Üniversite

“Hocalarımızla bir aile kültürü kuracağız”

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, radyo programında üniversite hakkında gözlemlerini ve düşüncelerini kamuoyu ile paylaştı. Üniversite yönetimi ile ilgili duruşunu da belirten Murat, çalışkan üniversite öğretim üyelerine her zaman kapısının açık olduğunu belirtti.  

ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, yaptığı söyleşide ilk önce İstanbul’dan Çanakkale’ye gelişinde gözlemlediği farklılıklara değindi. Murat, “Onsekiz Mart Üniversitesi'ni aslında uzun yıllardan beri tanırım. Hemen hemen 25-30 yıldır her yaz istisnasız geldiğim bir şehir. Ama daha çok Biga'ya gelirim. Dolayısıyla Onsekiz Mart Üniversitesi'ni biliyorum. Eski rektörlerden Ali Akdemir hocaya da sevgilerimi iletiyorum, ailecek görüştüğüm bir insan. Yücel Hoca döneminde de bir kaç defa geldim, ziyaret ettim. Hatta bir plaket de bana vermişti, Biga'da. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nde, kariyer günlerinde. Yücel Hoca ile de belli bir samimiyetimiz vardır ama diğer hocaları tanımıyorum. Karşılaştıklarımız da oldu ama tanımıyorum diyebilirim. Buraya gelince daha fazla tanımaya başladım. Şöyle garip bir durum da oldu, Çanakkale'ye geldiğim ilk günden itibaren yoğun bir randevu talebiyle karşılaştım. İstanbul'da böyle bir söz konusu değildi. Mesela bulunduğum üniversitenin ilçe emniyet müdürünü, ilçe müdürlerini hiç tanımam. Diğer bürokratlar da böyle özel ziyarete geleyim demezler. Ancak çok özel dostluğum olanlar hariç. Dedim 1-2 hafta içerisinde bunları bir eriteyim. Bütün STK'lar, siyasi kurumlar, eğitim dünyası, iş dünyası, kaymakamlar, belediyeler, belediye başkanları... Bir noktada kestim. Çünkü ben üniversiteye geldim. Çanakkale ile ilgili de önemli projeler var ama benim için öncelik üniversitem. Üniversiteye ilk geldiğim günler bir tanışma kokteyli verdim. Çok yoğun bir katılım vardı. Beni gördüler, duygularımı düşüncelerimi anlattım, hedeflerimden bahsettim. Randevuları önemli ölçüde azalttım, tabii bu sırada bana sitem edenler oldu. Akademik kurulları toplamaya başladım, şimdi hemen hemen bitmek üzere. Meslek Yüksekokulları kaldı, henüz onları toparlayamadım” dedi.
 
"BU ÇOCUKLARIMIZI GELECEĞE ÇOK İYİ HAZIRLAMAMIZ LAZIM"
“Hocalarla yakinen tanıştıkça ümitlerim de arttı. Hocaların istediği fiziksel mekanlar ve kadrolar oldu” diyen Murat, “Fiziki imkanlar bakımından Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi çok kötü değil. Ama mesela öğrenci toplulukları var. Ben öğrencilere çok önem verdiğimi tüm akademik bilimlerde söylüyorum. 50 bin civarı öğrencisi olan devasa bir üniversite. Böyle bir üniversitede bütün rektörlerin de aynı duyguya sahip olduğunu düşünüyorum. Bu çocuklarımızı geleceğe çok iyi hazırlamamız lazım. Eğer biz kendi rahatımızı, geleceğimizi, ülkemizi düşünüyorsak bu yatırımı iyi yapmamız lazım. Son yıllarda YÖK düzeyinde çok ciddi atılımlar var. YÖK'ün bazı projeleri var mesela kalite, uluslararasılaşma, alan üniversiteleri, misyon odaklı üniversiteler ve araştırma üniversitesi. Üniversiteler arası YÖK'ün yapmış olduğu değerlendirmeler sonucunda 10 tane üniversite araştırma üniversitesi ilan edildi. Araştırma üniversitelerinin kadro imkanları da bol. Araştırma üniversiteleri bu unvanı kaybedebilir de yenileri gelebilir çünkü müthiş bir yarışma var. Şimdi girişimci üniversite indeksi yayınlanıyor. Ben de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde baktım, çok iyi proje yapan hoca var. Bütün akademik toplantılarımda da söylüyorum, ben böyle hocalara randevu vermiyorum. Direkt geleceksiniz diyorum. Çünkü zamanları değerli. Bu araştırma üniversitesinin kriterli patent almak, teknopark sahibi olmak, yüksek lisans-doktora mezunlarının nitelikleri, tezleri, uluslararası projeler, sosyal sorumluluk projeleri, topluma katkı sağlamak, yüksek dergilerde yayın yapmak, atıflar, girişimcilik faaliyetleri olması için hocaları teşvik ediyoruz” diyerek üniversitenin gelişimi için düşüncelerini aktardı.
 
“BİR HOCA İÇİN DE EN BÜYÜK SERMAYE YETİŞTİRDİĞİ ÖĞRENCİLERİDİR”
Rektör Murat, yönetim anlayışına da değinerek, şeffaflığın kendisi için çok önemli olduğunu belirtti. ”Yöneticilik gerçekten kolay bir iş değil, hele hocaları yönetmek” diyen Murat, şunları söyledi: “Ben burada sorun istemediğimi her yerde söylüyorum. Ben çok toleranslıyımdır 3-4 kere affederim ama kırmızı çizgilerim vardır. Tevazuyu çok severim. Benim yönetim tarzımı herkese anlatıyorum ve buna uygun yönetici isterim. Fedakâr olacak, vefakar olacak, cefakar olacak, çile çekecek. Ben üniversitede eğer bir şey ortaya koyabiliyorsam benim için en büyük değer odur. Bir hoca için de en büyük sermaye yetiştirdiği öğrencileridir. Beka sorunu, eğitimdir. İyi insan yetiştirirsek beka sorunu olmaz. Kadro sıkıntıları var tabii. Bu kadrolarda şeffaf olalım. Gizli kapaklı bir yapı oluşturmaya gerek yok ama ilkelerimiz olacak. Biz birlikte yürüyeceğiz, birlikte başaracağız. Tabii ki adalet, liyakat önemli ama sadakat de çok önemli. Benim ülkeme, öğrencilerime, araştırma-yayın kurumuna karşı, devlete ve millete karşı. Bir öğretim üyesinin her türlü siyasi görüşü olabilir fakat bu memlekete ihanet eden insanlara tahammül edemem. Görüşüm kesindir, bu konuda adalet ve liyakata bakmam.”
 
“KADROLARLA İLGİLİ ÜÇ KRİTER BELİRLEDİM”
Murat, “Bunun dışında kadrolarla ilgili üç kriter belirledim; birinci bekleme süresi. 3 yıl bekleyen olabilir, 5 yıl bekleyen olabilir. İkinci olarak ihtiyaç. Öyle bir anabilim dalı olur ki çok acil olur. Üçüncüsü ise başarı durumu, nitelikleri, puan durumu. Şöyle de bir şey var, bir tarafta beş yıldır bekleyen 100 puan almış biri vardır diğer tarafta da belki bir yıldır bekliyor daha yeni ama 1000-10.000 puan yapmış. Tercihim ondan yana olacaktır. Kurumuyla alakalı ilişkileri de önemlidir. Ben kurum kültürünü artırabilmek için her türlü mekanizmayı harekete geçirmeyi düşünüyorum. Hocalarımızla bir aile kültürü kuracağız. Daha önce YÖK Başkanımız bir-iki üniversiteyle ilgili bana teklifte bulundu. Olmadı, daha sonra Çanakkale'ye beni düşündüğünü söyledi. Ben de böyle bir sorumluluk madem bizden isteniyor, buraya manevi bir borcumuz da vardı. Yani çok kısa bir zaman önce bana bunun işaretini verdiler. Daha sonra kararname açıklandığında çok fazla tebrik aldım. Hemen hemen hepsine dönüş yapabildim. İnsana saygı duymak çok önemli” diyerek düşüncelerini açıkladı.
 
"GÖNÜLLERİ FETHEDEN İNSANLAR LİDER OLUR"
“Ben burada klasik bir yönetici olmak istemiyorum. Çünkü yöneticilik biraz daha formal yetkiyle donatılmış, resmi otoriteyi temsil eden kişidir yönetici. Lider olmaya talip olmak lazım” diyen Murat, ”Gönülleri fetheden insanlar lider olur. Cihanları fethedenler unutulabilir ama gönüllere taht kuran insanlar unutulmaz. Eğer biz gönülleri fethedebilirsek, cihan sultanlarından çok daha etkili oluruz. Her bir fakültenin de Çanakkale'ye yönelik katkıları vardır. Tüm hocalara söyledim bununla ilgili projeler bekliyorum. Hep diyorum, üniversiteyi ekonomik bir meta olarak görmeyin. Üniversitelerin kurulmasında yerel birimler gelir de istiyor. Tabii ki yerel birimleri dikkate alacağız. Çünkü benim hedeflerimden ilki öğrenci, ikincisi araştırma-yayın faaliyeti, üçüncüsü toplumsal katkı. Hoca, toplumla iç içe girecek” diye konuştu.


"ÇANAKKALE RUHUNA AYKIRI HAREKETLERİ İSTEMEM"
Rektör Murat, Çanakkale’nin kendisi için çok önemli olduğunu söyleyerek, “Öyle bir şehirdeyiz ki... Çanakkale aslında Türkiye demek. Burada yatan şehitler, bütün bu gönül coğrafyasını ilgilendiren alanlardan gelmişler. Öğrencilerimizde, Çanakkale halkında bu ruhu canlandırmamız lazım. Çanakkale ruhuna aykırı hareketleri istemem. Ben, bu ruhu benimsiyorum. Biz, büyük asil bir milletiz. Irkçı değiliz. Biz herkese geniş milliyetçilik kavramıyla yaklaşıyoruz. Benim vatanıma, milletimi, dinime asla laf getirtmem, kırmızı çizgilerimdir. 25-30 yıldır buraya gidip gelmeme rağmen asla İstanbul dışında bir şehirde yaşanılabileceğine ihtimal vermiyordum. İstanbul virüs gibidir. Ama buraya geldikten göreve başladıktan sonra bir hafta İstanbul'a gittim Bostancı'da indim arabaya bindim ve ilk defa dedim ki ben bu İstanbul'da nasıl yaşamışım bir an önce Çanakkale'ye gitmem lazım. Zannediyorum ki ileride Çanakkale'ye ailecek yerleşiriz. Çanakkale gerçekten çok güzel bir şehir” yorumlarında bulundu.
 
Gizem Tuğçe BAYHAN