CHP Çanakkale İl Başkanlığı, yeni akademik yılda üniversite okumak için şehir dışından gelen öğrencilerin barınma sorunlarına ilişkin yazılı açıklama yaparak, “Talep eden tüm öğrencilere her kademede ama özellikle orta ve yükseköğretimde yurt olanağı sunmak sosyal devletin temel sorumluluğudur. Eğitim bir ayrıcalık değil, temel bir insan hakkıdır” ifadeleri yer aldı.
 
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde 10 Ekim’de başlayan 2022-2023 Eğitim ve Öğretim yılı ardından yazılı bir basın açıklaması yapan CHP Çanakkale İl Başkanlığı barınma sorunlarına değindi. Yeni döneme, öğrenci nüfusundaki artışı şehrin karşılayamadığı aktarılan açıklamada şu ifadeler yer aldı; “Öğrencilerin barınma sorunlarını çözemeyen hükümet, öğrenci yurtlarına ek ranzalar koyarak balık istifi çözüm önerisiyle yurt kapasitelerini arttırma çalışmaları yüzünden 10 Ekim’e ertelenen 2022-2023 Eğitim ve Öğretim Yılı tüm öğrencilerimize ‘barınmalı’ olsun. Üniversite yönetimi tarafından akademik takvimde yeni eğitim-öğretim yılının aslında 3 Ekim’de başlayacağı ilan edilmişti. Fakat sonrasında yurt kapasitelerini artırma çalışmalarının tamamlanamaması nedeniyle hiçbir açıklama yapılmaksızın akademik takvimin başlangıç yılı bir hafta süreyle ertelendi.
 
BARINMA SORUNU
Yıllarca istedikleri üniversiteye girmenin hayaliyle çalışan milyonlarca genç arkadaşımız, sonuçların açıklanmasıyla büyük bir mutluluk ve istedikleri mesleklerin bölümlerini okuyacaklarının vermiş olduğu heyecanı yaşadılar. Bu mutlulukları çok sürmeden onların hayallerinin yarıda kalmasına sebep olacak olan barınma sorunuyla karşı karşıya kaldılar. Hayallerinin önündeki ilk başarı duvarını aşan öğrencilerimiz barınma duvarına tosladılar. Öğrencilerimiz yeni ve farklı bir eğitim sistemine dâhil olma mücadelesini vererek bunu başarmış olmakla birlikte, diğer taraftan da yaşadıkları ailelerinin yanından ilk kopuş, farklı bir şehirde ayakta kalma stresinin yanı sıra Cumhuriyetimizi emanet edeceğimiz gençlerimize barınma stresi bu hükümet tarafından reva görülmüştür. Üniversiteye yerleşen öğrencilerimiz ergenlik dönemi sorunlarının yanında; evlerinden, ailelerinden, arkadaş çevresinden ayrı kalma, yeni bir arkadaş çevresi edinme sürecine girme, gelecekte sürdüreceği mesleğin eğitimine adapte olma, iş kaygısı, beklediğini bulamama, duygusal ilişkilerinden uzak kalma, kendini yalnız hissetme, ekonomik geçim mücadelesi verme, sosyo-kültürel farklılıklara uyum sağlama, yerel ve iklimsel farklılıklara uyum sağlama gibi pek çok süreç ve problem içerisinde bulmaktadır. Bu problemlerin az hasarla atlatılabilmesinin en başında içine sığınabilecekleri barınma sorunlarının ortadan kalkmasıyla birebir ilişkilidir. Biyo-psiko-sosyal sağlığın korunması, akademik başarının geliştirilmesi ve öğrencilerin eğitim hayatlarına odaklanabilmeleri tamamen barınma sorununun ortadan kalkmasıyla mümkündür.
 
YETERSİZ YURT KAPASİTESİ VE SAĞLIKSIZ BARINMA KOŞULLARI…
Üniversite öğrencilerinin genel olarak üretime katkıda bulunmaya –tam olarak- başlamamış tüketici bir grubu oluşturması ve ihtiyaçları noktasında ailelerine bağımlı olmaları, ülke genelinde devlet yurtlarının yetersiz kapasitesi ve sağlıksız barınma koşulları yüzüne bunu fırsat bilen özel yurt ve konut sahiplerini de harekete geçirerek kiraların ödenemeyecek derecede yüksek olmasına sebebiyet vermiştir. Ekonomik krizin yıkıcı etkilerinin özellikle yoksul halk kitleleri üzerinde derinden hissedildiği, öncelikli kaygının aç kalmamak olduğu bu günlerde,  kira ve konut fiyatlarının en az iki katı oranında artması, öğrenciler başta olmak üzere krizden en fazla etkilenen alt gelir gruplarının kiracı olarak tutunmasını da neredeyse olanaksız hale getirmiştir. Piyasa koşularının kira ve konut fiyatlarını dayatması ve müdahale edecek ne sosyal devlet politikaları ne de mekanizmalarının olmaması,  devletin ranta dönük neoliberal politikaları, öğrencilerin barınma gibi en temel haklara ulaşmasını bile imkânsız kılacak derin bir krizi yaşamasına neden olmuştur. Yıllardır kamu kaynaklarıyla yapılan destekler sonucunda dini vakıf ve derneklere ait yurtlara daha fazla öğrencinin yönelmesi bu hükümet tarafından zorunluluk haline getirilmiştir. İktidar, KYK yurtları önündeki uzun kuyruklar karşısında, önümüzdeki birkaç yıl kendisine sıra gelmeyeceğini gören ve kirasını ödeyebileceği bir ev bulmaktan umudunu kesen öğrenci kitlesini bilinçli bir şekilde TÜRGEV, TÜGVA, Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti ve benzeri gibi tarikat-cemaat yurtlarına doğru adeta itmektedir. Öğrencilerin barınma sorununu çözmek için yeni yurtlar yaptırmak, mevcut öğrenci yurtlarının fiziki ve altyapı koşullarını iyileştirmek için kaynak ayırmayan iktidar, yıllardır arka bahçesi olarak gördüğü tarikat-cemaat yurtları söz konusu olduğunda kamu kaynaklarını kullanmaktan geri durmamaktadır. Öğrencilerin yıllardır tarikat-cemaat yurtlarına yönlendirilmesi iktidarın ‘Dindar nesil yetiştirme’ yönündeki siyasal-ideolojik hedeflerinden bağımsız değildir.
 
BESLENME VE BARINMA HAKKI KAMUSAL BİR SORUMLULUKTUR
Ekonomik olanakları yetersiz öğrencilerin eğitim alma haklarını kullanmalarını sağlamak sosyal devlet olmanın ve toplumsal adalet ve fırsat eşitliği ilkelerinin temel gereklerindendir. Bunun için; talep eden tüm öğrencilere her kademede, ama özellikle orta ve yükseköğretimde yurt olanağı sunmak sosyal devletin temel sorumluluğudur. Eğitim bir ayrıcalık değil, temel bir insan hakkıdır. Öğrencilerimizin insanca yaşayabilecekleri beslenme ve barınma hakkı, anayasal bir hak, kamusal bir sorumluluktur. İktidarımızda gençlerimize ait olan tüm Anayasal haklar geri verilecek ve Cumhuriyetimiz onların ellerinde özgür, bağımsız ve laik günlerine kavuşacaktır.”
 
Haber Merkezi