Üniversite

Arkeolog Demir Assos’u mimari buluntularıyla kaleme aldı

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde arkeoloji eğitimini tamamladıktan sonra ‘Ölümsüzün Aşkı’ isimli kitabıyla ismini duyuran Devrim Demir bloğunda Çanakkale için önemli bir yer olan Assos’u mimari buluntularıyla inceleyerek kaleme aldı Demir’in yazısını haberimizde sizin için derledik.

Ölümsüzün Aşkı’ isimli kitabıyla arkeoloji konusunda ismini duyuran Devrim Demir arkeoloji eğitimini tamamladıktan sonra arkeoloji alanında çalışmalarına devam ediyor. Bloğunda ilgi çekici araştırmalara imza atan Demir geçtiğimiz yazılarından birinde Troas bölgesinin en ilgi çekici yerleşik düzendeki kentlerinden biri olan Assos’u bu çalışmada, mimari buluntularıyla inceledi.

Yazısında Demir; ‘’Her ne kadar ilk araştırma dönemlerinde tahrip edilmesine rağmen, iyi durumda korunmuş olan Assos Antik Kenti, hala tüm ihtişamıyla ziyaretçilerine ev sahipliği yapmaktadır. Bu çalışmada Assos Antik Kenti’nin, Athena Tapınağı, tiyatrosu, surları, bouleuterionu, gymnasionu, stoası, nekropolü, agorası, hamamı ve limanı gibi mimari unsurlarını görsellerle’ anlatacağız’’ dedi.
 
Asoss’ hakkında genel bilgi ile başlayan yazıda Demir; ‘’Çanakkale ili, Ayvacık ilçesi, Behramkale Köyü’nde yer alan Assos kentinde ilk kazılar, Amerikan Arkeoloji Enstitüsü adına, Joseph Thacher Clarke (1856-1920) ve Francis Henry Bacon (1856-1940) adlı iki genç mimar tarafından 1881-1883 yılları arasında gerçekleştirilir. Alman Robert Koldewey kazıda arkeolog olarak görev yapar.Assos kazısı, Amerikan Arkeoloji Enstitüsü’nün kurulmasından sonra gerçekleştirilmiş ilk kazı olması açısından önemlidir. Kazıda bulunan eserlerin 3/2’lik bölümü Osmanlı Devletine, 3/1 bölümü ise Amerikan kazı heyetine verilir. Üç yıl süren kazıda elde edilen bulgular iki geniş rapor ve Bacon’un kişisel gayreti ile bir kitap hâlinde yayınlanır. Kışın karlı günleri dışında aralıksız sürdürülen çalışmalarda özellikle Assos’un en önemli ve iyi korunmuş resmî ve dinî yapıları kazılır. Bunlar akropoldeki Athena Tapınağı, agoradaki bouleuterion ve stoalar, gymnasion, tiyatro, kiliseler ve şehrin batı kapısı önünde yer alan nekropolis alanlarıdır. 1883 yılından sonra açığa çıkartılan kalıntılar o dönemin koruma anlayışına göre, kendi kaderine terk edilir. Geçen süre zarfı içerisinde Assos’un söz konusu kalıntıları gerek insan, gerekse tabiat şartları yüzünden büyük ölçüde tahrip olur. Aradan geçen tam yüzyıl sonra, 1981 yılında Assos’taki kazı çalışmaları Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu tarafından yeniden başlatılır ve 23 Eylül 2005 yılında ölümüne kadar sürdürülür. İkinci dönem kazı sürecinde Athena Tapınağı ve tiyatroda kazılar yapılarak restorasyonları gerçekleştirilir. Bu iki alan dışında Alman bir ekip ile birlikte “Batı Nekropolisi”, konut bölgeleri ve Ayazma Kilisesi’nde de kazı çalışmaları yapılır. Kazı alanlarından “Batı Nekropolisi” mezarlarından elde edilen sonuçlar Asia Minor Studien serisinde yayınlanır. Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu döneminde kazı evi ve depo gibi önemli alt yapı ihtiyaçları kişisel gayretler ile tamamlanır.2006 yılında sonra Assos kazıları Prof. Dr. Nurettin Arslan tarafından yürütülmeye başlanır. Yeni dönem kazılarında kentin topogra?k haritasının çıkarılması, bilgi bankasının oluşturulması, şehrin gelişim safhaları, konut bölgesi, stoanın inşa ve kullanım safhalarının tespiti, nekropolis, arkaik iskân bölgesi ile Athena Tapınağı’nda restorasyon çalışmaları ilk beş yıllık program olarak hede?enir.’’dedi. 
 
Assos’un Lokasyonu bölümünde yer alan bilgilerde ise; ‘’ Assos antik kenti, Çanakkale ili, Ayvacık ilçesi, Behram Köyü sınırları içerisindedir. Çanakkale- Assos arasındaki uzaklık 85 kilometredir.Homeros’un İlyada destanında (XIII,1,50,56) Satnioeis ırmağının kıyısında ve sarp kayalıklar üzerine kurulmuş olan Pedasos, Assos kenti ile özdeşleştirilmektedir.Pedasos, Troya savaşı sırasında Akhalarca işgal edilmiştir. Homeros’un sözünü ettiği Pedasos’un Assos olduğu konusunda yeterli bulgu yoktur.Hitit Kralı I.Tudhalya’nın yıllıklarında geçen (M.Ö.13.yy) Assuwa adındaki kentin, Assos olabileceği ileri sürülmektedir.“Erlerin başbuğu Agamennon öldürdü Elatos’u, Elatos güzel akan Satnioeis ırmağı kıyısında sarp Pedasos’ta otururdu”[4] (İlyada, VI, 33-35)“Altes kralıdır savaş sever Leleglerin, Satnioeis kıyısında yalçın Pedasos’u tutardı elinde”[5](İlyada XXI, 85-87)Lesboslu Hellanikos, Assos’un M.Ö.7.yy.da, Lesbos’un Methymna kentindeki Aioller tarafından kurulduğunu aktarır. Assos’ta ele geçen Aiol lehçesindeki yazıtlar, bu göç hareketini destekler.M.Ö.560 yıllarında Lidya Krallığı topraklarına dahil olur.M.Ö.547 yılında, Lidya Krallığı’nın Pers Kralı Kyros tarafından ortadan kaldırılmasının ardından, Pers kontrolüne geçer.M.Ö.477-401 yılları arasında Troas’ın diğer kıyı kentleri gibi Assos da Attik Delos Deniz Birliği üyesidir.M.Ö.387 yılındaki Antalkidas Barışı gereğince, yeniden Perslere bırakılır. Daha sonra Assoslu banker Eubulus kenti yönetir ve kölesi Hermias yardımcısı olur. Eubulus’un ölümünden sonra, hakimiyet Hermias’ta olur. M.Ö.345 yılında Persliler Hermias’ı tutuklar ve öldürür. Tekrar hakimiyet Perslilere geçer.M.Ö.334 yılında, Makedonya Kralı Büyük İskender’in Granikos kıyısında, Perslileri mağlup etmesiyle Assos bağımsızlığına kavuşur.M.Ö.241’den itibaren Pergamon Krallığı hakimiyeti söz konusudur.M.Ö.133 yılında Pergamon Kralı III.Attalos’un vasiyetiyle Assos, Roma İmparatorluğuna dahil olur.İlion’da ele geçen bir yazıta göre; Assos, Hellenistik Çağ’da Troas kentleri arasında oluşturulan Şehirler Federasyonu’nun üyesidir.Eubulus, çok sevdiği Bithynia’lı kölesi Hermeias’ı, Platon’dan ders almak üzere Atina’ya gönderir.  Orada Aristoteles ile yakın dost olur. Tekrar Assos’a dönen Hermeias şehir yönetiminde bulunur. Aristoteles; yakın dostu Hermeias’ın daveti üzerine, M.Ö.347 yılında Assos’a gelir ve felsefe okulu kurar. M.Ö.345 yılında Hermeias’ın Perslilerce öldürülmesinden sonra, Assos’ta kalmanın risk olacağını düşünen Aristoteles, Atina’ya döner.’’
 
‘’Mermer değil, gri andezitten yapılmıştır ‘’
 
Asoss Athena Tapınağı hakkında ise; ‘’Arkaik dönemde inşa edilen tapınak, Anadolu’da tek dor düzenine sahip tapınaktır. Mermer değil, gri andezitten yapılmıştır. Tapınak teraslanan akropolis üzerinde kısmen kayalık alana yapılmıştır. Kentin en hakim yerine inşa edilmiştir.Tapınak 14,30×30,31 metre ölçülerindeki stylobat (temel) üzerine oturmaktadır. Tapınağın temeli tek merdivenlidir. Stylobatın batı ve güney duvarlarında, polygonal[6] duvar şeklinde süsleme yapılmıştır. Ana yapı ise 7,94×22,33 metrelik bir alanı kaplamaktadır. Tüm blokların yerleşiminde kenet sistemi kullanılmıştır.Girişi doğu yönünde olan tapınağın uzun kenarında on üç, kısa kenarlarında ise altı adet sütun bulunmaktadır.Opisthodomos’u olmayan Peripteros düzendedir. Cellanın etrafı tek sıra sütunla çevrilmiştir.Tapınak M.Ö. 540-530 tarihlerinde inşa edilmiştir. “Tapınağın tavanındaki taştan yapılmış kasetlerin bazıları, Hüdavendigar Camii’nin duvarlarının inşasında kullanılmıştır.”[7] Naos duvarları korunmamakla beraber zemin üzerindeki izlerden duvar kalınlığının 0,66 metre olarak her yerde aynı olduğu anlaşılmaktadır. Sütun çaplarının ortalaması ise altta 0,915 metre, üstte 0,628 metredir. Başlıkla beraber sütun yüksekliği ise 4,78 metredir.’’ ifadeleir yer aldı.
 
 
Assos Athena Tapınağı Frizleri’nin özelliklerini anlatan bölümde Demir; ‘’kenarlarında 5, uzun kenarlarında 12 olmak üzere toplam 34 friz bloğundan 15’i iyi korunmuştur. Friz betimlemeleri, doğu kültürü özelliği de olan, farklı konularda ve karışıktır. Frizlerde Lydia, Lycia, Atina, Corinth kültürleri bulunur. Frizlerinde İon düzeninden alıntılarda vardır. Alınlık kısmı ise boş bırakılmıştır.Helenistik Çağ’dan sonra, tahrip olan tapınağın taşları, Bizans döneminde başka yapıların inşasında kullanılmıştır. Tapınağın diğer kabartmalı blokları ise Padişah II.Mahmud tarafından 1835 yılında Fransızlara hediye edilmiştir. Amerikan kazılarının 1883’te sonlanmasıyla, tapınaktan çıkan mimari bloklar Amerika’ya ve İstanbul’a taşınır. Böylece taş bloklar Louvre, Boston, İstanbul ve Çanakkale müzelerine dağılmıştır. İyi korunmuş 15 friz bloğundaki konular ise Herakles-Kentaur mücadelesi, bir hayvana saldıran aslanlar, karşılıklı duran sfenksler, ziyafet sahnesi veboğalardır.Kabartmalı frizlerde üç ana grup saptamak mümkündür. Birincisi mitolojik konulu, ikincisi karşılıklı figür grupları ve üçüncüsü hayvan mücadelesi konulu frizlerdirKısa kenarlarında 10, uzun kenarlarında 24 olmak üzere toplam 68 metoptan, 10 tanesi korunmuştur.Bu korunan metoplarda ise; Akhileus, Priamos ve Hermes, Kentauros, Koşan iki erkek, Yaban domuzu, Süvari, Boğa üzerinde Eropau, Karşılıklı iki erkek, Kaçan kadını yakalayan erkek ve Karşılıklı oturan sfenksler konuları işlenmiştir.Kısa kenarlarında 10, uzun kenarlarında 24 olmak üzere toplam 68 metoptan, 10 tanesi korunmuştur.Bu korunan metoplarda ise; Akhileus, Priamos ve Hermes, Kentauros, Koşan iki erkek, Yaban domuzu, Süvari, Boğa üzerinde Eropau, Karşılıklı iki erkek, Kaçan kadını yakalayan erkek ve Karşılıklı oturan sfenksler konuları işlenmiştir.’’
 
 
 
İbrahim Akın KAZANCI