Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesi, 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla basın açıklamasında bulundu. Dünya Gıda Günü’nün bu seneki teması olan ‘Kimseyi Geride Bırakma’yı vurgulayan Şube Başkanı Hicri Nalbant, temel gıdaların neredeyse lüks tüketim haline geldiğini ifade ederek, gidişata dur denilmesi gerektiğini ifade etti. Nalbant, çözüm önerileri sıralayarak, “yüksek gıda enflasyonu ile yaşamak kader değildir” dedi.
 
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün kuruluş günü olan 16 Ekim, Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor. Her yıl belirlenen bir tema kapsamında açlık ile mücadele, yetersiz beslenme, adil paylaşım, gıda üretimi ve güvenliği gibi konulara dikkat çekmek için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. 2022 yılının teması ise, ‘Kimseyi Geride Bırakma’ olarak belirlendi. Geçtiğimiz gün, Dünya Gıda Günü nedeniyle basın açıklaması düzenleyen Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant birçok insanın daha iyi bir dünya inşa etmek için geride bırakıldığını söyleyerek şu ifadeleri kaydetti: “Ve bu geride bırakılan insanlar yoksulluk içinde, açlık ile mücadele etmektedirler. Yıllardır sömürülen ve geride bırakılan bu insanlar, günümüzde ‘gelişmiş batı’nın kapısına dayanıp büyük mülteci sorunu olarak karşılarına dikilmiştir.
 
AÇLIK SORUNUN KAYNAĞI ADİL OLMAYAN GELİR VE GIDA DAĞILIMI
Dünyada henüz üstesinden gelinemeyen yeni paylaşım savaşları, salgın hastalıklar ve insan eliyle yaratılan iklim değişikliği gibi olağanüstü koşullar sürecinde; gıda egemenliği, gıda güvencesi ve gıda güvenliği sorunları üzerinde çok durulmakta ancak ne yazık ki sürdürülebilir ve kalıcı çözümlere ulaşılamamaktadır. Günümüzde dünya üzerinde üretilen tarım ve gıda ürünleri dünya nüfusunu beslemeye yetecek miktardadır. Ancak, dünyada 800 milyonun üzerinde insan, yani her dokuz kişiden biri yatağa aç girmektedir. Ülkemizde ise insanlarımızın yüzde 22’si dengeli ve yeterli beslenememekte, yüzde 8,5’u ise açlık sınırında yaşamaktadır. Yaşanan bu açlık sorunu; adil olmayan gelir ve gıda dağılımından kaynaklanmaktadır.
 
GIDA ENFLASYONUNDA AVRUPA’DA BİRİNCİ, DÜNYADA İKİNCİYİZ
Diğer taraftan, tükettiğimiz gıdaların güvenilir olmasının önemi; dünyada her yıl yaklaşık 600 milyon kişinin hijyenik olmayan ve ciddi ölçüde zararlı kimyasallar ile bulaşık gıdaları tükettikten sonra hastalanması ve önemli bir bölümünün yaşamını yitirmesinden anlaşılmaktadır. Diğer bir sorun alanı olarak da, yoğun çevre kirliliği nedeniyle su kaynaklarının, toprağın kirletilmesi, ormanların, sulak alanların ve ekosistemin tahrip edilmesi, tarım alanları ve meraların amaç dışı kullanılması, iklim değişikliği, nüfus artışı gibi sorunların yakın gelecekte başta su krizine ve toprak kıtlığına, dolayısıyla gıda krizine yol açacağı bilinmektedir. Bu olumsuzluklar yanında, gıdaya erişimin önündeki en önemli engel yaşanan ekonomik zorluklardır. Son yıllarda uygulanan ekonomik politikalar nedeniyle ülkemizde enflasyon kontrolden çıkmış ve gıda enflasyonunda Avrupa’da birinci, Dünya’da ise dördüncü sıraya yükselmiş durumdayız.
 
TEMEL GIDALAR NEREDEYSE LÜKS TÜKETİM OLDU
TÜİK resmi verilerine göre; 2021 yılı Eylül ayında yüzde 19.58 olan Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yani enflasyon oranı, 2022 Eylül ayında yüzde 83.45 olmuş, gıdaların yıllık enflasyon oranı ise Eylül 2021’de yüzde 28.79 iken Eylül 2022’de yüzde 93.05 olarak ilan edilmiştir. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), 2022 Eylül ayına ilişkin yıllık enflasyonu yüzde 186,27 olarak açıklamıştır. Son dört ayda gıda fiyatları dünyada yüzde 12 düşerken, Türkiye’de yüzde 20 yükselmiştir. Gıda fiyatlarındaki sürekli artış sonucu et ve süt ürünleri, yumurta, yağ, hububat, bakliyat, şeker gibi temel gıdalar ulaşılması zor ve neredeyse lüks tüketim malı haline gelmiştir.
 
NEOLİBERAL POLİTİKALAR TERK EDİLMELİ
Gıda fiyatlarındaki yüksek artış, bir başka sorunu da beraberinde getirmektedir. Halkımız, görece ucuz olduğu için merdiven altı üretim denilen, nerede ve ne koşulda üretildiği belli olmayan, büyük oranda taklit ve tağşiş yapılan ve hatta sağlık riski taşıyan gıdalara yönelmektedir. Bununla birlikte, geleceğimiz olan çocuklarımızın sağlıklı ve dengeli beslenememesi gelecekte fiziksel ve mental olarak geri kalmış bir neslin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Çocuklarımızı güvenli ve kaliteli gıdaya ulaştırmak en önce devletin sorumluluğundadır. Bilinmelidir ki; ülkemizde gıda fiyatlarındaki bu önlenemez artışın başlıca nedeni, genel ekonomi ve de tarım politikalarında yıllardır ısrarla sürdürülen yanlı ve yanlış politikalardır. Üretim ve emek yerine rant ve sermaye yanlı ekonomik politika tercihleri; kamunun alandan çekilerek üreticiyi büyük şirketlerin insafına terk eden, özelleştirmeci, destekleri azaltan ve dışarıya bağımlılığı artıran neoliberal tarım politika tercihleri bugün yaşanan sorunların temel nedenidir.
 
ÇİFTÇİLER ÜRETMEKTEN VAZGEÇİYOR
Ülkemiz; tarımsal üretimde yaşanan yapısal sorunlara kalıcı çözümler üretmeden, kolaycı yaklaşımlarla yaşanan sorunları dışalım yöntemiyle çözmeye kalkmaktadır. Bu durum kendi çiftçimizi cezalandırırken yabancı ülke şirketlerini ödüllendirmektedir. Bu tür yanlış politikalar, kâr elde edemeyen çiftçilerimizin üretmekten vazgeçmesi sonucunu doğurmaktadır. Tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının ve kırsal alan nüfusunun sürekli azaldığı bu süreçte en büyük pay aracılara, tüccarlara ve sözleşmeli tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük şirketlere ve market zincirleri ile ithalatçı firmalara gitmektedir.
 
GİDİŞE DUR DİYELİM
Ülkemizde yüksek gıda enflasyonu ile yaşamak kader değildir. Bu olumsuz gidişe dur demek zorundayız. Dünyanın ve ülkemizin geleceği için her koşulda üretmeye devam etmek, üretimi ve üretenleri desteklemek zorundayız. Ülke düzeyinde tarımsal üretim seferberliği ilan ederek çiftçilerimizin bitkisel ve hayvansal tarım ürünlerini sürekli üretebileceği olanaklarını güçlendirmeliyiz. Girdi maliyetlerini azaltarak, küçük üreticiye uygun koşullarda tarımsal kredi kullanma ortamı yaratarak ve tarımsal destekleri artırarak tarımsal üretim planlaması kapsamında yerli ve yeterli üretime geçmeliyiz. Gıda tedarik zincirini demokratik üretici ve tüketici kooperatifleri yoluyla kısaltarak tüketicilerimizin bu gıdalara uygun fiyatlar ile sürdürülebilir bir şekilde ulaşmasını sağlamak zorundayız. Ziraat Mühendisleri Odası olarak; açlığın, yokluğun ve yoksulluğun son bulduğu, hakça ve adil paylaşımın olduğu bir ülke ve dünya özlemiyle bilimden, üretimden, insandan, emekten, doğadan, kamu yararı ve toplum çıkarından yana tutumumuz sürecektir.”
 
Enishan KESKİN