Ilgın, İletişim Fakültesi’ndeki güncel konu başlıklarından ve üniversite bünyesinde yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerinden bahsetti.
 
Konuşmasına, iletişim kavramının akademik zemindeki güncel durumlarından bahsederek başlayan Ilgın, internetin yaşamımıza girmesi ile birlikte, kurumsal iletişim ile iç içe olduklarını söyledi. Sosyal medya ve web kanallarından uzak bir iletişim alanının artık düşünülemediğini ifade eden Ilgın, ”Çünkü aslında halkla ilişkilerin temel modellerinden olan, ‘kamuyu bilgilendirme modeli’ dediğimiz; kurumların kamuları bilgilendirmesi gerektiğine ilişkin ifadenin altını defaatle çizerken, diğer yandan sosyal medya uygulamalarıyla bize bir avantaja dönüşen etkileşimli alanlardan bahsediyoruz. Bugün artık kurumlar sadece kendi bilgilerini kendileriyle ilgili vermek istedikleri bilgileri sosyal medya ya da web kanalları üzerinden kamuya iletmiyor aynı zamanda kamunun ne düşündüğünü de hemen etkileşimli ortamlar içerisinden çıkarıp alabiliyor. Dolayısıyla aslında bu iletişimin geldiği noktada etkileşimli alanlar bize çok büyük bir avantaj sağlıyor. Diğer taraftan eleştirel bir perspektifle bakıldığı zaman bilginin bu kadar hızlı yayılıyor olması çerçevesi içerisinde elbette hangi bilginin ne yönde yayıldığı da çok önemli. Biz burada dezenformasyon kavramıyla karşılaşıyoruz. Aynı zamanda hem halkla ilişkiler uygulamaları içerisinde sosyal medya uygulamalarını, web kanallarını çalışma alanımızın içine katarken diğer yandan dezenformasyonla nasıl mücadele edeceğimize ilişkin stratejiler geliştiriyoruz. Bu bağlamda da kurumsal iletişimi, dijital iletişimden ayrı düşünmek söz konusu değil elbette. İç içe bir arada çalışıyor ve her gün yeni uygulamalar ve uzantıları oluşturuldukça da aslında bizim çalışma alanımız dinamik bir hale dönüşüyor. Dolayısıyla yaptığımız akademik çalışmalar her şeyden önce güncel olması bakımından çok büyük bir önem arz ediyor. Örnek veriyorum bugün instagram üzerinden yaptığınız bir analizi bir yıl sonra tekrar ettiğiniz zaman aynı hesaplar üzerine çok başka sonuçlara varabiliyorsunuz. Çünkü çok etkileşimli ve sürekli olarak interaktif bir alan. O yüzden de akademide açıkçası en keyifli çalışılabilecek alanlardan biri olduğunu düşünüyorum” dedi.
 
SOSYAL SORUMLULUK, CİDDİ BİR SORUMLULUK GEREKTİRİYOR
“Sosyal sorumluluk hayatımızın odak noktası haline geldi” diyen Ilgın, “Bugün benim hayatımın kişisel olarak da odak noktası. Sosyal sorumluluk dediğimiz alan çok geniş bir çatı aslında. Akademik olarak sosyal sorumluluk çalışmalarının içinde olmaktan ziyade bu bir gönüllük esaslı yapılacak bir iş. Sosyal sorumluluk dediğiniz şey kişinin kendi içinde olması gereken kendi iradesiyle altından kalkabileceği çok ciddi sorumluluk getiren bir çalışma alanı. Sosyal sorumlulukla ilgili 2015’ten yana bu faaliyetler içerisindeyim. Toplumsal faydanın nasıl sağlanabileceğinden, farkındalığın nasıl oluşturulabileceği sorusundan hareketle çalışmalara başlamıştık. 2015’te küçük etkinliklerle başlayan sosyal sorumluluk çalışmaları bugün 2022 yılı içerisinde ÇOMÜ’de daha resmi daha kurumsal daha öğrenci odaklı ve çok daha geniş kitlelere ulaşan bir projeye dönüştü. Bu projeler içerisinde özellikle iki çatı oluşturuyoruz 1. çatımız köy okullarına destek projeleri. Köy okullarına destek projeleri içerisinde; ‘Hediyem Gelsin’ ve ‘Benim Dünyam VR ÇOMÜ ile sanal Anıtkabir Turu’ yer alıyor. Hatta bu projemizi sadece köy okulları çerçevesinden çıkarttık. 10 Kasım’da Kepez Halk Bahçesi’nde halkımıza sanal Anıtkabir turu yaşattık. Onun dışında okullara giderek uçurtma şenlikleri gerçekleştiriyoruz. Yine şehrimizde ihtiyaç sahibi ailelere Ramazan ayında Ramazan kolisi desteği sağlıyoruz. Dolayısıyla çok ciddi bir döngü var ve en güzel tarafı yaklaşık 100 kişiden oluşan, içinde akademik idari personellerimizin ve gönüllü öğrencilerimizin bulunduğu şahane bir ekibimiz var. Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü’ne bağlı Sosyal Sorumluluk Birimi, artık resmi sosyal sorumluluk projeleri faaliyet gösteriyor. Bunu da artık üniversitemizin her noktasında görmek için çaba sarf ediyoruz. Pandemiyle birlikte destek ihtiyacı arttı ve buna bağlı olarak ÇOMÜ Butik hızla büyüdü. Öncesinde sadece öğrencilerin giyim ihtiyacını karşılayan ÇOMÜ Butik artık hem ev eşyası hem erzak hem de giyim ihtiyaçlarını karşılamakta” ifadelerini kullandı.
 
ÇOMÜ BUTİK’İN ARKASINDA GÖNÜLLÜ ORDUSU VAR
ÇOMÜ Butik’in çok kıymetli bir çalışma olduğunu ifade eden Ilgın, “Özellikte ihtiyaç sahibi öğrencilerin ikinci el giyim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla başlatılan çok güzel bir faaliyet. Biz bu faaliyeti 2020 yılında devraldık. Özellikle pandeminin gelişiyle çok hızlı bir şekilde büyüdük aslında. Pandemi de daha fazla destek ihtiyacı doğması bizim aslında daha hızlı büyümemize neden oldu. Biz sadece giyim ihtiyacı karşılayan bir projenin dışında çıktık. Giyim ihtiyaçlarını da özellikle çok büyük bir firmaların bize yaptığı desteklerle yüzde 80 oranında etiketli ürünler artık öğrencilerimize sağlayabiliyoruz. Diğer yandan biz artık öğrencilerimize erzak desteği verebiliyoruz. Ayda 1 kere öğrencilerimiz gelip bizden erzak alabiliyorlar. Bunların yanı sıra ev eşyası desteği verebiliyoruz. Artık şehirde hemen hemen her yerde bizi tanıdılar ve koltuk, yatak, dolap vermek isteyen varsa mutlaka bize ulaşıyorlar biz de öğrencilerimize ulaştırıyoruz. Diğer yandan ÇOMÜ Butik’in öyle bir çalışma performansı var ki sadece kısmi zamanlı öğrencilerin idare ettiği değil onun dışında bir gönüllü ordusunun arkasında çalıştığı dev bir proje olduğunu düşünüyorum.  ÇOMÜ Butik sosyal sorumluluk alanında diğer bölge üniversitelerine de örnek olmaya devam ediyor. İyiliğin kartopu etkisi sürüyor” şeklinde konuştu.
 
İYİLİK, BİR KARTOPU ETKİSİ YARATIYOR
ÇOMÜ’nün Trakya Üniversiteler Birliği’ne üye olduğunu aktaran Ilgın, “Birlikte, sosyal sorumluluk bağlamında üniversitemizi ben temsil ediyorum. Orada ki çalıştaylara sıklıkla katılıyoruz. Bugün artık Trakya Üniversite Birliği’ne bağlı bütün üniversitelerde butik formatında döngüsel iyilik hareketi çatısı altında yeni birimler oluşturma kararı alındı. Kırklareli Üniversitesi’nde, Trakya Üniversitesi’nde, Namık Kemal Üniversitesi’nde ve Bandırma Üniversitesi’nde çalışmalar başlatıldı. Bu da çok gurur verici bir şey çünkü sizin yaptığınız çalışma öyle bir noktaya geliyor ki birileri sizi örnek almaya başlıyor aslında iyiliğin kartopu etkisi dediğimiz şey tam olarak bu. Biz bunun özellikle sosyal medyada ve basında yer alması için çok büyük bir çaba sarf ediyoruz çünkü iyilik bulaşıcıdır. Birileri sizin iyi şeyler yapabildiğinizi gördükçe onlar da yapabileceğinize inanıyorlar. Dolayısıyla da hem döngüsel iyilik hareketi hem iyiliğin kartopu etkisi diyelim birilerine örnek olabilmek noktasında da bizi gururlandırıyor” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
 
Gülçin AKIN