
Kuran, “Dengelemeyi bilen herkes kendini diyette hissetmeden sağlıklı beslenmeye devam eder ama aslında diyettedir. Diyet diye tanımladığımız ama rejim diye adlandırılan bu programın kimler üzerinde ne zaman uygulanabileceğini ele alırsak; en ufak bir bölgesel kilo almada ya da en ufak bir kas erimesinde, unutkanlık, sağ dökülmesi, tırnak kırılması durumlarında, uykusuzluk sıkıntılarında, keyifsizlik, isteksizlik gibi vücuttaki seretonin ve dopaminin dengesinin değiştiği durumlarda yani aslında herkes diyeti her an uygulayabilir. Ruh halimiz çevresel faktörlere bağlı olarak devamlı değişim durumundadır. Bu değişimi takviyeler yerine besinlerle kontrol altında tutmamız gerekir. O yüzden aslında en ufak bir işaret bile kişinin diyete girmesini gerektiğini gösterirken bu işareti beklemeden de kişi daima sağlıklı beslenme yolunu seçmesi gerekir” diye söyledi.
 
“DİYET PROGRAMLARI KİŞİYE ÖZGÜDÜR”
Kuran, diyetin öncelikle uzman kontrolünde yapılmasının önemine değinerek, şu ifadeleri kullandı: “Kişinin kalorisel olarak alması gereken günlük hesabın çıkarılması gerekir. Vücudunda olması gereken yağ profilinin hesaplanması, ne kadar düşük yağa sahip olursa o kadar hastalanabileceği veya ne kadar çok yağ miktarına sahip olursa yine hastalık anlamında nelere yol açabileceğini aklına yatması açısından uzmanla konuşulmalı ve hesap çıkarılmalı. Bu hesap doğrultusunda kişinin günlük olarak ne kadar karbonhidrat tüketmesi gerektiği ki alkol aldığında bu karbonhidratı hesaplayabilmeli. Bölgesel yağlanmasına göre veya böyle bir riske karşılık hangi karbonhidratları hangi saatler arasında tüketmesi gerektiğini kişiye öğretilmelidir. Kişi bu eğitimi aldıktan sonra kendi kendine elbette fahri bir diyetisyen olabilir kendi bedenine karşı. Ama asla internette yazan, herkese uygun olduğunu düşündüğü diyetleri uygulamaması lazım. Nasıl ki bir bluzu arkadaşımızda beğenip  kendimiz almaya gittiğimizde o bluz biz de aynı şekilde durmuyorsa, bir parfüm herkesin teninde aynı kokmuyorsa, diyet programları da kişiye özgüdür. Bir avakoda hapşıran birine alerji yapabilir, bu yüzden herkes tüketemez ya da bir domates sedef, egzama hastalarına uygun değilken sağlıklı beslenmeye karar veren bir birey için uygun kabul edilir. Hangi besinin kişiler üzerinde ne etki yaratacağını deneyim, tecrübe ve bilgi ile diyetisyen hastaya anlatmalıdır.”
 
REJİM NEDİR?
Rejim, hakkında da bilgi veren Uzman Begüm Kuran, “Rejim, hastaneye yatmış tüm bireylerde uygulanır çünkü zaten kronik veya akut bir rahatsızlık fark etmeden kişiyi bedenindeki bir problem hastaneye yatırdıysa hızlı bir şekilde kan değerlerinin ve hormonlarının hızlı bir şekilde düzeltilmesi gerekir. O yüzden yaşam tarzı olabilecek bir diyet listesi bu kişiye hafif gelir. Rejimlerde bizim sadece komposto, muhallebi, çorba gibi çok daha hafif, şişirmeyen, kan şekerini hızlıca dengeye sokan, tansiyonu enfeksiyonu hızlıca dengeye sokan gıdalar verilir ki, bu gıdalar aslında kişiyi strese de sokar. Depresyona da sokabilir ama bu iyileşme sürecidir. Kişinin öncelikli tedavisi vücudunun tedaviye uygun forma getirilmesidir. Bu yüzden hastaneye yatmış, ameliyat olacak veya olmayacak ama hastanede gözetim altında tutulan bireylerin rejim yapması gerekir” şeklinde konuştu.
 
FAZLA KİLOLARDAN KURTULMAK İÇİN UZMANA GÖRÜNMEK ŞART!
Kişilerin en çok merak ettiği ‘fazla kilolardan kurtulma yöntemleri’ ile ilgili bilgi veren Kuran,  “Fazla kilolardan kurtulması için kesinlikle rejim yapılması gerekiyor çünkü bağırsak geçirgenliği söz konusu ve toksinler vücuda girdiği anda hangi organa yapışıyor bilmiyoruz, o organda 1 sene sonra hangi problemler ortaya çıkacak bilmiyoruz. Ama bir kişi kilo alıyorsa vücuda zaten toksin girmiş demektir ve öncelikle bu toksinlerin hızla uzaklaştırılması gerekir. Bunu da yaşam tarzı olan diyet değil rejim sağlar. Fazla kilolu olmak yağ miktarının olması gerektiğinin fazlasını tutmak demektir. Bir kişinin vücudunda ideal oranda yağ olup başka bir bölgede yoğunlaşmış olabilir. Kişi o zaman kendini ‘göbekli’ ya da ‘basenli’ biri olarak tanımlar ama aslında olması gerektiği kadar yağ vardır vücudunda, fazlası yoktur. Bu durumda kişi mutlaka spora yönlendirilmelidir veya pilates gibi esneme ve germe hareketlerine yönlendirmelidir. Kas incelikleri ve uzunlukları bu kişiye göre spor eğitimleri ile ayarlanmalıdır. Diyetisyene y ada hekime başvuran kişilerin öncelikle yağ miktarına bakılmalı. Kişi gerçekten kilolu mu diyete m rejime mi ihtiyacı var yoksa spora mı ihtiyacı var bu belirlenmelidir. 100 kilo olan her birey mutlaka vücudunda olması gerektiğinden daha fazla yağ var demek değildir. Bazı bireysel çok su da tutabilir, ödemli bir vücut da olabilir ya da kas miktarı çok yoğun olabilir. Yanlış şekillendirilmiş kas onda kilo gibi dışarıdan görülüyor olabilir. Bu yüzden kişinin vücudunu tanıyabilmesi için yağ ve kas analizine girmesi gerekir” dedi.
 
“HER BEDENİN VERDİĞİ TEPKİ AYRIDIR”
Beslenme ve Diyet Uzmanı Begüm Kuran, son olarak tavsiyelerde bulunarak şunları söyledi: “Obezite olsun diğer hastalıklar olsun, bir danışman olarak mutlaka kişilerin diyetisyene hayatında bir kere olsa bile görünmelerini tavsiye edebiliyorum ya da senelik değişimlerini görebilmeleri için sadece tartı anlamında bile vücut analizine mutlaka girmeleri gerektiğini düşünüyorum. Kişi kendini ne kadar doğru yolda hissederse hissetsin bunun belge ile ispatlanması gerekiyor. Sağlık sistemi de sürekli değişen bir sistem. Her gün yeni bir çalışma ortaya çıkıyor. Bu yüzden bir önceki gün uyguladığımız tedavi yöntemi bir sonraki gün geçerliliğini kaybediyor. Bunu da kişiler değil uzmanlar takip ediyor. Bu yüzden mutlaka bu uzmanları bireysel danışmanlık alarak kontrol etmekte fayda var. Televizyonda görülen tüm sağlık çalışanları iyidir, halka mal olmuş kişidir anlayışı kesinlikle olmamalıdır. Her ne olursa olsun içinde ticari bahisler de geçebiliyor. Bu yüzden televizyondaki hekim böyle söyledi şeklinde konuşulması ve onların birebir olarak verdikleri diyet tariflerini veya ilaçlarını görüşme yapmadan kullanmamalarını tavsiye ediyorum. Zaten her çıkan haber doğru da olmuyor. Bazen sosyal medyada ‘bu diyetisyen şu çayı destekliyor’ diye haber çıkıyor ama diyetisyenin bundan haberi bile yok. Bu gibi yalan beyanlar olabiliyor. Bir de kişi kimseyle kendini kıyaslamamalı. Herkesin tedavi süresi farklıdır, her bedenin verdiği tepki ayrıdır. En ufak bir stres faktöründen bile etkilenen bedenden bahsediyoruz. Bu yüzden her tedavi şekli, herkese uygun değildir.”
 
Gizem Tuğçe BAYHAN