İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, toplu açılış ve temel atma törenine katılmak üzere Çanakkale'nin Bayramiç ilçesine geldi.

Yıldırım Akbulut Meydanı'nda saat 10.00'da başlayan toplu açılış ve temel atma törenlerine katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, burada bir konuşma gerçekleştirdi. Çok sayıda vatandaşın katıldığı programda İmamoğlu, yaklaşan seçimlerden bahsederek, “Önümüzdeki seçimler çok önemli, yüzyılın seçimi. Çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatını etkileyecek Cumhuriyetimizin 100’ncü yıl seçimi” dedi.

Sabah erken saatlerde olmasına rağmen Bayramiçlilerin yoğun ilgisiyle karşılaşan İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda bitmesi gerektiğini ifade ederek kendisini dinleyenlere, “Sakın oyların bölünmesine izin vermeyin” çağrısında bulundu. Ayrıca, “Cumhurbaşkanının Kemal Kılıçdaroğlu olduğu yerde adalet olur. Cumhurbaşkanı Yardımcılarının da Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu olduğu yerde de icraat olur” diye sözlerine ekledi.  

“Bayramiç’i seviyoruz, Kaz Dağları'nı seviyoruz, memleketin her köşesini seviyoruz. Kaz Dağları'na gözümüz gibi bakmalı ve stratejik bir alan ilan etmeli ve tümden korumalıyız. Allah'ın bir lütfudur Kaz Dağları. Memleketin her köşesiyle ilgili akılcı, mantıklı harita, yolculuk belirlemez isek, memleket talan edilir ve gençlerimize, çocuklarımıza, yarınlarda gerçekten gurur duyacakları bir memleket bırakamamış oluruz” diyerek sözlerine başlayan İBB Başkanı Ekrem İmaoğlu konuşmasında şunları söyledi;
 
“BU DEVLETİN HER KURUMU BİZİM KURUMUMUZ”
Biz belediye başkanı olup da muhalefet partisinden belediye başkanı olduğunuzda nasıl ayrımcılık yaşarsınızın nasıl problem çıkarılır, işiniz engellenir bunun böyle çok komik çok trajik hallerini ve konularını yaşadık. Bunların hepsi Sona erdireceğiz. Nasıl sona erdireceğiz? Hükümet belediye iş birliği nasıl yapılır, nasıl ahlaklı davranılır? Allah aşkına hiçbirinizin aklı alıyor mu? Şimdi milletçe seçtiniz başkanımızı Bayramiç’i yönet diye.  Sayın Cumhurbaşkanı başka partiden, hükümet başka partiden olabilir. Ama bu devletin her kurumu bizim kurumumuz. Yani bugün Bayramiç Belediye Başkanı aslında devletin bir kurumunu yönetiyor. Ben de İstanbul gibi dünyanın en büyük kentlerinden birisinin, ülkenin göz bebeğini yönetiyorum. Ama onlar şöyle bakıyorlar bugünün iktidarı. Eğer benim partimden değilsen sen yoksun ve benim partimden değilsen, hatta sen yoksunun ötesinde ne yazık ki düşmanca tavırları bile görebiliyoruz.
 
“BİZ BU MEMLEKETE AHLAKI, ERDEMİ GETİRECEĞİZ”
Kalkıp televizyonda ‘topal ördek’ denmesi ‘sen 13 bin oyla seçimi kazandın mı zannediyorsun’ denmesi… Yani halbuki mesele nedir? Bir oyla bile kazanabilirsin. Ama işte 13 bin oyu beğenmeyen 806 bin oyluk tokadı yer. Tabii demokrasi tokadı iyi bir tokattır, insanı kendine getirir. Ama bu arkadaşlar kendine de gelmiyor. Diyor ki illa ikinciyi de yiyelim. Onun zamanı yaklaştı. Biz bu memlekete ahlakı, erdemi getireceğiz ve iddiayla söylüyorum ki Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun olduğu yerde adalet olur.  Ekrem İmamoğlu'yla Mansur Yavaş'ın olduğu yerde de icraat olur, iş olur, üretim olur. Enerji de vardır, gençlikte vardır. O bakımdan bu memleketin, 14 Mayıs'tan itibaren çocukları da eşit olacak, gençleri de eşit olacak, herkes eşit olacak.
 
Bakın, kimse şunu yapmayacak, işte gençlere soruyoruz İstanbul'da. Diyoruz ki anket yapıyoruz; sizin bir tanıdığınız yoksa, hani halk diliyle bir dayınız yoksa, bir sahibiniz yoksa işe girebilir misiniz adil bir şekilde? Yüzde 86’sı hayır giremem diyor biliyor musunuz? İnsanın içini sızlatır bu. Biz de şunu diyeceğiz; sevgili kardeşim sen yeter ki çalış, sen yeter ki emeğini ortaya koy. Liyakatli bir şekilde senin işe girmene Allah'ın kulu engel olamayacak. Bu memleketin her evladını, her gencini eşitleyeceğiz. Öyle yaptığınız zaman bu gençler bu memleketi bırakıp gitmez. Bu memlekette hayallerini kurar ve bize çok da güzel bir geleceğe hazırlar. İnanın bunu başaracağız.
 
“MEMLEKETİMİZİN HER BİREYİNİ EŞİTLEMEK ÖNEMLİ BİR SORUMLULUĞUMUZ”
Şimdi İstanbul'da biz kreş deyince dalga geçtiler, ‘kreşle Uğraşıyorlar dediler. Şimdi baktılar ki bu adam kreş açıyor ve orada binlerce çocuk eğitim almaya başladı. İnşallah 150 kreş hedefimizi tamamlayacağız. Eninde sonunda tamamlayacağız ve bütün ülkemizin her yöresine kreş açma konusunda büyük yoğun bir emek sarf edeceğiz. Niçin? Çünkü biz istiyoruz ki çocuklarımız hayata 1-0 yenik başlamasın. Dünyada gelişmiş ülkelerdeki çocuklar üç yaşından itibaren eğitim almaya başlıyor. Biz ise bunu daha da aşağı indirmeyi ve bugünün koşulların yeterli olmadığını biliyoruz ve onun için kreş istiyoruz. Ama bir sebebi daha var; istiyoruz ki çocuğunu kreşe, köydeki hanımefendi bile versin. Gitsin çiftçiliğini yapsın. Şehirdeki hanımefendi versin gitsin üretimini yapsın. Para kazansın evine, evine, evine ekmek parası getirsin. Kadınların üretemediği, kadınların çalışmadığı bir memleketin kalkınması mümkün değildir. Yüz kadından otuzu iş gücünde; diğeri değil, kırsalı terk ettik. Biz ne diyoruz? Genç de olsa, kadın da olsa belli bir yaş üstü de olsa genel başkanımızın taahhüdüdür. Köyde çalışan bütün insanların sosyal güvencelerini devlet olarak biz karşılayacağız. Yani sigortası olacak, emekli olacak. Bunları yapacağız. Yoksa köylerde insan bulamayacağız. Onun için çocuklarımız köyde büyüsünler ama köye hizmet götüreceğiz. Eğitiminde eksiklik olmayacak. Eğitiminde, sağlığında, sosyal yaşamında, erişiminde, ulaşımında hiçbir eksiği olmayacak. Bunları sağladığımız zaman bu memleketin topraklarından bereket fışkırır. Bizim bu anlamda eksiğimiz çok büyük. İşte bütün bu yapılan işlerle beraber inşallah memleketimizin her bireyini eşitlemek önemli bir sorumluluğumuz.
 
“ÇİFTÇİLERİMİZİ BORÇ ZENGİNİ DEĞİL, ÜRETİM ZENGİNİ YAPACAĞIZ”
Çiftçiler meselesi önemli. Çiftçilerimizi borç zengini değil, üretim zengini yapacağız. Çiftçimiz borçtan şikayet ediyor, olacak iş değil. Hele hele Bayramiç deyince bereketli topraklarını, benim babam çok meraklı buralara, beni de dört beş defa kaçırdı, gezdirdi köylerini. Çok geliyor, Güre'de yaşıyor. Gezince burada gerçekten o güzel ürünlerini işte Bayramiç Beyazını, kirazını vesairesini gördüm. Bereket fışkırıyor, cennet gibi bir köşe. Hele hele Kaz Dağları'nda koruduk mu? O güzellik, o bereket, o bolluk… Bütün dünya buraya gelir ve buradan tat almaya, buranın o ürünlerini tartmaya, inanın bu güzel, bu cennet köşenin ürünleri birken beş olur, para kazanır. İşte biz borç zengini dediğimiz gençlerimizi inşallah çiftçilerimizi hasat zengini ve ürünleriyle beraber güzel geçinen bir dönemi var edeceğiz.
 
“BU SEÇİM ÇOCUKLARIMIZIN VE GENÇLERİMİZİN HAYATINI ETKİLEYECEK”
Önemli bir seçime gidiyoruz. Çok önemli bir seçim. Bu, inanın tarihi bir seçim, bu seçime az kala bazı sorumluluklarımızı sizinle konuşmak istiyorum. Şimdi normal bir seçimmiş gibi davranmayalım. Normal bir seçim hani öyle şarkı, türkü, işte söyleriz ederiz, öyle değil. Bu seçim önümüzdeki yüzyılın seçimi. Bu seçim çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatını etkileyecek. Bu seçim Cumhuriyetimizin 100’ncü yılının seçimi. Biz gerçekten şu andaki çocuklarımıza ve gençlerimize karşı sorumluyuz. Biz onların hakkını veremedik, şu anlamda; dilerdik ki cumhuriyetin yüzüncü yılında fakirleşmiş, yoksullaşmış… Bakın bayram geliyor, bayram. Burada hanımefendilere soruyorum. Çocuklarınızı, evlatlarınıza gönlünüzden geçtiği gibi bayramlık alışverişi yapabilecek misiniz? Ben fiyatları görünce şaşıyorum, üzülüyorum. Bir anda nasıl fakirleştik? Bir anda paramız pul oldu. Türk liramız pul oldu. Bunun sebebi, bugünün hükümeti. Bir de çıkmışlar diyorlar ki ‘yok beş yılda biz şunu yapacağız, on yılda…’ Allah Allah'tan korkun ya. Yirmi bir yılda bizi bugüne getiren bu akıla bir gün bile tahammül edemeyiz. Onun için onun için çok çalışacağız. Nasıl çalışacağız? Komşularınıza gidin. Geçmişte bu partiye oy vermiş olabilir, fanatik de olabilir. Hiç önemli değil, sohbet edin. Güler yüzle anlatın. Bizim insanımız iyi insandır. Bir kişiyi bile dışarıda bırakmayın. Ondan sonra deyin ki ya ben televizyonu açıp somurtanın suratı asık bir insan görmek istemiyorum. Güler yüzlü bir insan görmek istiyorum, insanına şefkat eli uzatan. Bu memleketin kıymetli insanları. Devlet vatandaşını azarlamaz. Devlet vatandaşını korur. Devletin eli vicdanlıdır. Devletin eli şefkatlidir. Devlet gücünü vatandaşa göstermez. Devlet gücüyle vatandaşın hayatını güzelleştirir. Devlet böyledir, bunu anlatın. Devlet bir kişinin malı değildir. Bakın bugün Bayramiç'teyiz. Sevgili dostlarım, güzel insanlar. Memleketin doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi yok. Türk'ü, Kürt'ü, Çerkez'i, Laz'ı yok. Biriz, bütünüz 86 milyon insanımızla bu memleketin her karış toprağına eşit hissedarız. Bakın kutsal topraklarda konuşuyoruz. Çanakkale kutsaldır. Çanakkale bir zaferdir, Çanakkale memleketin özetidir. Bütün tarihin özetidir. Böylesi kutsallığın, insanlarımızın koyun koyuna şehit olduğu Çanakkale'de konuşuyoruz. Onun için deyin ki biz biriz, beraberiz. Gelin bu dönemi değiştirelim. Ekonomiyi bunlar kötü yaptı. Bakınız, eğitim, çocuklarımızın eğitiminden yüzde 80’i mutsuz. Bu yüzde 80’in içinde o partiye oy verenler de var. Onun için ikna edebilirsiniz. Tatlı dille konuşun, kimseye kötü söz söylemeyin. Bakın benim makamımın arkasında dokuz yıldır bir fotoğraf var, bir resim var. Mustafa Kemal Atatürk'ün Tokat'ta bin 1930’lu yıllarda ekonomik buhranda bir çiftçiyle sohbetinin çekildiği fotoğraf. Öyle bir gözünün içine bakıyor ve öyle bir çiftçiyle dertleniyor ki, o sohbetten sonra çiftçilere faizsiz kredi borçlarını silme gibi kararlar alıyor. Biz deyin, bizi örnek gösterin. Cumhurbaşkanımızı onun için Cumhurbaşkanımız Sayın Kılıçdaroğlu'nu… Biz milletimizin gözünün içine bakarken terbiyesine Atatürk'ten almış insanlarız. Bunu anlatın, bunu konuşun. Vallahi iyileşmeye ihtiyacımız var. Ruh halimizi iyileştirmeye ihtiyacımız var. Güzelleşmeye ihtiyacımız var.
 
Emin olun çok büyük atılımlar yapacağız. Bakın Güneydoğu'da 11 şehrimizin başına büyük bir felaket geldi. O insanlarımızın düştüğü durumdan onları kim ayağa kaldıracak? Biz, milletçe. Onları ayağa kaldıracağız, bizlerle eşitleyene kadar beraber mücadele edeceğiz. Hiç kimseyi geride bırakmayacağız, hiçbir vatandaşımızı. Bu memleket güzelleşir. Ben bunu İstanbul'da yaşadım. Ben bine yakın yöneticiyle çalışıyorum. Doksan bin çalışanımız var. Allah şahit her Birisi liyakatiyle aramıza katıldı. Eşim, dostum, ahbabım, akrabam, amcamın oğlu, dayımın oğlu, damadım, gelinim falan değil yani.

Benim yanımda çalışanlar liyakatli, memleketimin evlatları ve onlar çok başarılı oluyor. O bakımdan bunları anlatacağız. Bunları anlatacağız ve oy isteyeceğiz. Diyeceksiniz ki hak, hukuk, adalet mücadelesi veren Cumhurbaşkanımız var. Onunla beraber farklı fikirlerde olsalar dahi memleketin bekası için hukuku, adaleti için bir araya gelmiş Millet İttifakı liderleri var, altı parti var. Bakınız size Millet İttifakı'nın gücüyle ilgili örnek vereyim. O örneğin en güçlü şahidi benim. İstanbul'da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'yla örneğin Sayın Meral Akşener yan yana geldiğinde nasıl seçim kazandık herkese gösterdik. Şimdi onu daha da büyüttük. Allah'ın izniyle bunu başaracağız. Şu Ramazan ayında, şu mübarek günde dualarımız kabul olur, kazanacağız. Allah'ın izniyle kazanacağız. Memlekete bolluk, bereket, gelecek. Evlerinize bolluk, bereket gelecek. Hiçbir vatandaşımızın derdini öteye atmayacağız. Milleti kandıran, aldatan, aldatılan yönetim olmayacağız. Büyük bir revizyon, büyük bir reform dönemini, büyük bir iyileşme dönemini memlekete hediye edeceğiz.
 
BU İŞ İLK TURDA BİTMELİ
Bir son isteğim var. Birlik olacağız, birlikte olacağız; birliğin gücü olacak. Bakın bu iş ilk turda bitmeli. Sakın, oyların bölünmesine, izin vermeyin. Efendim, üzümün sapığı, onun çöpü, şu bu yok. Detaylara takılmayın, eksikler olabilir. Bu büyük bir demokrasi mücadelesi. Tam istediğiniz gibi her şey olmayabilir ama bu seçim milat. Hep beraber yolda bazı şeyleri düzelteceğiz. Oylarımızı böldürtmeyeceğiz. Birliğin gücüne hep birlikte oy vereceğiz. Hep birlikte olacağız. Ne olacak 15 Mayıs sabahı? Memleketin her köşesinde Kaz Dağları'nın o güzel cennet köşelerinden birinde uyanır gibi bol oksijenli uyanacağız. Güneş pırıl pırıl olacak. Memleketim güneşi de başka doğacak, yağmuru da başka yağacak. Bereket gelecek. Sevgili dostlarım. Her şey çok çok olacak. Hiç endişe duymayın."

Haber: Senem Erdem İnal

HABERİN VİDEOSUNU AŞAĞIDA İZLEYEBİLİRSİNİZ