Düzenlenen tören Atatürk Anıtı’na çelenk koyarak başladı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunması ile devam eden tören sonrasında Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Eftal Yıldırım, açıklamalarda bulundu. Yıldırım, “Bu yıl da, önceki yıllarda olduğu gibi sağlık alanında süregelen ağır ve öncelikli sorunlarla baş etmeye çalışmakla birlikte, ülkemizin karşı karşıya olduğu ve biz hekimlerin, temel varoluş gerekçesi olan insan yaşamını temel alan anlayışımızın tehlikede olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Hekimlerin, Hipokrat’tan itibaren savuna geldiği en temel insan hakkı olan sağlıklı yaşam hakkının, ne yazık ki yanı başımızda ihlal edilerek, insanlık trajedisine dönüştüğü bir sürece, üzülerek tanıklık etmekteyiz. Tam da bu nedenle, hekimlik mesleğimizin görevi olarak, yaşamsal kayıpların ve sağlıksız koşulların önlenmesine yönelik çabalarımızı sürdürmenin bilinciyle davranmayı sürdüreceğiz. Bu savaş ortamının sonlandırılması için yaşam hakkını merkeze alan çabalara destek vereceğiz” ifadelerini kullandı.
 
Başkanı Dr. Eftal Yıldırım, sağlık çalışanlarının yaşadığı sıkıntıları anlatarak, “ Bizzat Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın finansman modelinin kendisi olup ‘vergi, prim, ilave ücret,  katkı-katılım payı ve tamamlayıcı sigorta’ diye devam eden ‘paran kadar sağlık’ düzenidir. İçinde bulunduğumuz süreçte, ideal ve evrensel Hekimlik pratiği için gerekli koşulları içermeyen, bir ‘değersizleştirme duygusu’ egemen kılınmaya çalışılmaktadır. Bilimsel bilgiyi üretmeyi, bunun tüm insanların yararlanabileceği ölçüde yaygınlaşmasını ve kullanılmasını, eşit, ulaşılabilir ve en az toplumsal maliyetle sunulmasını önceleyen Tıp anlayışı ve pratiğinin giderek; akıl ve bilimsel temellerden uzak duran gerici bir Ortaçağ anlayışıyla yer değiştirilmeye çabalandığı, bir siyasal ve toplumsal iklim içindeyiz. Bu bağlamda; yaşanan aşı karşıtlığı ve bilimsel tedavi ilke ve araçlarının reddedilmesi gibi karşılaştığımız ve sadece
‘bireysel tercihler’ olarak basitleştiremeyeceğimiz tutumlar, çok derin ölçekte toplumun tüm kesimlerini yaşamsal tehdit altında bulundurmaktadır. Bununla birlikte, sağlık ortamındaki şiddete, kışkırtılmış sağlık talebine, nitelik kaybı yaşatılan tıp ve uzmanlık eğitimine, yetersiz koşullar ve donanım eksikliğine, sevk zinciri olmamasına, performans ve ciro baskısına, hukuksuz Kanun Hükmünde Kararname’ler ve güvenlik soruşturmalarına, bilim ve akıl dışı tıp uygulamalarına, etik değerlerdeki erozyona, emeklilikteki mağduriyetlere, Şehir Hastanesi denilen heyulalara ve idari baskılara rağmen, yine de tüm direncimizle hekimlik yapmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
 
“YARININ HEKİMLERİNE KARŞI TARİHSEL SORUMLULUĞUMUZUN GEREĞİDİR”
Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları olarak ‘Hekimlik Yapmak İstiyoruz’ talebini tüm meslektaşlarımızla paylaşmak, hem bugünün hem de yarının hekimlerine karşı tarihsel sorumluluğumuzun gereğidir” diyen Yıldırım, “14 Mart Tıp Haftası’nda, sağlık hizmetini gereği gibi yerine getirebileceğimiz bir ortamın ve koşulların sağlanması talebimizi; Hükümet’e, Sağlık Bakanlığı’na, YÖK’e, üniversitelere ve kamuoyuna haykırıyoruz; hekimlik yapmak istiyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
 
Sevi Gözay UĞURLU