Bayramiç Kaymakamlığı tarafından hazırlanan, "Her şeyin Bağladığı Yer, Truva İda Dağı Projesi" kapsamında, Truva Efsanesinde anlatılan olaylar zincirinin başlamasına neden olan Eris'in "Anlaşmazlık Elması" örnekleri Halk Eğitim Müdürlüğü bünyesinde üretildi. Kadın kursiyerler tarafından gerçekleştiren çalışma ile hazırlanan altın Anlaşmazlık Elmalarının ilçemizin tanıtımına katkı sunmanın yanısıra kursiyerler için de önemli bir gelir kaynağı olması hedefleniyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Bayramiç Kaymakamı Alper Taş şunları ifade etti; "Kaymakamlık Proje Ekibimizle oluşturduğumuz 'Bayramiç Turizmini Geliştirme Planı' çerçevesinde hazırlanan projeler ile ilçemizde bulunan Mehmet Akif Ersoy Müzesi, Hadimoğlu Konağı, Taş Köprü Cami, tarihi konaklar ve Bayramiç yöresel ürünler pazarı gibi değerler ile Kazdağlarının efsanede geçen İda hikayesini bir araya getirerek bir turizm rotası oluşturmayı hedefliyoruz. İki günlük program çerçevesinde ilçemizi ziyaret edecek olan yerli ve yabancı turistlerin ilçemize değer katacağına inanıyoruz.Bu amaçla proje ekibimizle efsanede önemli bir yere sahip olan ve tüm olaylar zincirinin başlama sebebi olarak gösterilen 'Anlaşmazlık Elması'nın örneklerini yapmak istedik. Halk Eğitim Müdürlüğümüz bünyesinde gerçekleştiren çalışma ile ilk elmaların üretimi yapıldı. Bununla birlikte ilçemize özgü yeni bir turistik ürün kazandırılmış oldu. Anlaşmazlık Elmalarının İda Dağının bulunduğu ilçemizde İda'lı kadınlar tarafından üretilmesi bu çalışmayı daha özel kılıyor. Çalışmada yer alan herkese teşekkür eder ilçemiz için hayırlı olmasını dilerim." şeklinde konuştu.
 
Truva Hikayesinin Başlaması !
Paris, Priamos’un karısı Hekabe’den doğan küçük oğludur. Kraliçe onu doğurmadan bir gün önce rüya görür. Karnından çıkan bir alev Truva surlarını sarıp bütün şehri yangına çevirir. Falcılar bunu kötüye yorarak doğacak çocuğun bütün şehrin yıkımına sebep olacağını söylemişler. Bebek doğunca Priamos kurtlar kuşlar yesin diye onu bir uşağı ile İda dağına bıraktırmış, fakat bir dişi ayı Paris’i emzirmiş, sonra bir çoban onu bulmuş, kendi çocukları ile birlikte büyütmüştür. Paris, İda dağında güzelliği ve çalışkanlığı ile ünlü bir çoban olmuş sürülerine iyi baktığı için ona koruyucu anlamına gelen Alexsandros adını takmışlar. O sıralarda Peleus ile Thetis’in Olimpos’ta yapılan düğün törenine kötü bir olay çıkmasın diye kavga tanrıçası Eris çağrılmamıştır. Buna kızan Eris bir altın elmanın üzerine en güzeline diye yazarak atar Hera Athena ve Aphrodite’ten her biri en güzel tanrıçanın kendisi olduğunu iddia eder. Zeus en güzelini seçmek için her nedense Paris’i hakem tayin eder ve Tanrıçaları rehber Tanrı Hermes ile ida dağına gönderir. Tanrıçaların her biri Paris’e altın elma karşılığında bir bağışta bulunmaya söz verir. Hera Asya Krallığını, Athena sonsuz akıl ve savaşta yenilmezliği, Aphrodite ise Spartalı Helen’in aşkını vaat etmiş. Paris elmayı Aphrodite vermiş o günden sonra da Helen’in aşkı ile yanıp tutuşmuş. Bu sıralarda Troya’da yarışlar düzenlenmektedir. Bu yarışların ödülü yetiştirilmiş bir boğadır. Paris boğayla birlikte şehre gider yarışlara katılır ve birinciliği alır. Bunun üzerine kardeşleri onu kıskanırlar, öldürmeye kalkarlar. Kızkardeşi bilici Kassandra da onu tanımış ve Truva’nın felaketine sebep olacağı için onu hemen öldürmesini söylemiştir. Paris, Zeus sunağına sığınmış. Babası Priamos ile annesi Hekabe öldükleri oğullarını o olduğunu anlayınca çok sevinmişler Paris, Truva Sarayında bir süre yaşadıktan sonra Yunanistan'a, Sparta’ya gitmek üzere gemileri hazırlatır ve oraya gider. O sıralarda Sparta kralı olan Menelaos ile karısı güzel Helena’nın konuğu olur. Helen Sparta kralı Tyndros’un karısı Leda ile tanrı Zeus’un kızıdır. Helen büyür güzeller güzeli bir kız olur ve evlilik çağına geldikten sonra kocası olarak Menelaos’u seçer. Menelaos büyük babası Katreus'un ölümü üzerine Girit’e gittiğinde Paris onun hazineleri ve birtakım malları ile Helen’i kaçırır. Menelaos karısının kaçırıldığını öğrenince ağabeyi Mykenai kralı Agamemnon’u yardıma çağırır. Önce savaş çıkmasın diye Menelaus ile birlikte Truva’ya elçi gider. Fakat bu elçilik başarısızlıkla sonuçlanır. Bunun üzerine Odysseus Truva savaşında Akaların en büyük kahramanı Akhilleus’u savaşa katılması için bulur getirir. Çünkü Akaların kahini Kalkhas eğer Akhilleus savaşa katılmazsa Truva’nın alınamayacağını bildirmiştir. Ancak birçok Aka kralları gibi çok zor ve uzun süreceği anlaşılan Truva Savaş'ına bu kahramanda katılmak istememiştir. Bu yüzden saklanmış fakat Odysseus onu saklandığı yerde bulmuş ve Aka ordularının toplandığı Aulis’e getirmiştir. Aka donanması buradan hareketle ilk seferde Mysia bölgesine çıkarma yapmıştır. Akalar Tros’a vardıklarını sanarak buralarda yağmaya başlamışlar ve yanlış yerde olduklarını anlayarak gemilerine binerek denize açıldılar. Akalar daha sonra yine Aulis' de toplanırlar ve sonunda Truva’ya varırlar.
 
İbrahim Akın KAZANCI