Belediye Meclis Salonunda gerçekleşen yeni yılın ilk toplantısı, geleneksel pasta kesimiyle başladı. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve AK Parti Belediye Meclisi Grup Başkanvekili Esra Yüksel tarafından yeni yıl pastasının kesilmesinin ardından belediye meclis üyeleri ile toplu hatıra fotoğrafı çekimi yapıldı. Daha sonra da toplantı gündem dışı konuşmalarla başladı.Başkan Gökhan, “Demokratik Türkiye Cumhuriyeti'mizin ikinci yüzyılına girdiğimiz iki bin yirmi üç yılının hepimize, hepinize ve Çanakkalelilere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına herkese ve bütün insanlığa hoşgörü, barış, sağlık mutluluk getirmesini diliyorum.2022 bütün dünyada zor bir yıldı özellikle. 2020-2021 de öyle. O zaman Covidler de vardı. Bu geçtiğimiz yıl biraz daha ekonomik dar boğazlarla uğraştık. Bütün dünya uğraştı aslına bakarsanız. Ama biz daha fazla uğraşmak durumunda kaldık. 2023 yılında inşallah daha refah içerisinde müreffeh bir ülkede huzur içerisinde, barış içerisinde birlikte yaşamak nasip olur diye düşünüyorum” diyerek yeni temennilerini paylaştı.
 
Açılış konuşmasında ilk olarak Aralık ayında gerçekleştirilen faaliyetler ve yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, kentin içme suyunu karşılayan Atikhisar Barajındaki sıkıntıyı paylaştı ve ciddi bir kuraklıkla karşı karşıya olduğumuzu ifade ederek, “Şu an itibariyle baraj rezervimiz 23 bin hektometreküp ile baraj seviyemiz ve doluluk oranı yüzde 42,5. Ancak bu yeterli gibi gözükse de hani önümüz kış ama Ocak, Şubat, Mart ayları kaldı. Umarım yeterli yağışlar olur ve tekrar yüzde 100 seviyelerine yetişiriz. Yoksa önce sulamada sıkıntı olur, tarımda sıkıntı olur. Daha sonra bizde de… Allah korusun su kesintileri falan olma durumuyla karşı karşıya kalmayalım” dedi. 
 
“MAALESEF HER GEÇEN GÜN YOKSULLAŞIYORUZ”
Gökhan’ın ardından Çanakkale Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili  Erdal Gezen söz alarak açıklamalarda bulundu. 2022’nin ülkenin her açıdan kötü yönetildiği bir yıl olduğunu ifade ederek giriş yapan Gezen, “Cumhuriyet tarihimizin belki en kötü yönetilen en sıkıntılı yıllarından bir tanesi. Yaşamın her alanında haksızlık, hukuksuzluk ve yargıdaki adaletsizlikler zirve yaptı. 2023  bizi çağırdı, çağırıyor. Ancak İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasını, gezi davasını, Ekrem İmamoğlu davasını, adalet bekleyen Çorlu tren faciası davasını, öğrencilerin ve ailelerin barınma sorununu, yazdıkları ve ifade ettikleri düşünceleri nedeniyle cezaevinde olan yazar ve gazetecileri, iş olmaması nedeniyle çocuğuna harçlık veremeyen, evine bayat ekmek götürmek zorunda kalan babaları, çocuğuna vermek için süte, mamaya ulaşamayan anneleri okula aç giden bir öğün ücretsiz yemek bekleyen, her yaştan öğrencileri kredi borçlarını ödeyemeyen, siftah yapamayan, iş yerini kapamak zorunda kalan esnafımızı, açlık sınırında yaşayan işçimizi, memurumuz, krediye ulaşamayan esnafımızı, tüccarımızı, iş adamlarımızı tayin bekleyen öğretmenlerimizi, iş bulamayan üniversite mezunlarımızı geride bırakamıyoruz. Onları da 2023’e taşıyoruz. İstismara uğrayan çocuklarımızı, öldürülen, katledilen kadınlarımızı geride bırakamıyoruz. Geride bırakamadığımız tüm yurttaşlarımızla birlikte bu haksızlıkları gidermek adına 2023 Haziran seçimlerinde her açıdan çaresiz ve tükenmiş olan bu iktidarı sandık iradesiyle göndereceğimizi de buradan açıklıyoruz, beyan ediyoruz. Ülkemizde yaşayan bizler, yargıyı, adaleti istiyoruz. Yoksul vatandaşlarımız gelirde adaleti, genç kadın, gençler, kadınlar kendileri için alınan kararlara katılmada düşüncelerinin paylaşılmasındaki o mücadelede adaleti istiyor. Herkes kendi varlığının toplumsal yaşam içinde var olma amacında bunun adaletini istiyor. Kısaca herkes adalet istiyor. Üretime katılmak refahtan pay almak daha adil ekonomik büyüme ve gelirden adaletli pay istiyor. Evet, bu ülkede yaşıyoruz. Anayasamızın, ikinci maddesinde sosyal hukuk devleti olduğu yazıyor. Evet; hukuk, adalet, oradan bir de sosyal yaşamımız var. Sosyal haklarımızın güvence altına alınması. Evet, maalesef soğukta sokakta kalmaktan korkuyor yurttaşımız. Kimsesiz bakıma muhtaç olmaktan korkuyor. Tedavi olamamaktan, ilaca ulaşamamaktan korkuyor. Çocuklarımıza eşit şartlarda eğitim verememekte alamamaktan korkuyoruz. Yoksul olmaktan korkuyoruz en önemlisi. Ama maalesef her geçen gün yoksullaşıyoruz. Hepimiz ülkemizde hoşgörü, güven, medeniyet ve bereket yine adalet istiyoruz. Çünkü adalet olmadığı zaman hiçbir şeyin olmadığını geride bıraktığımız yıllarda açıkça gördük. Adaletin eşit biçimde yaşamımızın her alanında yer aldığı yargının vesayet altından kurtularak özgürce karar verdiği hak, hukuk, adalet anlayışının her birimizin aklında, vicdanında her anında yer aldığı bizlerin 2024 yılına, 2023 yılına adaletsizliği derinleşen yoksulluğu, umutsuzluğu taşımadığımız, tam aksine umutlarımızın ve Millet İttifakı'nın iktidarının gerçekleştiği bir yıl olmasını diliyoruz” dedi.
 
“RESMİ GAZETE'DE YAYINLANMASINI BEKLİYORUZ”
Gezen sözlerini şöyle sürdürdü; Siyasi iktidar tükenmezlik sendromu altında bu ülkeyi yönetemiyor. Gerçekten sayın genel başkanımızın sufleleri olmadan da bir şey yapamıyor. Adım adım atamıyor. Bu ülkede emekliye iki ikramiye veriliyorsa elektrikte TRT payı kaldırıldıysa KDV temel gıda ürünlerinde KDV düşürüldüyse, 3600 ek göstergede kısmen iyileştirme yapıldıysa KYK borçlarının faizleri silindiyse ve en sonunda da EYT sorununa çözüm bulunduysa bunların hepsi sayın genel başkanımızın siyasi iktidara vermiş olduğu sufleler sonucunda olmuştur. Şimdi sıra özel tüketim vergisinin azaltılması mı, kaldırılması mı? Onu merakla bekliyoruz. EYT'de emeklilikte yaşa takılanlar evet vermiş oldukları onur haklı mücadelelerini kazandılar. Çanakkale'deki tüm EYT'li dostlarımızı buradan kutluyoruz. Bunun mücadelesini verdiler. Bizler de burada onların sesi olmaya çalıştık. Evet bu yapılan açıklamanın Resmi Gazete'de yayınlanmasını bekliyoruz.”
 
“30 YIL GEÇMİŞ DEĞİŞEN HİÇBİR ŞEY YOK”
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı 2011 yılında Cumhuriyetimizin yüzüncü yıl dönümü 2023  yılı için yani bu yıl için 37  hedef belirlemişti. Bu hedeflere kısaca bir değinmek gerekiyor. Ne demişlerdi gayrisafi yurt içi hasıla büyüklüğü yani Türkiye'yi ilk on ekonomi arasına sokmak dünyada. Şu anda G20'den düşmek üzereyiz. 2023 için hedefleri ilk onken yirmiden aşağıya düşüyoruz. Neydi? Milletin toplam gelirini en az 2 trilyon dolara çıkartacağız demişlerdi. Şu anda açıklanan bütçe boyutunda açıklanan hedef olsa 867 milyar dolar civarında. Kişi başına gelirimiz 25 bin dolar olacak dendi 2011’de. O şartlarda 11 bin dolar bir kişi başına düşen milli gelir bu bütçeyle beraber 2023  ncak olabilecek olanı 10 bin 71  dolar olarak açıkladılar. Enflasyonu tek haneye düşüreceğiz dediler. Hangisine inanacağız artık bilemiyoruz. İlginçtir, maaşlarımızı TÜİK üzerinden harcamalarımız ENAK üzerinden yaptığımız bir ülkede yaşıyoruz. Şu anda %67 dendi. En altta %37 dedi. İhracatta hedefimiz teknoloji ürelerinde yüzde 20’ye çıkacak dendiler. Şu anda %3’te kalmış. Üretemeyen bir ülkeyiz sanayide, tarımda. Bunun şu anda gerçekliğini yaşıyoruz. İşsizlik oranı yüzde 5 olacak dendi. Bu da TÜİK verilerine göre bize göre yüzde 20’ye yakın. Yüzde 10,3 seviyesinde kalmış. Ama siyaset anlamında demokrasi anlamında seçim barajını sıfırlayacağız demişlerdi. Seçim barajı ancak yüzde 7’ye indirildi. Bence bu hedeflerin içindeki en önemlilerden biri artık adını bile anmadıkları Avrupa Birliği hedefi. Avrupa Birliği hedefinden oldukça uzaklaşmışız ki bugün adını dahi anmıyorlar. Ancak 1 Ocak 2023 tarihi itibariyle bizden yaklaşık on yıl sonra başvuru yapan Hırvatistan yirmi yedinci ülke olarak Avrupa Birliği'ne girdi. Genel başkanımız uyardı. Birçok defa uyardı. Dış siyaset, iç siyaset de uyardı. Dış siyasetimiz bir facia, tutarsızlıklar içerisindeyiz. Kavga ettiğimiz Suriye'yle şu anda barışma çalışmaları yapıyoruz. Görüşme çalışmaları yapıyoruz. Ne dediler 2012 yılında? Emevi Camii'nde namaz kılacağız dediler. Ama şu anda yanılmıyorsam 5 milyondan fazla Suriyeli bizim camilerimizden namaz kılıyor. Mevcut olan durum AKP iktidarının artık bu ülkeyi açık bir şekilde yönetemediğini ortaya koymaktadır. Ekonomi belli başlıklar altında özellikle geçen sene ne konuşmuşuz burada? Konuşma notlarından bakarak ifadelerde bulunacağım.Bakın yıllar önce bir simit bir çaya muhtaç bir ülke diye konuşulmuştu. 1993 yılı yaklaşık otuz yıl geçmiş. Bu ülke bu vatandaş bir çaya bir simite muhtaç edildi demişti Sayın Cumhurbaşkanımız. Şu anda onun hesabını yaptığımız zaman 8 bin 500 lira olan asgari ücretten beş kişilik bir ailenin sabah akşam çay içip bir tane simit yediği zaman 4 bin 500 liralık asgari ücretin yarısı olan bir maliyeti ortaya çıkıyor. Yani 30 yıl geçmiş değişen hiçbir şey yok. Asıl mesele asgari ücrete tenezzül etmeyen bir Türkiye yaratmaktı. Hepimiz açısından bu önemliydi. Maalesef hala asgari ücretin yeterli ya da yetersizliğini tartışmanın üzüntüsü içindeyiz. Mutfak tüpüne yüzde yüz zam geldi. Yüz elli liradan üç yüz kırk beş liraya çıktı. Az önce arkadaşlar söyledi. Not aldık. Bakın açlık sınırı yedi bin sekiz yüz on sekiz lira. Yani asgari ücretin yedi yüz lira altında. Bugün itibariyle Yoksulluk sınırımız yirmi yedi bin liraya çıkmış. Bu şartlar altında beş kişilik bir aile, bir asgari ücretle nasıl geçinir hesabını hep birlikte yapmamız lazım. Çocukların sağlıklı beslenmeye ihtiyacı olduğunu söylüyoruz. Yetişkinlerin de hepimizin de obez bir millet olmaya adım adım gidiyoruz. Bakın bir yetişkinin iki bin kalori, bir ve beş yaşındaki bir çocuğun da bin iki yüze, bin altı yüz kalori alması gereken bir ülkede sekiz bin beş yüz liralık asgari ücretle bu gıdaya nasıl ulaşır? Bizim halkımız, ailelerimiz. Geçen sene burada sizler de paylaşmışım, onu getirdim. Bir markette bir litre yarım yağlı sütün sekiz lira elli kuruş olarak satıldığını, önümüzdeki dönem için iki bin yirmi iki yılında yüzde otuz, yüzde kırk zamlanabileceğini söylemişim. Bugün markette kapalı sütlerin en ucuzu yirmi lira. Belli marka değerinde olanlar yirmi beş lira civarında satılıyor. Bu ülkedeki gerçek enflasyon budur. Bu asgari ücrette de bir süte, peynire, ete muhtaç bir toplum haline geldik. Türkiye enerji yoksulu yoksulluğuna aday bir ülke durumunda mevcut asgari ücretle aralık ve ocak ayında maaşın yüzde otuz dokuz oranında sadece enerjiye ödeneceği hesaplanmış. Bu 8 bin 500 liranın yani yaklaşık 4 bin lirasıyla esnafımız, tüccarımız, iş adamımız, krediye ulaşamıyor. Bakın, her yerde krediler var deniyor ama şartlar oluşmadan oluşan ulaşamıyor. Oldukça zor durumdalar. Hizmet sektörü Çanakkale'de de bizzat şahit olduğumuz hususlardır bunlar. Hepimiz ciddi bir şekilde işten çıkarmaları yaşama geçiriyorlar. Birçok işsizimiz oldu. Komşumuzdan, yakın arkadaşlarımızla, akrabalarımıza kadar. Türk İş'in açıklamasıdır; bekar bir çalışanın yaşam maliyeti 10 bin 170 lira. Yani asgari ücret bir kişiye dahi yetmiyor. Esnafa destek dedik. Esasında sadece esnafa destek değil halkımıza her açıdan destek gerekiyor. Çanakkale'de şu an itibariyle bireysel tüketici kredi kredilerinin toplamı 6 milyar 500 milyon TL. İhtiyaç kredilerinin ise 3 milyon 300 milyar 777 milyon TL olduğunu ifade etmek istiyorum. İhtiyaç kredisi geçen yılın bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21 artmış durumda. Yani krediyle yaşıyoruz. Ama şunu şuradan ifade etmek istiyorum. Önümüzdeki mecliste, Çanakkale'deki mevcut ekonomik durumunun, kullanılan kredilerin ödenmeyen kredilerin, gerek esnafımız açısından, emeklimiz, memurumuz açısından, gerekse tüccarımız, iş adamımız açısından çok net verilerle burada Çanakkale halkıyla sizlerle paylaşacağım” ifadelerini kullandı.
 
“ARTIK AB Mİ KALDI?”
Daha sonra Çanakkale Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Esra Yüksel bir konuşma gerçekleştirdi, CHP’li Erdal Gezen’in sözlerine cevaplar verdi. Yüksel  “Asgari ücret 2002 yılında 126  dolardı. 2023 yılında 455 dolar. Yetmez daha da artmalı. Tabii ki iyileştirilmeli ki bu yeni asgari ücret açıklanırken iyileştirmenin mesajı da verildi. Üretim yok diyorsunuz. Artık günümüzde gelişen ülkelerde üretim OSB'lerle arazi teşviklerle insanlar girişimciler teşvik edilerek yapılır. Ülkemizde tamamen istihdama dayalı milyonlarca istihdam sağlayan ve üreten OSB'lerle böyle bir sorun kalmadı. Siz bu bir genelden eriştiniz bilmiyorum. Avrupa Birliği diyorsunuz, Avrupa Birliği ülkeleri AB'den kaçmaya çalışırken artık AB mi kaldı? AB'nin bu ikircikli, faşist ve adil olmayan tarzı karşısında çok da oraya girmeye gerek yok. Gelişmek çağdaşlığı, medeniyeti yakalamak için AB o geçmişteki AB kriterlerine uymak için AB'ye üyelik de yok. Kendi özgüveniyle bir millet Aynı kriterleri tutturabilir. Dış politikadan bahsettiğiniz Reuters girerseniz bulursunuz. Erdoğan telefon ile dünyayı yönetecek kadar güçlendi diye bir başlık attı. Dış politikada Suriye'yle  görüşmek konusu. Dış politikada ilişkiler duygusal değildir. Dış politika tamamen ülkenin menfaatlerine göre belirlenir. Ve değişen konjonktüre göre de evirilebilir. Dolayısıyla şu anki menfaatlerimiz Suriye'yle görüşmeyi gerektiriyorsa bu da görüşülecektir” dedi. 
 
“HERHALDE SİZ ARAP LİGİ'Nİ TERCİH EDECEKSİNİZ”
Yüksel’in sözleri üzerine Belediye Başkanı Ülgür Gökhan da düşüncelerini dile getirerek, “Şimdi Avrupa Birliği'nden Vazgeçtik dediniz. Vazgeçtik çok güzel. Herhalde siz Arap Ligi'ni tercih edeceksiniz. Muhtemelen öyle ben de diyorum ki ya acaba mesela Hırvatistan denilen ülke acaba bizim gibi göremiyor mu? Adam bitmiş olan Avrupa Birliği'ne girmeye çalışıyor. Hristiyan Birliği olduğunu inanıyorsanız o zaman önce kendi genel başkanınıza sorun. Ey Sayın Genel Başkanım bizim ne işimiz vardı? Gittin Papa'nın önünde imza attın, ona sorun.  Şimdi Avrupa Birliği noktasında zaten konu kapandı, hiç konuşuluyor bile. Var mı bir duyan var mı haberlerde Avrupa Birliği falan diye? Yok öyle bir şey yok. Tamam, eyvallah. Şimdi konumuz Avrupa Birliği değil zaten. Konumuz toplumun yanıltılması. Topluma bugün böyle söyleyip sonra bir anda 180 derece geri dönmesi.  Bu toplum bunu hak etmiyor. Fakat maalesef bizim cici toplum sevgili toplumum, Türk milletim biraz okumuyor. Okumada, biraz sıkıntı var. Biz hep televizyon ve dandik kanalları izliyoruz. O kötü kötü dizileri izliyoruz ve orada yalan yanlış bilgiyi veren o tartışmacıları izliyoruz. Ya bir kitap alın okuyun. Lozan'da gizli madde olduğuna bu toplum inandı. Ama biz de diyorum ki artık inanmayacak. Artık inandı bugüne geldik. Onun için biz burada tartışabiliriz. Birbirimizi ikna edemeyebiliriz. Konuşuruz ama gerçekten biraz bu konulara dikkat etmemiz lazım. Toplum dikkat etmesi lazım. Ben Çanakkale halkının söylüyorum; biraz ilgilenin arkadaşlar. Elalemin söylediğine değil, kendiniz araştırın. Bakın o   onlara öyle size anlatılan gibi değil. Şimdi kaç milyar, milyon, trilyon metreküp gazımız olacak? Ne zaman alacağız? Ya bir gazın çıkması kolay mı? Tesis orada olabilir. Ama bunun verimli olarak, verimli olarak kullanabilmen için efendim onun zamana ve yatırıma ihtiyacı var. Hani bizim Lozan'da   petrolümüzü çıkaramıyorduk. Çıkarıyor ama çalışıyoruz ya. Demek ki hep yalan. Hep yalan, hep yalan. Ben niye kanmıyorum? Çünkü inceliyorum. Bakıyorum neymiş? Ben Lozan'a baktım. Lozan'da böyle bir şey olması söz konusu değil. Lozan yani gizli madde nasıl olabilir?  Düşünün. Hadi İnönü'yü kötülediniz. Tamam,  İnönü eyvallah. Ya Mustafa Kemal Atatürk'ün de bu tezgahı evet diyeceğine inanıyor musunuz? Hadi İnönü'yü analım. Adam açıp da Mustafa Kemal Atatürk ‘bunu getir bakalım İsmet nedir bu yaptığın’ dememiş midir? Bakmamış mıdır? Çünkü devamlı hep İnönü üzerinden kışkırtıyorlar Lozan'ı özellikle.  Lozan’a bir kişi gitmedi ki heyet gitti. Artı sonuçta Mustafa Kemal Atatürk. Bunu gördüğü, onayladığı meclis bunu onayladı. Onun için biraz aklımızı kullanacağız arkadaş. Pratiği var mı yok mu? Ama bu sizler ne yaptınız? İki paralık adamın peşinden gittiniz. Artık gerçekleri halkın bilmesi lazım. Türk halkının gerçeklerini bilmesi lazım. Türk halkı Lozan'ı anlatacaksınız kardeşim. Lozan'ın bu gizli maddenin olmadığını ifade edeceksiniz. Bunu Türk halkına anlatacaksınız. İsmet İnönü'yü kötülemekten vazgeçeceksiniz. Mustafa Kemal Atatürk'ü kötülemekten vazgeçeceksiniz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devleti olacaktır. Ne Afganistan olacaktır, ne Suriye olacaktır, ne Suudi Arabistan olacaktır, ne İran olacaktır. Kesinlikle!  Yirmi senenin içinde direkten döndünüz unutmayın. Sonuçta Türk halkına güveniyorlar. Gene yalan söylediniz. Gene kandırdınız milleti. Ve bakın Hala daha o FETÖ'cüler bu devletin içinde var” cümlelerini kurdu. Gündem dışı siyasi tartışmaların sonrasında gündem maddeleri görüşüldü.
 
Gülçin AKIN