Sofya Üniversitesi’nde lisans ve yükseklisans eğitiminin ardından beş senedir danışanlara hizmet veren Psikolog Tahsin Şerifoğlu, üniversitelerde psikoloji bölümü okumak isteyenler için, bölüm hakkında bilgi verdi. Şerifoğlu, bu bölümün tıp gibi uzmanlık alanlarının geniş olduğunu dile getirerek, bu uzmanlık dallarının içerisinde birçok farklı dala ayrılabildiğini söyledi. Şerifoğlu, “Psikoloji bölümünün içerisinde çok geniş uzmanlık alanları var. Bu alanların içerisinde de farklı dallara ayrılıyor, ayrı ekoller var.  Kişi genellikle zaten sadece birkaç ekolde uzmanlaşabiliyor çünkü bu ekollerde uzmanlaşmak çok ciddi bir süreç alıyor. Yurtdışında okullarda bu süreler daha uzun sürüyor. Mesela psikanalizde uzmanlaşmak okul dışında 12 yıl gerektiriyor, bilinçsel davranışta terapi 5 yıl sürüyor gibi yani minimum 5 yıl sürüyor. Türkiye’de uzmanlaşmak için çok uzun saatlere yine böyle 5 yıllık bir standardize edilmiş okullar yok. Ama çok uzun süren bir eğitim sürecinizin olması gerekiyor” dedi.
 
“DÜŞÜNCE ŞEKLİ GELİŞTİRMEYİ AMAÇLIYOR”
Şerifoğlu, seçilen ekolde uzmanlaşabilmek için birçok eğitim almasının gerekli olduğunu söyleyerek, kişinin üniversite dersleri haricinde çeşitli eğitimler ile derin bir çalışma gerçekleştirmesi gerektiğinin altını çizidi. Açıköğretim veya örgün eğitimi tercih edeceklerin ‘kendini tanımak’ amaçlı bir yaklaşım içerisinde bulunmasının doğru olmadığını söyleyerek, “ ‘Kendimi tanımak istiyorum, o zaman lisans okuyayım’ diyorlarsa lisansın sonunda hayal kırıklığına uğrayabilirler çünkü lisans eğitiminde ders içeriklerinde psikoloji tarihi, deneyimsel psikoloji gibi birçok derste eğitim alınıyor. Bu dersler kişinin kendisini tanıması için çok büyük bir kapılar açmıyor veya kişisel gelişimi için büyük bir kapılar açmıyor. Daha çok psikoloji bilimini algılanması, yöntemlerini algılaması, nasıl yaklaşılabileceğini algılaması gibi bir düşünce şekli geliştirmeyi amaçlıyor. Lisans eğitiminin ardından yükseklisans ile belli bir alana yönlene” ifadelerini kullandı.
 
YÜZ YÜZE EĞİTİM DAHA AVANTAJLI
Psikoloji bölümünün örgün eğitim ile alınmasının çok daha değerli olacağını söyleyen Şerifoğlu, öğrencilerin birebir temas ile aynı ortamda eğitim almasının çok önemli bir nokta olduğunu belirtti. Şerifoğlu, “Öğrenciler bir arada bulunduğu zaman, öğretmenler ile bir arada bulunulduğu zaman birbirini daha iyi gözlemleyebiliyor ve yönlendirebiliyor. Öğretmenler, öğrencileri ekol seçme konusunda daha rahat yardımcı olabiliyorlar. Bunun bir avantajı olduğunu düşünüyorum. Açıköğretimde bu bölüm okunduğu zaman kişinin teorik bilgisiyle kendini tanıması ve buradan doğru bir yönelim izlemesi biraz daha zor olacak diye düşünüyorum” diyerek fikrini belirtti.
Özellikle klinik psikoloji seçmek isteyenlerin kendilerinin bunu deneyimlemesinin gerekli olduğunu düşünen Psikolog Şerifoğlu, “Bunu seçmek isteyen kişilerin kendileri bireysel bir terapiden geçmeleri gerektiğini düşünüyorum. Zaten bir terapiden geçmedikten sonra kişi kendinde bulunan şeyleri, karşı tarafa yansıtabiliyor. Bu yüzden bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Fakat lisans bölümünü tercih etmek isteyenler bu bölümü ‘kendini tanımak’ için değil ‘psikoloji bilimini’ tanımak ve öğrenmek için tercih etmeleri taraftarıyım. Bireysel tecrübelerimden de söyleyebilirim ki, lisan eğitimini bitirdiğim zaman yüksek lisansa daha geçmeden önce, ben kendimi tanıdığımı düşünüyordum ama bireysel terapiye bir başladım ve gördüm ki aslında hiç tanımıyormuşum. Öğrendiğim bilgiler psikoloji bilimiyle ilgili bilgilermiş.  Benim tavsiyem psikolojinin çok geniş bir bölüm olduğu, lisansın aslında çok yeterli olmadığını bilmeleri. Kişinin kendisini tanıma isteği, psikolojiyi anlaması için bir temel ama yeterli mi, bence kesinlikle değil. O yüzden hani bu bölümü daha çok kendilerini ömür boyu geliştirmeyi, psikolojiyi anlamayı, kendini tanımayı, kendini geliştirmeyi seçecek kişilerin seçmesini öneriyorum” dedi.
 
Şerifoğlu, psikoloji bölümü tercih edenlerin lisans ve yükseklisans sonrasında dahi sürekli kendilerini geliştirmeleri gerekliliğine vurgu yaparak, “Toplum sürekli değişen bir yapı. Buna göre insanların da duyguları ve psikolojileri değişebiliyor. Mesela, şu anda pandemi dönemindeyiz. Pandemi, anksiyeteyi barındırıyor ama anksiyetenin pandemiye yönelik olan kısmını çözmek gerekebiliyor ve ona göre bir yaklaşımda bulunmak gerekiyor. Ona göre yeniden bazı şeylerin oluşması gerekiyor. Sürekli dinamik ve değişen bir bilgi havuzu içerisinde kişinin olması gerekiyor. Hep buna karşı bir merak duyması gerekiyor. Eğer mesleklerinde iyi olmak istiyorlarsa ve keyif almak istiyorlarsa hakkıyla yapmak istiyorlarsa bunu öneriyorum” dedi.
 
“KİŞİNİN DAHA SÜREÇ ODAKLI BAKABİLMESİ DE GEREKİYOR”
Psikolog Tahsin Şerifoğlu, psikoloji bölümü seçmek isteyen öğrencilerin öncelikle merak duygusunun barındırmasının önemli olduğunu söyleyerek, şunları söyledi: “Bana göre bir merakı ve ilgisi olması gerekiyor. Örneğin; klinik psikolojide uzmanlaşmak istiyorsa kendisiyle zaman geçirmekten keyif alan, içe dönük özelliklerinin de olması gerekiyor. Sadece dışa dönük değil kendisini inceleyebilen, kendisine dönebilen, kendi duygularını tanımlayabilen ve kendisini kendi algısıyla beraber görebilen biri bence olması gerekiyor. Karşısındakinin duyguları, algısı, sınırları, bakış açısı, verdiği anlam, amaç dâhilinde bakabilen yani daha bireysel bakabilmesi gerekiyor. Genellemelerden uzak olmaya eğilimli olması gerekiyor çünkü klinik psikolojide biz bireyi anlamaya çalışırken, o da bir toplumun parçası, bir ailenin parçası, bir kültürün parçası ve algısına göre bu etkenleri işlediği için o algıyı anlayabilmek doğrultusunda kişinin önce kendi algısını, olayları, ilişkileri nasıl etkilediğini gözlemleyebilmesi gerekiyor. Yani aslında içe dönük, gözlemci ve öz farkındalığı yüksek olan biri. Eğer yapısında varsa bu özellikler varsa bence çok büyük bir yetenek oluşturur o kişi için. Özellikle klinik psikoloji için. Bireysel terapilerde ilerlemek istiyorsa, yoğunlaşmaktan ve süreç odaklı çözüm yollarından da keyif alması gerekiyor çünkü hemen oturup bir görüşmede çözeceğiz denilebilecek durumlar nadir oluyor. Bunun çocukluktan gelen bir kökeni oluyor. Bunu görmek ve onu tekrardan anlamlandırmak gerekebiliyor genel tabiriyle. Tabii bu yüzden de süreç gerekiyor ve kişinin daha süreç odaklı da bakabilmesi de gerekiyor.”
 
“İNSANLARIN DEĞİL, BİR İNSANIN PSİKOLOJİSİ”
Birçok öğrencinin psikoloji bilimine ilgi duymasından dolayı mutlu olduğunu söyleyen Şerifoğlu, “Bence bunun pratikte nasıl gerçekleştiğine dair, psikologların hayatlarının nasıl ilerlediğine dair araştırma yapabilirlerse daha çok bilgi sahibi olabilirler çünkü hayal ettiklerinden farklı olabilir. Maalesef ‘ben psikoloji okuyacağım ve insanların psikolojisini anlayacağım’ diyerek beklenti içine girebiliyorlar fakat bu o kadar basit olmuyor. Çünkü insanların psikolojisini direkt anlamak diye bir şey yok. Herkes genel olarak bir belki sistematik bir bilgi verebilme ihtimali doğurabiliyor ama bu bilgileri kullanarak her bireyde o bireyin özünü anlayabilmek için madenci gibi onu çıkarmak gerekiyor. Genellemelerden uzak bir bölüm aslında. İnsanların psikolojisi diye bir şey yok, bir insanın psikolojisi diye bir şey var. Bu yüzden okumadan önce iyice bir araştırabilirler” tavsiyelerinde bulundu.
 
Gizem Tuğçe BAYHAN