Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şubesi, Çanakkale Tabip Odası ve Çanakkale Diş Hekimleri Odası üyeleri “Kadına ve Sağlık Emekçilerine Yönelik Her Türlü Şiddeti Durduralım!” konulu basın açıklaması yaptı. Açıklamada; ‘’Şiddet cezasız kaldıkça, değersizleştirildiğimizi gördükçe tükeniyoruz!’’ ifadeleri yer aldı.
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şubesi, Çanakkale Tabip Odası ve Çanakkale Diş Hekimleri Odası üyeleri Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık uygulamaları ve Araştırma Hastanesi poliklinik girişi önünde “Kadına ve Sağlık Emekçilerine Yönelik Her Türlü Şiddeti Durduralım!” konulu basın açıklaması için toplantı.
Basın açıklamasının ilk bölümünü SES Kadın sekreteri Saadet Yılmaz yaptı. Yılmaz açıklamasında; “Sözün bittiği yerdeyiz! Tahammülümüz kalmadı! Nefes alamıyoruz! Tükendik! Güvenli ortamlarda çalışmıyor, her an şiddet tehdidi altında, inanılmaz bir stresle yaşıyoruz. Kadına ve sağlık emekçilerine yönelik şiddet her gün, her dakika artıyor. Şiddet pandemisi ile karşı karşıyayız. Artık bir meslektaşımızın dahi kılına zarar gelmesini istemiyoruz. Bir şiddet failinin daha serbest bırakıldığını, bir suçun daha cezasız kaldığını görmek istemiyoruz. Yönetenlerin ölüm sessizliğine tahammülümüz kalmadı. Ölüyoruz! Hal böyleyken çalışamıyoruz. Bırakın çalışmayı nefes dahi alamıyoruz. Daha yeni, İstanbul Kartal’da bir Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışan hemşire arkadaşımız silahlı saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. Bu ülke kadınları korumuyor! Kadınlar her gün tanıdığı ya da tanımadığı erkeklerin şiddetine maruz kalıyor. Şikayetçi olduklarında, hayatları için koruma istediklerinde bile yalnız bırakılıyor. İktidar şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, kadın düşmanı politikaları sürdürüyor. İktidarın cezasızlık politikalarından cesaret alan erkekler, her gün en az 3 kadını katlediyor. Bu ülke kadına yönelik şiddet faillerini cezalandırmıyor! Kadına yönelik şiddeti teşvik ediyor! Her bir cezasızlık haberi, bir sonraki potansiyel faili cesaretlendiriyor. Ömür Erez’i yalnızca faili değil, İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenler, tacize, tecavüze, istismara, kadın katliamlarına, LGBTİ bireylere yönelik nefret söylemleri geliştirenler de katletti. Cinsiyet eşitsizliğini savunan siyasetçiler, erkek yargı, kadın düşmanı politikalar da katletti.’’ dedi.
 
‘’Bu ülke kadınları ve sağlık emekçilerini korumuyor!’’
Ülkede sağlık emekçilerin ve Kadınların korunmadığını ifade edilen açıklamada Saadet Yılmaz açıklamasında “Resmi rakamlara göre bile her gün 50 sağlık çalışanı, sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Hastaneler artık sağlıkla değil, şiddetle anılmaktadır. Sağlık sisteminde herkes mutsuz, en çok da sağlık emekçisi mutsuzdur. Mutlu tek kesim, sağlıkta dönüşüm sayesinde oylarımız artmıştır diyenlerdir. Yoğun bakım servis kapısını barikatla kapatmaya çalışan sağlık çalışanları, tekmeli saldırıya uğrayan gebe hemşire, kafasında mermer blok kırılan hekim, boğazı kesilmeye çalışılan sağlık emekçisi ve daha niceleri hafızamızdadır. Her gün her dakika elinde bıçakla, tabancayla sağlık emekçilerine saldırmaya çalışanları unutmuyoruz. Bu ülke kadınları ve sağlık emekçilerini korumuyor! Sağlık sistemini içinden çıkılmaz hale getirip, sağlık emekçisini toplum önüne bir suçlu gibi fırlatıyor! Şiddet cezasız kaldıkça, değersizleştirildiğimizi gördükçe tükeniyoruz! Bu ülke sağlıkta şiddeti cezalandırmıyor, ellerini ovuşturarak izliyor, bu sayede oyları artar mı diye hesap yapıyor! Olan biteni akılla, vicdanla, insanlıkla izah edebilmenin olanağı kalmamıştır. Bunca şiddete rağmen, samimi adımların atılmadığını, şiddetin hız kesmediğini görüyoruz. “Sağlıkta Şiddet Yasası” göstermeliktir, tepkileri sönümlendirmek içindir. Etkin şekilde uygulanmamaktadır. Saldırganları cesaretlendirmektedir. Olan, şikâyetçi olduğu için yeniden saldırıya uğrama, evine, işyerine, otoparka giderken can güvenliği endişesi taşıyan sağlık emekçisine olmaktadır. Şiddet ikliminin ve cezasızlık politikalarının, şiddeti körüklediğini biliyoruz. Yöneticilerin sağlık çalışanlarını hedef haline getiren itibarsızlaştırıcı söylemleri, gelinen aşamanın en önemli sebeplerindendir.” şeklinde ifade etti.
 
‘’ 5 dakikada bir hasta bakmak kaderimiz değil! ‘’
 
Açıklamanın diğer bçlümünde söz alan ÇOMÜ İşyeri temsilcisi Fırat Dindar da açıklamasında Sağlık çalışanlarının problemleri hakkında konuşan Dindar;  “Sağlıkta Dönüşüm Programı” sağlık çalışanlarının canına kastetmektedir. Programla yaratılan kışkırtılmış sağlık talebi, 5 dakikalık muayene süresiyle göğüslenmeye çalışılmaktadır. Yıllık acil servis başvuru sayısı toplam nüfusunu aşan, dünyadaki tek ülke olmamızla sonuçlanmaktadır. Artan angarya ve iş yoğunluğu altında ezilen sağlık çalışanları, her gün dozu artan şiddete maruz kalmaktadır. Güvenlik önlemleri yetersiz, fiziki imkânlardan yoksun hastanelerde 5 dakikada bir hasta bakmak kaderimiz değil! Nice sağlık emekçisi şiddet ve Pandemi sürecinde alınmayan önlemler nedeniyle hayatını kaybetmiştir, saygı ve sevgiyle anıyoruz. İş yükü bunca artan, hastalık ve ölüm riski taşıyan sağlık emekçilerinin özlük ve mali haklarında herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. Artık yeter! İşlerine yabancılaştırılmış, hayatlarıyla meslekleri arasına sıkıştırılmış, emeklerinin karşılığı ödenmeyen sağlık emekçileri, yurtdışında çalışma imkânlarını araştırmaktadır. Diğerleri de özellere akın etmektedir. Özel hastane zinciri patronu olan Sağlık Bakanı bu durumdan hoşnut olabilir. Ancak zarar görenler yine özellerde çalışan, mali haklarında gerileme yaşayacak, iş güvencesinden mahrum bırakılmış sağlık emekçileri olacaktır. Gerekli önlemlerin alınması için daha ne beklenmektedir? Şiddete daha ne kadar seyirci kalınacaktır? Her sağlık meslek grubundan bizler şiddete, şiddeti özendiren tüm politikalara karşıyız. Kadına yönelik her türlü şiddete karşı, İstanbul sözleşmesinden ve sağlıktaki şiddete karşı etkin mücadeleden asla geri adım atmayacağız. Şiddete maruz kalan tüm sağlık emekçilerine sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz. Şiddeti doğuran, sistemin ta kendisidir! Haklarımızı ve halkın sağlık hakkını koruyup geliştirecek, başka bir sağlık sistemi mümkündür. Bu sistemi inşa edene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Başta Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığına çağrımızdır: Bir an önce gerekli tedbirleri alın. İşkolunda örgütlü emek ve meslek örgütleriyle acil bir toplantı organize edin. Şiddete karşı acil eylem planı oluşturun. İşkolu emekçilerine çağrımızdır: Eylem ve etkinliklerimize daha güçlü ses ve omuz verin. Halkımıza çağrımızdır: Bu sistemin sorumlusu biz değiliz. Başka bir sağlık sistemi mümkün! Bizimle birlikte mücadele edin.” diye sözlerini tamamladı.
 
Sevi Gözay UĞURLU