Katıldığı radyo programında Çanakkale ziraatını değerlendiren Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İsmail Kaya, bunların nedenlerini sıraladı. Kaya, “Bir sürü ürünün bir arada yetiştiği bir şehirde yaşıyoruz. Çanakkale tarımı demek Türkiye tarımı demek. Dolayısıyla birçok ürünün bir arada yetiştiği bir yerde yaşıyoruz ve pazara gittiğimizde kendi ilimizden çıkan ürünlerin bile pahalı olduğunu görüyoruz. Bunların sebeplerini iyi araştırmamız lazım. Bunların nedenlerini irdelememiz lazım. Bunun başlıca sebepleri; üretici geçmiş yıllarda diktiği ürünlerden para kazanamadı.  Domates dikti, 50 kuruşa domates satmak zorunda kaldı, para kazanamadı. Elma yetiştirdi, elmayı istediği fiyata veremedi. İstediği rakamları kazanamadı. Bazı ürünleri üretmemeye başladı. Bir sebep bu. Diğer ikinci sebep, geçtiğimiz yıllarda burada il tarım müdürlüğümüz ile birlikte domates üzerine konuşursak, tuta zararlısıyla ciddi şekilde bir mücadele verdik. Burada bir farkındalık yaratıp, bu hastalığın üreticilerimizin başından gitmesi için her türlü çalışma yapıldı ama başarılı olduğumuz yerler oldu olmadığımız yerler oldu. Pazarda pahalı olmasının sebeplerinden biri de hastalıklarla mücadelede bizim çabalarımızın zaman zaman boşa çıkmasından dolayı piyasanın talep ettiği ürünü bizim arz edememiş olmamız. Bir üçüncü ayağı da bizim tarlada ürünümüzü makul fiyatlara çıkarttığımız ürünü pazaryerinde aracıların girmesi ile beraber fiyatların yukarı çıkmasından kaynaklanan fiyat artışı” dedi.
 
“BİR KİLO PATLICANIN 20 LİRA OLMASI DOĞRU BİR ŞEY Mİ?”
“Bununla alakalı ne yapmamız gerekiyor” diyen Kaya, “Biz zaman zaman kendi meclisimizde bunu konuşuyoruz. Burada üretici olarak aynı zamanda tüketiciyiz. Domatesi üretiyoruz ama diğer ürünleri tüketiyoruz. Burada hem üreticiyi hem tüketiciyi korur hamleler yapmamız gerekiyor. Ürettiğimiz ürünlerde fiyatlar aşağı iniyor veya yukarı çıkıyorsa, bunun için taban ve tavan fiyatı oluşturmamız gerekiyor. Bir ürünü üretici yetiştirmeden önce ‘bu sene domatesi 1 liradan aşağı satmayacağım’ diyebilmesi gerekiyor. Bu defa üretici fiyata takılmayacak tonaja takılacak. Hastalıklarla mücadeleyi nasıl başarırım diye düşünecek. Psikolojik olarak da üreticinin daha sağlıklı düşüneceğini düşünüyorum. Ama burada dikim planlamasını da güzel yapmak gerekiyor. Bunu kısa kısa konuşuyoruz ama bu söylediklerim üzerine konuşmak gerekiyor. Bir de tavan fiyatı oluşturmamız gerekiyor. Bir kilo patlıcanın 20 lira olması doğru bir şey mi? Hem üreticiyi hem tüketiciyi korumamız lazım. Bu olacak diye saplantımız yok ama buna benzer üreticiyi de tüketici de koruyan plan ortaya çıkması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
 
“EĞER BU İŞ ÇÖZÜLECEKSE, PROFESYONEL YÖNETİCİLERLE ÇÖZÜLÜR”
Kaya, kooperatifleşme ile ilgili olarak ise, “Çanakkale’de çok kooperatif var. Bazıları kepenkleri indirmiş, neden kötü yöneticilerden. Biz bu tarzda kooperatif dolu Çanakkale’de. Kooperatiflerin üreticileri zor durumda bıraktıklarını biliyoruz, takip ediyoruz. Şuanda icralık durumlarla uğraşan bir sürü kooperatif olduğunu biliyoruz. Eğer bu iş çözülecekse, profesyonel yöneticilerle çözüleceğini düşünüyorum ve kontrol etmemiz gerekiyor. Kimin ne yaptığını, ne işleri olduğunu devletin de kontrol etmesi, elini kooperatiflerin üstünde tutması gerekiyor” diye anlattı.
 
“DAHA UCUZ DAHA SAĞLIKLI ÜRÜN ALMASINA YARDIMCI OLALIM”
“Sadece ürünleri yetiştirmekle de bitmiyor, sağlıklı ürün yetiştirmemiz gerekiyor. Yerimizde saydığımız dönemler olmuş ama artık kafamızı kaldırıp, daha önceden atmadığımız adımları şuanda atmamız gerekiyor” diyen Kaya, “Yurtdışından gelen tohumları da kullanıyoruz. Bir sene çok kaliteli olan tohum, ertesi sene kendini hastalığa boğmuş. Üreticiyi bakım masrafına sokmuş oluyor. Bunu önüne geçmek için de çalışmalar yapmamız gerekiyor. İyi niyetli kişilerin bir araya gelerek, ortak akıllar üreterek üreticiyi ayakta tutmamız gerekiyor. Üreticiyi ayakta tutarsak tüketiciyi de korumuş olacağız. Daha ucuz daha sağlıklı ürün almasına yardımcı olalım” dedi.
 
“ÇANAKKALE HALKININ SAĞLIKLI YETERLİ ETE ULAŞMASI ÖNEMLİ”
Çanakkale’de hâl ve mezbaha konusunda ise Kaya, “Biz 20 yıl hâlsiz kaldık. Zirai donatımın gübre depolarını biz Çanakkale’de hal olarak kullandık. Kimyasal depoydu orası. Hepimizin taşın altına elini koyması gerek. Şimdi yeni halimize geçtik, yapanlara teşekkür ediyoruz. Ama 20 yıl neden bu alanı kullanmak zorunda kaldık diye soruyorum. Artık farklı olmamız lazım, bakanlığın da farklı bir şekilde geliştirmesi gerekiyor. Yerel yönetimlerin de kendini geliştirmesi gerekiyor. Fakat Çanakkale’de şuan mezbaha yok. Çanakkale halkının sağlıklı yeterli ete ulaşması önemli. Ürün sağlıklı mı değil mi? Ülkeye gelirken kontrolden geçiyordur ama ilimize geldiğinde de kontrolden geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Vatandaşın, ben bunu gönül rahatlığı ile alabilmesi gerekiyor” şeklinde düşündüğünü belirtti.
 
Gizem Tuğçe BAYHAN