Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası(ÇTSO) Şubat 2020 ayı olağan Meclis toplantısı ÇTSO Kongre Fuar Merkezinde gerçekleştirildi. Ülke ve Çanakkale gündemi konuşulduğu toplantıda Meclis Başkanı Osman Okyay, Çanakkale’nin yakın geleceğin en parlak şehirlerinden biri olmaya aday olduğunu yürekten inandığını söyledi. Okyay, “Çanakkale’yi, insan kaynağından lojistik avantajına, turizm potansiyelinden tarımsal üretim gücüne kadar tüm kritik becerilerini akıllı bir planlama ile artırarak yeni çağın Truva’sı haline getirebiliriz. Bu meydan okumanın hem bu kentin genetik kodunda var olduğuna hem de bizim sorumluluğumuzun bu olduğuna inanıyorum” dedi.
 
ÇTSO Kongre Fuar Merkezindeki toplantıya oda yönetimi ce meclis üyelerinin yanı sıra, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir’in konuk olarak katıldı. Toplantı, Meclis Başkanı Osman Okyay'ın açılış konuşmasıyla başladı. Umutla girilen 2020 yılının pek çok acı haberle birlikte geldiğini kaydeden Okyay, “Dünya, şu ana kadar bini aşkın insanın ölümüne yol açan Coronavirüs’ün etkisiyle adeta kabuğuna çekilmiş urumda. İçeride de üzücü haberler peş peşe geldi. Öncelikle Elazığ depremi, Bahçesaray çığ afeti ve piste inişte kaza yapan uçakta hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Ve elbette Suriye’de rejim unsurlarının saldırılarında şehit düşen askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar ve ülkemize sabırlar diliyorum. İstiklal marşımızın müellifi, vatan şairi Mehmet Akif, ‘Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize’ başlıklı şiirinde şöyle der: ‘Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez’. Hep söylüyorum; bu ülke iki yüz yıldır gerçekten çok zor dönemler yaşadı. Tabiri caizse ateşten günlerden geçtik. Her defasında alnımızın akıyla tüm meydan okumaların üstesinden geldik. Bu zor günleri de ayrışarak değil, tek yürek olarak kazasız belasız atlatabileceğimize inancım tam. Çünkü bu ülkenin insanına, bu toprakların mayasına inancım sonsuz. İnşallah yılın geri kalan bölümünde hep iyi haberler alırız” dedi.
 
“BİZİ GÜÇLÜ KILACAK EN BÜYÜK SİLAH, NİTELİKLİ ÜRETİM EKONOMİSİNİ EGEMEN KILMAK”
Okyay şöyle devam etti; “Hafızalarımızı tazelemek gerekirse, 2019 yılına, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiğimiz 2018 yılının ortasından itibaren karşı karşıya kaldığımız kur atağının tetiklediği bir türbülansın etkisinde girmiştik. Geçtiğimiz yılı, ekonomide zayıf kaslarımızı güçlendirme, yaralarımızı sarma, bozulan makro dengeleri yeni bir seviyede sabitleme çabalarıyla geçirdik. 2018 yılının son çeyreğinde yüzde 2.8, geçen yılın ilk iki çeyreğinde sırasıyla yüzde 2.3 ve yüzde 1.6 daralan ekonomi, üçüncü çeyrekten itibaren yüzde 0.9’luk pozitif sonuçla yeniden büyüme patikasına girmiş görünüyor. Göstergeler, yılın son çeyreğinde yüzde 5 civarında bir büyüme yaşadığımıza işaret ediyor. Yeni Ekonomi Programı da, yılın ilk iş dünyası buluşmasını Çanakkale’de yapan Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ın da altını çizdiği gibi 2020 yılında yüzde 5 büyüme öngörüyor. Bu büyümeyi finanse etmek için kredi hacmini yüzde 15-20 artırmaya dönük bazı düzenlemeler hâlihazırda yapılmış durumda. Faizlerdeki gerileme tedricen devam ediyor. Coronavirüs gibi olağanüstü gelişmelerin negatif etkisi yayılmazsa 2020’nin bu çizgide gideceğini beklemek gerçekçi görünüyor. Geride bıraktığımız yılın, dünyanın ve Türkiye’nin çok çeşitli zorluklarla sınandığı bir yıl olarak pek de iyi hatırlanmayacağına hiç şüphe yok. Dünya, 2008 krizinden bu yana yalpalamaya ve rota aramaya devam ediyor. Uluslararası kurumların işlevinin zayıfladığı, küreselleşmenin gerilediği, gelir dağılımının iyice bozulduğu, birliklerin dağıldığı, yeni paktların kurulduğu, jeopolitik risklerin arttığı, medeniyetler çatışmasının yükseldiği, ticaret savaşlarının zirve yaptığı ve küresel liderlik açığının dünyayı bir kaos görüntüsüne soktuğu zor zamanlardan geçiyoruz. Ülke olarak, belirsizliklerin bu kadar yüksek olduğu bir iklimde yolumuza daha güçlü devam edebilmemiz için güçlü ve zayıf yönlerimizi, karşı karşıya olduğumuz risk ve fırsatları çok iyi analiz etmemiz ve herkesten çok çalışmamız gerekiyor. Yaşadığımız yüzyılda sadece haklı olmanın yetmediğini aynı zamanda güçlü de olmak gerektiğini yaşayarak öğrendik. Bakın, iki yıldır dünyayı allak bullak eden ABD-Çin ticaret savaşları, Çin’in Amerika’dan 50 milyar doları tarımsal ürün olmak üzere 200 milyar dolarlık ithalat yapma taahhüdü vermesiyle sona erdi. Bir gün ABD, İran’la savaşın eşiğine gelirken ertesi gün virüs salgını dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin’i atom bombası düşmüş hale getirebiliyor. Büyük resim bu. Böyle bir resimde bizi güçlü kılacak en büyük silah, hiç şüphesiz nitelikli bir üretim ekonomisini egemen kılmak. Teknolojiden finansmana, lojistikten insan kaynağına; nitelikli üretim ekosistemini yeşertecek tüm girdileri terzi titizliğiyle ülke ekonomisinin üzerine oturtmamız şart. Bunu yaptığımız zaman sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi yakaladığımızı; yatırımların arttığı, işsizliğin azaldığı, risk priminin daha da düştüğü bir Türkiye’ye ulaştığımızı inşallah hep birlikte göreceğiz.”
 
“ÇANAKKALE’Yİ YENİ ÇAĞIN TRUVA’SI HALİNE GETİREBİLİRİZ”
Çanakkale’nin yakın geleceğin en parlak şehirlerinden biri olmaya aday olduğunu yürekten inandığını kaydeden Meclis Başkanı Osman Okyay, “Bu kentin rekabet gücü potansiyelinin farkında olmamız lazım. İstanbul Üniversitesi’nin geçen ay açıkladığı İller Arası Rekabet Endeksi’nde Çanakkale 15’nci sırada çıktı. Ekonomideki türbülansa rağmen gücümüzü koruduğumuz görülüyor. Çanakkale’yi, insan kaynağından lojistik avantajına, turizm potansiyelinden tarımsal üretim gücüne kadar tüm kritik becerilerini akıllı bir planlama ile artırarak yeni çağın Truva’sı haline getirebiliriz. Bu meydan okumanın hem bu kentin genetik kodunda var olduğuna hem de bizim sorumluluğumuzun bu olduğuna inanıyorum. Dış ticaret dengesi başta olmak üzere ülkeye aldığından fazlasını veren kentimizin gücüne inanıyorum” diye konuştu.
 
“2019 YILI İSTATİSTİKLERİ BİZLERİ UMUTLANDIRIYOR”
Daha sonra kürsüye gelen ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Semizoğlu, geçtiğimiz ayki toplantıdan bu döneme kadar yapılan çalışma ve aktivitelerle ilgili bilgi verdi. 2020 yılının ilk iş gününde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Çanakkale’de gerçekleştirdiği toplantıda önemli ve müjdeli haberler vermesi ardından ekonominin gidişatına yönelik umutlarının arttığını dile getiren Semizoğlu, “2019 yılı istatistikleri bizleri umutlandırıyor. İhracatımızın bir önceki yıla göre % 2 artış göstermesi, enflasyonun hedeflenenin altında gerçekleşmesi, ilave olarak 2020 yılında Merkez Bankası faiz oranlarında indirime gidilmesi, kamu alacaklarının gecikmesi ve gecikme faizlerinde indirim yapılması bizlere moral vermiştir. Her zaman dediğimiz gibi iş dünyası güven ortamında yatırım yapan şevki artan bir camiadır. Odamızda yapılan toplantıda bankaların aldığı ücret ve komisyonların yüksekliği de dile getirilmişti Sayın Bakanımıza. Bu hafta başında bankaların aldığı ücret ve komisyonlara sınırlandırma getirilen yeni düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemeye göre; ticari müşterilerden alınabilecek ücret, masraf ve komisyon sayısı 2400’den 51'e, finansal tüketiciler için ise 20'den 16'ya indirildi. EFT ücretlerine hem ticari hem de finansal tüketiciler için üst sınır getirildi. 6 ila 850 TL arasında değişen EFT ücretleri 1 ila 100 TL arasında sınırlandırıldı. Bu olumlu gelişmeler, sesimizin dinlendiği hissettirildiği için öncelikle bizleri motive ediyor, moral veriyor ve ardından ekonomimize de katkı olarak yansıyor” diyerek konuşmasına başladı.
 
830 ÜYENİN KAYDI ASKIYA ALINDI
Her yıl Ocak ayında üye kayıtlarının güncellenmesinden yönetim kurulunun sorumlu olduğunu aktaran Başkan Semizoğlu, “Son iki yılda aidat ödeme yükümlülüklerini yerine getirmeyen üyelerimizin kaydını askıya almak durumundayız. Bu yıl 830 üyemizin kaydı askıya alındı. Bu bizleri üzüyor. Ama bu tahsilat tamamen bizim yapmamız gereken bir şey. Kendi kararımız değil. Uzun süre aidat ödemeyen üyelerimizin de tahsilatını yapmak bizim sorumluluğumuz. Yönetim Kurulu bundan sorumlu. Ben huzurlarınızda bunu Meclis’e duyurmak istiyorum. Bir yazı daha yazacağız. İşlem yapmadığımız zaman biz suçlu durumuna düşeceğiz. Bu konuyla ilgilenmenizi eşinizi dostunuzu bu konuda uyarmanızı önemle rica ediyorum arkadaşlar. 830 üyemizin üyeliğini askıya almak durumunda kaldık Ocak ayında” dedi.
 
“ASLINDA ÇANAKKALE’DE İŞSİZLİK YOK”
İŞKUR tarafından 2019 yılında Türkiye’de 1.490.276 kişinin işe yerleştirildiği, bu sayının Çanakkale için 8.463 olduğu bildiren Semizoğlu, “İstihdam seferberliği kampanyasında bize verilen hedef 7 bin 500 idi. Biz hedefi 8 bin 463 olarak Gerçekleştirmişiz. Çanakkale işsizlik oranı Türkiye ortalamasının hemen hemen yarısı. İşverenler vasıflı eleman bulamadığından şikayet ederken iş arayanlar masa başı iş istiyor. 2019 yılında Çanakkale’de ödenen işsizlik ödeneği ise toplam 47 milyon TL. Aslında Çanakkale’de işsizlik yok. Çanakkale’de ve Türkiye’nin birçok yerinde iş beğenmeme var. Fazlasıyla sosyal bir devletiz ama fazla sosyalleşildiği zaman da insanlar çalışmaktan kaçınıyor, evde oturunca birtakım sosyal haklardan yararlanıyor. Bunların revize edilmesi gerektiğini şahsen düşünüyorum. 2018’de 23 milyon olan işsizlik ödeneği 2019 yılında 47 milyon olarak ödenmiş. İŞKUR istatistiklerine göre Çanakkale iş dünyası yine de umutlu. Türkiye genelinde işyerlerinin % 19,3’ü istihdamın artacağını öngörürken Çanakkale’de bu oran % 27,8” diye konuştu.
 
“OTOGARIN FİZİKİ DURUMU REZALET”
Otogar konusu çok uzun süredir odanın gündeminde olduğuna dikkat çeken Başkan Semizoğlu, “Belediye ile şifahen olarak 7-8 defa görüştük. Sayın başkan ile görüştük, yazışmalar yaptık. Otogar Çanakkale’mizin girişi, Havaalanının girişi, diğer karayolunda girişte üç noktamız var. Birisi Eceabat, diğeri İzmir yolu diğeri Bursa yolu. Otogar’da bunlardan birisi. Otogarın fiziki durumu rezalet. Bunu defalarca dile getirdim. Otogarda gelen yolcu bekleme salonu yok. Yenice, Çan, Lapseki, Ayvacık ilçelerimizden Çanakkale’ye gelen otobüsle gelmeyi tercih eden vatandaşlarımız ya ehliyeti yok yaşlı insanlar ya arabaları yok yoksul insanlar. Dolayısıyla gerçekten hizmete muhtaç insanlar. Biz dört yıldır gelen yolcu bekleme salonu konusunda, tuvaletlerin iyileştirilmesi konusunda bir arpa boyu yol kat edemedik. Bunları huzurunuzda, basının huzurunda paylaşmak istedim ki, yazışma ile bu iş olmuyor. Bunun siyasi malzeme olarak yapılması beni daha da üzüyor. Ben herkesi samimiyete davet ediyorum ve bu sorunun Çanakkale halkı için çözülmesini talep ediyorum” cümlelerini kurdu.
 
Semizoğlu’nun konuşmasının ardından Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, konuk olarak katıldığı ÇTSO Meclis toplantısında 2019 yılında gerçekleştirilen faaliyet ile önümüzdeki dönem planlanan projeler hakkında bilgilendirmelerde bulunan bir sunum yaptı. Kaşdemir, yaklaşan Çanakkale Zaferi’nin 105’inci yıldönümü törenlerine ilişkin hazırlık çalışmalarını da aktardı.
 
“ÇANAKKALE HASTA BİR ŞEHİR”
Toplantının diğer bölümünde Meclis üyeleri söz alarak düşüncelerini ifade etti. Meclis üyesi Burak Kunt yaptığı konuşmayla dikkat çekti. Birkaç konu üzerinde tespitlerde bulunmak ve de temennilerini dile getirmek için söz aldığını belirten Kunt, “Bu cümleyi üzülerek sarf ediyorum maalesef ki Çanakkale hasta bir şehir. Çanakkale’m, güzel memleketim, doğduğum, büyüdüğüm bu güzel şehir, potansiyeli ile dünyayı kıskandıran bir şehir olmasına rağmen rakip şehirlere ve global dünyanın değişim hızına hiçbir zaman ayak uyduramayan, fırsatları her geçen gün kaçıran bir şehir. Bunu sebebini isterseniz siyasilere, isterseniz bürokratlara bağlayabilirsiniz. Ya da her ikisine birden bağlayabilirsiniz. Fakat bugün asıl vurgulamak istediğim nokta; sivil toplum örgütlerinin yapabilecekleridir. Bugün vurgulamak istediğim, birlik ve beraberlikte ne kadar zayıf olduğumuzdur. Kısacası bugün söylemek istediğim tek şey, biz olmanın ne denli önemli olduğudur. Tarihi Alan Başkanlığı güzel denk geldi. Çanakkale dalış turizminde ciddi bir atılım yapmakta, bu da çok önemli bir konu. Bu konuya bizzat ben Temmuz 2019 Belediye Meclisi toplantısında bir sunumla dikkat çektim. Bir Komisyon kurulmasını istedim. Bu konunun uzmanı değilim. Bu komisyonun da Çanakkale’de bir alt yapı oluşturması gerektiğini düşündüm. Bu konuyu çok önemsiyorum. Eylül 2019 ayında da bu Turizm Komisyonunu kurduk fakat ne yazık ki Eylül’den bugüne kadar Çanakkale Belediye’sinin bu komisyonunda tek bir toplantı dahi yapamadık. Bakın Eylül’den bugüne. Niye biliyor musunuz? Şu sebeple; yerel iktidar partisinin iki tane belediye meclis üyesi toplantıya katılmıyor. Hiçbir toplantıya gelmiyorlar. Bir başkan ve başkan yardımcısı bile seçemedik. Telefon ile arıyoruz, telefonlara çıkmıyorlar. Mesaj atıyoruz, mesajlara cevap vermiyorlar. Dedim ki nasıl olsa belediyenin meclisine gelecekler. 20 dakika öncesine toplantı koydum. Belediye Meclisi’ne geç kalmak pahasına rağmen yine gelmediler. Çanakkale’nin %100 faydasına olacak bir iş için maalesef böyle bir tutum var. Maalesef ki diyorum tekrardan dili, klavyesi güçlü, sesi gür çıkanlar icraat yapmaya gelince ortalıkta görünmüyorlar. Eleştirmeye gelince en ön sıradalar ama hadi hep beraber iş yapalım dediğimiz zaman maalesef ki yoklar. Bu sebeple sayın yönetim kurulumdan ve turizmciler komitesinden bir istirhamımı arz ediyorum. Bu konuyu lütfen kısa bir çalışma yapsınlar veya belediyeye bir yazı yazsınlar. Belediyeyi en azından orada sıkıştıralım. Bu çok önemli bir konu, Çanakkale’nin çehresini değiştirecek bir konu. Çanakkale’yi bambaşka bir yere getirecek bir konu. Ama biz bu konuda merkezde hiçbir şey hazırlık yapmıyoruz. Hiçbir planımız yok. Hatta bu konu yokmuş gibi davranıyoruz” dedi.
 
“ÇANAKKALE’NİN EN BÜYÜK PROBLEMİ KAPALI KAPILAR ARDINDA YAPILAN SİYASET”
Geçtiğimiz dönemlerde Belediye Meclisi’nde yaşanan ve Çanakkale’de adeta gündem yaratan ‘sessiz boru’ konusuyla ilgili de bir gelişmeyi aktaran Kunt; “Değerli arkadaşlarım bir diğer konu olarak geçtiğimiz aylarda hepimizin bilgisi dahili olan bir tartışma yaşandı. Sessiz boru. Bu konu ile ilgili belediyenin geri adım attığı tam doğru olmasa da, sektörün lideri olan rakip bir firmayı dışarıda bırakan bir karar olsa da, bir standart getirilmiş. Bu konuda bir müjde vermek istiyorum hepinize. Şuan da tüm firmalar yeterlilik belgelerini tek tek alarak Çanakkale Belediye’sine sunuyorlar. Kararın alındığı 2017 yılından beri standartsız, yeterlilik belgesiz yapılan bu iş itirazlarımız neticesinde kısmen de olsa adaletli bir şekilde işlemeye başlamıştır. Bu bir müjdedir. Demek ki mücadelemiz bir şeyleri değiştirmiş. Demek ki kamuoyunu yanlış bilgilendirmemişiz. Umudum şudur. Eksik kalan taraflarının da biran önce düzeltilmesi. Bu konuda da Sayın Belediye Başkanımız Ülgür Gökhan’a yazılı olarak bilgi verdik. Bu müjdeli haberden sonra biraz da sitemlerimi dile getirmek istiyorum. Bu süreçte belediyenin kazanan ittifakı belediye meclis üyesi olarak bu süreci kapalı kapılar ardında da pekala halledebilirdim. Başkan bizim başkan, belediye bizim Belediye. Giderdim bu işi halledelim başkanım derdim ve hallederdim. Ama ben böyle yapmadım. Niye derseniz? Ben Çanakkale’nin en büyük probleminin kapalı kapılar ardında yapılan siyaset olduğuna inanıyorum. İşte bu sebeple de inandığım bildiğim detaylarına hakim olduğum bir konu üzerinde mücadele ettim. Bu süreçte Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nın Yönetim Kuruluna ve Yönetim Kurulu Başkanımız Selçuk Semizoğlu’na verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum. Fakat ne yazık ki buradan kendi odamdan gördüğüm desteği konunun ana muhatabı olan ne müteahhitlerden, ne makine mühendisleri odasından, ne de herhangi bir sivil toplum kuruluşundan görmedim. Hepsiyle birebir görüşmelerimizde bu konuyla ilgili dert yanmalarına rağmen iş basın önünde destek vermeye geldiğinde hiç kimse ortalıkta yoktu. Ama olsun biz mücadele ettik. Devam ettik iftiralara uğradık. Kamuoyunu yanlış bilgilendirilmekle suçlandık. Olsun varsın biz dik durduk, sonunda da kazandık. Sonunda kazanan millet oldu, Çanakkale oldu. Bu kazanç benim değil, bu kazanç odanın da değil. Bu kazanç sadece bir boru mevzusu da değil. Bu kazanç dik durduğumuzda, bir olduğumuzda bu şehirde kimsenin karşımızda duramayacağının en önemli göstergesidir. ‘Yarın işiniz düşerse bize taş koymasın’ korkusunun bu şehri baskısı altına aldığını düşünüyorum. Hangi partinin ya da hangi kurumun önemi olmadan konuşuyorum. Bize verilen bu korkunun bu şehrin gelişiminin önündeki en büyük engel olduğuna inanıyorum. İşte biraz önce bahsettiğim siyasi yada bürokratların hatalarını veya kurumlar arasındaki iletişim eksikliğinin veya kurumlar arasındaki kavgaların tam çözümü bir olmaktır. Bir olmalıyız, sivil toplum kuruluşları yöneticileri olarak konuşmalıyız. Belediye başkanı ile de konuşmalıyız. İnandığımız konu hakkında tıpkı Selçuk başkanımın bakan beyin karşısında konuştuğu gibi bakanlara da konuşmalıyız. Ama sadece bu işi Selçuk başkana bırakmamalıyız. Biz de konuşmalıyız. Meclis üyeleri olarak bizler de konuşmalıyız. Sivil toplum kuruluşları bir olursa, inandıkları doğruların arkasında durabilirse bu şehrin gelişiminin dünya seviyesine çıkacağına asla şüphem yoktur. Mücadelenin içindeki insanların büyüklüğü değildir önemli olan. Önemli olan insanın içindeki mücadele azminin büyüklüğüdür” ifadelerini kullandı.
 
Ersan KÜÇÜKKURU