Evet evet yanlış duymadınız aynen böyle oluyormuş, Osmanlı'nın zamanında.


 
Evet evet yanlış duymadınız aynen böyle oluyormuş, Osmanlı'nın zamanında.
Bende diyordum ki kendi kendime benim bu musiki dinleme merakım nerden geliyor...
Meğerse işin ucu taaaa dedelerimin zamanına dayanırmış ta benim haberim yokmuş! İneceğim şimdi çocukluğuma gideceğim geçmişime başlayacağım, Ali babanın bir çiftliği varmış çiftliğinde inekleri varmış diye söylemeye görecekler... Bu tür şarkılar hangi duygulara hitap ediyor acaba?
Şimdi efendim bu yazıyı gazeteye yollayıp size de okuttuktan sonra bırakıp telefonu elimden bakacağım bakalım ben en çok hangi makamları dinlemekten hoşlanıyormuşum? Ona göre bir teşhis koyacağım kendi kendime.
Makam dediysek, yok benim öyle makam sevdam koltuk kaygım iktidar kavgam!
Musiki makamından bahsediyorum.
Ruh ve akıl hastaları 18. yüzyıla kadar Avrupa'da şeytanla işbirliği yapan mel'un mahluk muamelesi görür, çok defa diri diri yakılırlarmış... Osmanlı'ya göreyse bu çeşit hastalar "meczup" imiş... Allah'ın cezbesine kapılmış zavallı ,"Allahlık" insanlarmış...
Delilere ayrı hastanelerde bakılırmış, bu müesseselere "Darüşşifa" halk arasında ise "Tımarhane" denirmiş...
Deliler burada musiki ile tedavi edilirmiş...
Hastalığın çeşidine göre Türk musikisi makamları kullanılırmış...
Hüzzam makamı: Melal ve hüzün...
Saba makamı: Keder ve ümitsizlik...
Ferahnak makamı: Neşe, tabiat, kır ve bahar duygusunu...
Segah makamı: Dini ve tasavvufi zühd zevkini...
Uşşak makamı: Derin aşk duygularını...
Mahur makamı: Sert karakteriyle canlılığı...
Rast makamı: Alicenap hislere hitap edermiş...
Hastalar yalnız musikiyle değil, özel yemekler, çiçekler ve manzaralar ile de tedavi edilirmiş...
Özellikle kuş eti yedirilirmiş ( Hımm buraya kadar her şey tamamda ben kuş etine karşıyım ne olacak şimdi? Ben kıyıp da yiyemem öyle cici kuşların etlerini. Tedavim yarım kaldı gördünüz mü?) 
Neyse ben döneyim balıklarıma, kuşlarıma, müşterilerime. Tam yerine rast geldi manzara koydu gördünüz mü? "Olacak o kadar"
Her hastanın odasına iki pencere konurmuş, pencereler genellikle gül bahçelerine bakarmış.
Bu yöntemlerle "meczup"lar yeniden topluma kazandırılırlarmış...
Sonracıma müzikle delileri tedavi etme metodu 1956 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde' de uygulanmaya başlamıştır... 
Bizden özenmişler, besbelli.
Haydi hepinize güzel çiçekli, böcekli, manzaralı, bol demli çaylı günler olsun. Yeni hafta size gönlünüzden geçen tüm güzellikleri getirsin.
Hoş kalın.
Sevgiyle