Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası 2024 yılı Nisan Ayı Olağan Meclis Toplantısı ÇTSO Kongre ve Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Toplantının gündemini ekonomi oluşturdu. 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri sonrasında beklentiler ve Türkiye ile Çanakkale’de yaşanan gelişmeler konuşuldu.

Toplantının açılış konuşmasını yapan ÇTSO Meclis Başkanı Osman Okyay, sözlerine meclis üyelerinin geçmiş Ramazan Bayramını kutlayarak başladı. Bayram öncesinde yerel seçimlerin gerçekleştiğini anımsatan Okyay, “Birbiri içine geçen her iki süreçte ekonomik konular biraz geri planda kalmış gibi görünse de bayramdan dönüşle birlikte ekonomi ülke gündemindeki öncelikli yerini yeniden aldı. Mevcut zorluklara çözüm oluşturulması elzem hale geldi. En öncelikli ve ivedilikle neşter atılması gereken sorunumuz, enflasyon. Enflasyon hepimizin cebinden çalıyor. Milli paramızı pul ederken dar gelirliden sanayiciye kadar herkesin yaşamını, yaptığı işi etkiliyor. Enflasyon, kurda dalgalanma, yüksek ham madde ve emtia fiyatları ne yazık ki sanayide, ticarette istediğimiz performansı ortaya koymamızı engelliyor. Bugün için olduğu kadar önümüzdeki dönemde de bu durum çok önemli bir risk oluşturuyor” dedi.

“Kamu yatırımlarını ve harcamalarını kısacak yeni tedbirlerin de alınması gerekiyor”

Tüm paydaşların dayanışma sergilemesinin önemli olduğunu vurgulayan Okyay, “Kurdaki oynaklık ve artan ham madde fiyatlarının etkisiyle maliyet baskısı sürerken, bu durum tüketici fiyatlarına da olumsuz yansıyor. Ancak maliyet baskılarının ötesinde kimi örneklerde maalesef fırsatçıların da rol oynadığı fiyat hareketlerine tanık oluyoruz. Bu vesileyle enflasyonla mücadelede tüm paydaşların dayanışma sergilemesinin önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek, her fırsatta hükümetin enflasyonla mücadelede kararlı olduğunun altını çiziyor. Bu konuda kati politika izleneceği ve güçlü mali tedbirler alınacağı anlaşılıyor. Bunun ilk sinyalleri gelmeye başladı. Yine enflasyonu dizginlemek için politika faiziyle ilgili düzenlemeler yapıldı. Son olarak 21 Mart tarihinde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizini 500 baz puan artışla yüzde 45'ten yüzde 50'ye yükseltti. Bu noktada politika faizinin enflasyonu düşürmek için tek başına yeterli bir enstrüman olmadığı herkesin ortak görüşü. Bu nedenle mevcut tedbirlere ilaveten özellikle kamu yatırımlarını ve harcamalarını kısacak yeni tedbirlerin de alınması gerekiyor.

“Yaşanabilecek bir savaşın ilk faturalarından biri de maalesef Türkiye’ye çıkacaktır”

Bu esnada Türkiye’yi dünyadan ari düşünmenin mümkün olmadığını aktaran Okyay sözlerini şöyle sürdürdü “Çünkü epey zorlu bir uluslararası konjonktürün içindeyiz. Az kalsın geçtiğimiz cuma akşamı televizyonlarımızın başında, Ortadoğu’da bir savaşın başladığına tanık oluyorduk. İran’ın İsrail’e yönelik saldırısı şimdilik sembolik gibi kalsa da yarın öbür gün ne yaşanabileceğini kimse bilmiyor. Yani başımızda yaşanabilecek bir savaşın ilk faturalarından biri de maalesef Türkiye’ye çıkacaktır. Hali hazırda tırmanan jeopolitik riskler zaten altın ve petrol fiyatlarını yukarı çekerek enflasyon ve cari açıkla mücadelemizi olumsuz etkiliyor. Yeni bir savaş ise dünyaya olduğu gibi Türkiye’ye de yönelik risk primini artırarak işleri daha da çıkmaza sokabilir. Olumsuz senaryoların gerçekleşmemesini, bölgedeki sorunlara aklıselim bir çözüm yolu bulunmasını ümit ediyoruz.”

Türkiye’de kamu gelirine, bölgesel kalkınmaya, dış açığın kapatılmasına, milli gelirin büyümesine ve istihdamın artmasına olanak sağlayan turizm sektörü şansına sahip olduğumuza dikkat çeken Okyay, “Ülkemizin bu alandaki potansiyeli malumunuz. Ancak yıllardır en çok turist çeken ülkeler sıralamasında üst sıralarda yer almamıza rağmen, işin gelir boyutuna geldiğimizde diğer ülkelerden daha az gelir elde ediyoruz. İstikrarlı, sürdürülebilir ve sağlıklı şekilde büyüyen turizm ekonomisi yaratılamamasının kanaatimce temel iki nedeni var; markalaşma ve tanıtım ile ülke turizminin siyasi ve jeopolitik etkilerden arındırılamaması. Bu iki sorunun aşılıp turizm faaliyetlerinin daha da çeşitlendirilmesiyle katma değerli turistin ülkemize gelmesi ve kişi başına elde edilen turizm gelirlerinin 760 dolar seviyesinden bin dolar ve üzeri bir seviyeye taşınması, böylece turizmde 100 milyar dolar hedefine doğru ilerlenmesi mümkün olabilecektir. Bu konuyu, Türkiye genelinde 15-22 Nisan tarihlerinde kutlanan Turizm Haftası vesilesiyle gündeme getirmek istedim. Turizm, Çanakkale’miz için de çok özel bir sektör. Kentimiz tarihi, turistik, kültürel ve gastronomi değerleriyle çok büyük bir turizm potansiyeline sahip. Bu potansiyeli değerlendirmek üzere geçtiğimiz haftalarda odamızın liderliğinde farklı sektör paydaşlarıyla istişare toplantıları gerçekleştirildi. Çanakkale’nin gerçek anlamda bir turizm şehri olması, turizmden aldığı payın yükselmesi amacıyla üzerimize düşen görevi yerine getirmeye hazırız.”


Kaynak: Veysel Akın Salkın