Alanında uzman sanatçı ve akademisyenleri konuk eden, Güzel Sanatlar Fakültesi Dr. Özlem Uyan’ın sunduğu  SanatKale programına katılan Tiyatro Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi V. Özge Zeren, Ankara’da doğup büyüdüğü ve eğitim hayatını orda tamamladığını bildirildi. 2013 yılından beri Çanakkale Onsekiz Mart üniversitesi tiyatro bölümünde akademisyen olarak çalıştığını aktaran Zeren, tiyatroya olan ilgisinin üniversite tercihlerini yaparken geliştiğini ve Ankara’da büyüdüğü için tiyatroya gitme imkanının fazla olduğunu söyledi.
 
Tiyatro dendiğinde akla sahne önü geliyor 
 
Tiyatronun tarihi kuramları ve eleştirisi hakkında yorumlarını dile getiren Zeren “Diğer bölümlerle karşılaştırdığımız zaman enteresan bir bölüm, normalde sanat tarihi diye ayrı bir bölüm var. Tiyatro alanında uzmanlaşmaya ihtiyaç duyulmuş aslında bu önemli ve bu ihtiyacın nereden geldiğini irdelemek gerekli .Tiyatro çok köklü bir sanat ve kökeni Antik Yunan’a dayanıyor. Aslında Antik Yunandan doğan tiyatronun da kökeni çok eskilere dayanıyor.  Tiyatro insanlık tarihi kadar eski bir kavramdır. Öğrencilerimize ve öğrenci adaylarımıza neden oyuncu olmak istiyorsunuz diye sorduğumuzda başta kendilerini sonra çevrelerini anlatmaya dayalı bir meraktan geldiğini görüyoruz. Bu hepimizde var olan çok temel bir ihtiyaçtır” dedi.
 
“ANLAMAYA VE ANLAŞILMAYA İHTİYACIMIZ VAR”
 
Zeren sözlerin şöyle devam etti; “Hepimizin anlatılacak hikayeleri var ama bazılarımızın özel yeteneğe sahip olan bir kesimin kendisini oyun yoluyla başka bir kimliğe bürünme ve bir rolü icra etme aracılığıyla kendisini anlatma, kendisini ve aynı zamanda içinde yaşadığı toplumu anlatma şansları var. Bu meraktan doğan tiyatro oynama etkisi çok temel ve köklü bir ihtiyaçtan geliyor. Genel geçer bir köken  kuramına göre tiyatro oyunculuk denen olguda ritüellerden meydana gelmektedir. Günümüze kadar gelen tiyatro tarihi artık toplumsallaşmayla, sosyo-ekonomik ve politik koşullarla birebir tiyatro ve metin yazmaya yansıyan doğal bir gelişimdir. Tiyatro sadece bir takım sözcüklerin ezberlenip yüzeysel bir biçimde sahneye çıkıp oynanan bir sanat değildir.”
 
Kuramsal yaklaşımın eğitim üzerindeki etkisi hakkında düşüncelerini aktaran Zeren “Diğer sanatlarla da ilişkili bir sanat ve bu alana kuramsal olarak hakim olmak tam anlamıyla tiyatroya hakim olmak demektir. Oyunculuk, kendisini, rolünü, ele aldığı metni anlaması, yorumlaması doğru çözümlemeler yapması kendi yorumunu katarken daha derinlikli bağlamlarda yerleştirebilmesi ancak bu birikime sahip olduğu zaman mümkün olabiliyor. Her oyun metni yazıldığı dönemin koşullarıyla doğrudan ilişkili dolayısıyla sizin bir oyun metnini anlamaya çalışırken geçirdiğiniz süreç aynı zamanda oyunun yazıldığı döneme ve sizin o döneme icra ettiğiniz döneme ilişkin sosyal bağlantıları kurmanız gereken bir alandır.”
 
“GEÇMİŞTE YAZILAN OYUNLARI GÜNÜMÜZE GÖRE YORUMLUYORUZ”
 
“Daha çağdaş rejiler daha çağdaş dramatolojiler yaparak ele alıyoruz. Bu geçişi yaparken yüzyıllar öncesinde yazılmış bir metni bugüne uyarlarken hem o dönemin koşullarında yazar ne demek istemiş ne anlatmak istemiş meselesinden başlayarak günümüzde bu oyunları neden ele alıyoruz ve sahnelemeye karar verdik sorularını oyuncunun oyunu nasıl ele alacağı ve nasıl yorumlayacağı konularına ilişkin bir perspektif geliştirmelerini bekliyoruz. Ve işte bu noktada bahsettiğim kuramsal bağlantıları kurmakla mümkün olabiliyor.”
ÇANAKKLALE TİYATRO AÇISINDAN ÇOK DEĞERLİ TARİHİ BİR ŞEHİR
 
Çanakkale’nin tiyatro tarihi açısından da önemli olduğunu düşünen Zeren “Tiyatronun Çanakkale’de istihdam durumu ve olanakları hakkında durumunu değerlendirmek üzere şuan üzerinde yaşadığımız topraklar çok değerli.  Hangi tarihi alan kazısı yapılsa küçük ya da büyük mutlaka bir amfi tiyatro çıkıyor. Oradan günümüze pek çok medeniyetin öyle ya da böyle bir tiyatro yaşantısı olduğunu görüyoruz. Bütün sanatçılar gibi oyuncularında dinginliğe ihtiyacı var ve doğadan alınacak muazzam bir ilham kaynağı var. Çanakkale buna imkan sağlayan bir yer. Bu bağlamda Çanakkale’de tiyatroculuk bölümünün olması çok güzel ve avantajlı bir durum” dedi
 
Çanakkale’de canlı bir tiyatro yaşantısının olmadığını ifade eden Zeren, “Bizim bölümümüzün yaptığı oyunlarla seyircimizi buluşturabiliyoruz ve bu tabii ki de yeterli değil bizim hayalimiz Çanakkale’de bir kurumsal tiyatro olmalı. Çünkü burada muazzam bir seyirci potansiyeli var fakat tiyatro kurmak çok kolay bir iş değil. Tiyatro bölümünden mezun olur olmaz özel bir tiyatro kurup çalışmalara başlamanız ekonomik kolay olmuyor. Eğer Çanakkale’de başlangıç olarak bir kurumsal tiyatro olursa burada bir gelenek başlar ve seyircinin sahipleneceği ve takip edeceği aynı zamanda sürekli oyun izleyebileceği bir alan olacak. Hem bizim öğrencilerimiz için hem de Türkiye’deki diğer tiyatro bölümü mezunları için bir istihdam alanı olacak” diyerek konuşmasını bitirdi.
 
Gülçin AKIN